Quantcast
Channel: Mustafa AYTAR
Viewing all 90 articles
Browse latest View live

DAMYO’yu kutluyoruz

$
0
0
DAMYO’yu kutluyoruz
Marmara Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Mekatronik Mühendisliği bünyesinde bu sene ilki düzenlenen “Mekatronik ve İnovasyon Günleri” (MİG) robot ve bilimsel proje etkinliği 28-29-30 Nisan 2016 tarihinde Göztepe Yerleşkesinde gerçekleştirildi.
 
Etkinlik içerisinde bulunan ‘Serbest Kategori’de Deniz Astsubay Meslek Yüksek Okulu (DAMYO) ekibi 1.’nci ve 3.’ncülük kazandı.
 
Genç arkadaşlarımızı kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz.

afis

damyo foto

damyo odul

damyo proje 01

damyo proje 02


Fazla söze gerek yok, Söz verildi mi tutulur!

$
0
0
Fazla söze gerek yok, Söz verildi mi tutulur!
Başbakan Davutoğlu’nun bugünkü (5 Mayıs 2016) veda konuşmasından :
 
“3 aylık dönemde bütün vaatlerimizi yerine getirmiş olmanın huzurunu ve onurunu yaşıyorum.” 
 
Aynı Başbakan Davutoğlu’nun 1 Kasım seçimleri öncesinde çeşitli mitinglerinde dile getirdiği vaatleri içerisinde Konya’da verdiği sözünden bir hatırlatma:
 
“Beeş; Astsubay emeklilerinin makam, görev tazminatları ve intibaklarını yapıyoruz, 2003 öncesi ve sonrası arasında hiçbir fark olmamasını sağlayacağız.”

 

(Videosunu izlemek için tıklayınız)
basbakan video
 
Fazla söze gerek yok!
 
Söz verildi mi tutulur!
 
Tutulmayan sözler için ise “Hepsini yerine getirdik, huzurlu ve onurluyum” demenin asubay toplumu açısından pek bir manası yoktur .

Did you mean “Şehit?”

$
0
0
Did you mean “Şehit?”
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın, aynı tarihte 8 şehidimizin cenaze törenlerinin olduğu bir zamanda Cumhurbaşkanı’nın kızının nikah törenine katılması kamuoyunda epey tepkilere yol açtı.
 
Söz konusu tepkiler karşısında Genelkurmay Başkanlığı bugün TSK web sitesinden bir açıklama yaptı. Açıklamada, “yapılan haber ve yorumların insani ve vicdani olmaktan uzak olduğu” belirtilerek, “eleştiri ve yorumlarda insaflı ve yapıcı olması, ayrıştırıcı dil kullanılmaması” istendi.
 
Konu hakkında bir haber yapmak üzere Google’dan ilgili bir fotoğraf aramak istediğimizde aslında en anlamlı, insaflı ve yapıcı eleştiriyi farkında olmadan Google’ın yaptığına şahit olduk.

https://www.google.com/search?q=hulusi+akar+%C5%9Fahit&biw=1280&bih=615&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=0ahUKEwjKnMTihN_MAhUTkRQKHSHxAy4Q_AUIBigB

tsk basin aciklama

Sessiz bekleyiş…

$
0
0
Sessiz bekleyiş…

Yer; Ege’de bir TEMAD şubesi. Ne bir lokali var, ne de başka bir geliri. Üyelerinin aidatlarıyla kirasını, elektrik-su giderini karşılayan, kısacası kendi yağıyla kavrulan birkaç metrekarelik mütavazı bir şube.

 

Geçenlerde toplandılar bir karar verdiler. Yaşlılığı, hastalığı nedeniyle evinden çıkamayan, yürüme zorluğu çeken, dışarıda bir işi olsa gidemeyen, hastaneye gidip gelmek zorunda olup sıkıntı duyan üyelerine ve kim olursa olsun yakınlarına bu zor zamanlarında işlerini görebilecekleri bir tekerlekli sandalyeleri olsun istediler. Çünkü sohbetlerinde böyle insanlarımızın olduğunu söylüyor, duyuyorlardı.

 

İşte o iyi insanlar, iyiliğe yönelik her etkinliğe gönülden katıldıkları gibi buna da el ve gönül birliğiyle kalkışıp bir tekerlekli sandalye aldılar ve sessizce katlayıp Derneklerinin bir köşesine koydular.

 

Şimdi o sandalye katlandığı köşesinde görev yapacağı gününü beklerken biz de her gün buralarda yatıp kalkıp TEMAD’a dil uzatanlara katlanmaya çalışıyoruz. Biliyoruz ki ne kadar anlatmaya çalışsak da onlar asla anlayamazlar.

 

Mustafa AYTAR

(E) Dz.İda.Kd.Bçvş.

Hangi memur ne kadar ikramiye alacak (30 yıl üzeri her yıl için ödenecek ikramiye)

$
0
0
Hangi memur ne kadar ikramiye alacak (30 yıl üzeri her yıl için ödenecek ikramiye)
Anayasa Mahkemesi, Emekli Sandığı Kanunu'nun, "emekli ikramiyesinin hesabında 30 fiili hizmet yılından fazla sürelerin dikkate alınmayacağına" ilişkin hükmünü geçtiğimiz günlerde iptal etti. Böylece, memur emeklileri 30 yılın üstündeki çalışmaları için de ilave ikramiye alabilecek.
 
Bu karar aynı zamanda en düşük kademedeki memurdan en yüksek makamdaki kamu çalışanına kadar herkesi etkileyecek.
 
İşte kamu çalışanlarında Anayasa Mahkemesi kararı sonrası 30 yıl üzeri çalışmalarda her yıl ödenecek ikramiyeler...
 
Not: Hesaplamalar bugünkü maaşlar üzerinden yapılmıştır
 
Genelkurmay Başkanı : 3.807 TL
Kuvvet Komutanı : 3.761 TL
Orgenaral-Oramiral : 3.438 TL
Korgeneral-Koramiral : 3.407 TL
1.Sınıf Hâkim ve Savcılar : 3.407 TL
Anayasa Mahkemesi Bşk. : 3.807 TL
Anayasa Mahk. Üye. Bakanlık Müsteşarı : 3.407 TL
Başbakanlık Müsteşarı : 3.438 TL
Diyanet İşleri Başkanı : 3.438 TL
Vali, Büyükelçi : 3.438 TL
Danıştay Üyeleri: 3.407 TL
Tümgeneral-Tümamiral : 3.214 TL
Tuğgeneral-Tuğamiral-Genel Müdür, Rektör : 3.168 TL
Profesör (4 yıl) : 3.168 TL
Profesör (3 yıl) : 2.864 TL
Kıdemli Albay- 1. Sınıf Mülki İdare Amiri : 2.903 TL
Başbakan Müşavirleri : 2.864 TL
Albay : 2.826 TL
Kaymakam- Başkonsolos : 2.826 TL
Doçentler : 2.826 TL
Emn. Md.’leri (Ankara, İstanbul, İzmir) : 2.641 TL
Ankara, İstanbul, İzmir müftüleri : 2.587 TL
Daire Başkanı- Başmüfettiş- Uzman-Yarbay : 2.587 TL
Kıdemli Binbaşı : 2.573 TL
Mühendis-Doktor-Kd.Bçvş. : 2.587 TL
Bölge Müdürü : 2.102 TL
Bakanlık İl Müdürü- Öğretmen (1/4) : 2.102 TL
Şube Md.-Hemşire (Y.Okul) : 2.040 TL
Tekniker : 1.730 TL
Vaiz, Hemşire : 1.676 TL
Şef : 1.668 TL
Teknisyen : 1.656 TL
Memur : 1.600 TL
Polis Memuru (1/4) : 2.040 TL
Polis Memuru (4/1) : 1.656 TL

 

Kaynak : Hürriyet

Darpçı idi Darbeci oldu! Ve o general de tutuklandı…

$
0
0
Darpçı idi Darbeci oldu! Ve o general de tutuklandı…
15-16 Temmuz günleri yaşanan başarısız darbe girişiminden sonra gözaltılar ve tutuklamalar devam ediyor.
 
Birçok üst düzey ismin yanında geçmişte Asubay toplumunun gündemini meşgul eden bazı isimlerin de tutuklandığı haberleri gelmeye devam ediyor.
 
Malatya’da bulunan 2’inci Ordu İdari Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili de bu isimlerden birisi.
 
Hatırlanacağı üzere Tuğgeneral Sevgili 2013 Yılında Albay rütbesinde iken Kıbrıs’ta bir asubayı esas duruşta darp etmiş ve olay yargıya intikal etmişti. Albay Sevgili daha sonra Yüksek Askeri Şurada adeta taltif edilerek Tuğgeneralliğe terfi ettirilmişti.
 
Asubay toplumunda büyük tepkiye neden olan darp olayı ile ilgili meslektaşlarımızca sitelerde ve sosyal medyada yazılan tüm yazılarla ilgili davalar açıldı. Olaya tepki gösterenlere gözdağı verilmeye çalışıldı.
 
Şimdi görüyoruz ki Darpçı Tuğgeneral Sevgili de darbe organizasyonunun içinde. Kendisini General yapan iktidara ve Genelkurmay’a karşı kalkışma içinde. Daha da vahimi darpçılık genlerine işlemiş olan bu generalin darbeci arkadaşları Memleketin Genelkurmay Başkanını darp etmekten de çekinmedi. 
 
Biz her şeye rağmen Darpçı General Sevgili’nin gözaltı süreci ve devamında darp edilmemesini ve hukuk çerçevesinde yargılanarak vebali varsa bedelini ödemesini diliyoruz.
 
Mustafa Aytar

 

 

Küfürbaz General de darbeciymiş!

kufurbaz

O küfürbaz general de darbeciymiş!

$
0
0
O küfürbaz general de darbeciymiş!

15-16 Temmuz günleri yaşanan başarısız darbe girişiminden sonra tutuklananlar arasında üst düzey bir çok ismin içerisinde geçmişte Asubay toplumunun gündemini meşgul eden bazı isimlerin de tutuklandığını görmeye devam ediyoruz.

 

Bunlardan biri Tuğgeneral İrfan Can oldu. Hürriyet'in edindiği bilgilere göre darbenin başarılı olması halinde Sıkıyönetim Komutanlıkları oluşturulacaktı. Bu komutanlıkların başına atanacak generallerden birinin de İrfan Can olması planlanmıştı.

 

Hatırlanacağı üzere Tuğgeneral Can’ın Aralık 2015’de Tuzla Piyade Okulu’nda kendini ağaca asarak intihar eden Er Taha Yapar’ın ölümü ile ilgili yürütülen soruşturma esnasında mahiyetindeki bir çok personele hakaret ettiği, mobbing uyguladığı ve ırkçı ifadeler kullandığı, bu nedenle de hakkında suç duyurusunda bulunduğu basında ve sosyal medyada yazılmıştı.

 

Asubay toplumu içerisinde tepki ile karşılanan bu ve benzeri olaylarda ismi geçen komutanların yaşanan başarısız darbe girişimi içerisinde bulunuyor olmalarının nedeninin mücadele ettiğimiz bir zihniyetin mensubu mu yoksa bir tesadüf mü olduğunun yorumunu sizlere bırakıyorum.

 

 

Tepki çeken olayla ilgili basında yer alan haberler şu şekilde idi;

 

Tuzla Piyade Okulu’nda 29 Aralık 2015’te kendisini kışla içindeki bir ağaca asarak intihar eden er Taha Yapar’ın ölümü hakkında yürütülen soruşturma sırasında, Tuzla Piyade Okulu Komutanı Tuğgeneral İ.C.’nin görevli personele hakaret ettiği, mobbing uyguladığı ve ırkçı ifadeler kullandığı iddiasıyla hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Suç duyurusunda İ.C.’nin görevden alınması, görevi başındaki memura görevinden dolayı hakaret, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, memuriyet görevini kötüye kullanma suçları nedeniyle Genelkurmay Askeri Savcılığı’nca soruşturma izni verilmesi talep edildi. İddialar üzerine Genelkurmay Eğitim ve Doktrin Komutanlığı Başkanı (EDOK) orgeneral Kamil Başoğlu’nun Tuzla Piyade Okulu’nda İ.C.’nin ifadesini aldığı öğrenildi.

 

“Van’lı değil mi? Al sana bir O.. çocuğu”

 

İntihar olayını araştırmak için 27 Ocak’ta yapılan toplantıya katılan Tuğgeneral İ.C., astsubaylar S.Ş., E.K., ve intihar eden er Taha Yapar’ın yakın arkadaşı onbaşı G.Ç. ile er S.Z.’ye küfür ve hakaret ettiği öne sürüldü. Astsubay S.Ş.’ye “Otur ulan hain” dediği öne sürülen İ.C.’nin bir diğer astsubay E.K.’ya yönelik olarak “Otur ulan, hain! Şerefsiz! İt soyu” ifadelerini kullandığı suç duyurusu dilekçesine yansırken, onbaşı G.Ç.’ye “Van’lı değil mi? Al sana bir o. çocuğu daha” dediği ve İ.C.’nin Van’lı bir diğer er S.Z’nin tekmil vermesinin ardından “Al bir o. çocuğu daha” ifadelerini kullandığı iddialar arasında yer aldı.

 

"Cenazem sahipsiz kalmasın diye gelmiş!"

 

Tuğgeneral İ.C.’nin intihar eden er Taha Yapar hakkında ise, “Bu adam buraya cenazem dışarıda sahipsiz kalmasın, burada cenazeme sahip çıkarlar diye kendisini asmaya gelmiş.” dediği suç duyurusu dilekçesine yansırken, yürütülen soruşturmada ifade veren askerlerin bu ifadelerin İ.C. tarafından kullanıldığını doğrulaması dikkat çekti.

 

Suç duyurusunda, astsubay E.K.’nın Tuğgeneral İ.C.’nin hakaretleri nedeniyle istifa etmek istemesi ve hakaretler nedeniyle sivil savcılığa da şikayette bulunmasından sonra, İ.C.’nin E.K.’yı yanına çağırarak “Senin hiç haysiyetin, şerefin yok mu? Neden sivil savcılığa müracaat ettin? Beni orada yargılayamayacaklarını bilmiyor musun? Seni mahvedeceğim, şerefsiz hırsız, dışarıda olsan ölürdün! Seni kim astsubay yaptı lan? Allah onların da belasını versin! Daha önce verdiğin istifayı geri çektin? İstifanı geri çekmen için seni yarbay F.C.Ç mı zorladı? Erkeksen istifa et!” diyerek tekrar tehdit ve hakaret ettiği belirtildi.

 

EDOK Başkanı Tuzla Piyade Okulu'nda

 

Astsubay E.K.’nın avukatı Erkan Akkuş tarafından dün Genelkurmay Başkanlığı’na yapılan suç duyurusunda yer alan iddiaların ardından, Genelkurmay Eğitim ve Doktrin Komutanlığı Başkanı Kamil Başoğlu’nun Tuzla Piyade Okulu’nda İ.C.’nin ifadesini almak için Tuzla Piyade Okulu Komutanlığı’na geldiği öğrenildi.

 

Darpçı idi Darbeci çıktı... O General de tutuklandı!

darbeci

 

Genelkurmay Başkanı meğer yapayalnızmış…

$
0
0
Genelkurmay Başkanı meğer yapayalnızmış…
TEMAD Genel Başkanı Ahmet Keser’in o çok eleştirilen köprüleri atma meselesi üzerine yaptığı bir konuşmada dile getirdiği Genelkurmay Başkanı’nın aslında nasıl yalnız olduğunun hikayesi… Bugün doğruluğunu bir kez daha anlıyoruz.
 
*.*.*
Dört yıl görev yaptı. Giden Genelkurmay Başkanı’na şahsen bir tek laf söylemedim. Çünkü samimiyetine inandım. Ama General oligarşisini kıramadı. Güçlü bir Genelkurmay Başkanı değildi. İyi bir Genelkurmay Başkanı’ydı.
 
*.*.*
 
“Haklısınız ama yapacak bir şey yok!” dedi
 
“Son söz şunu söylüyorum” dedim ; “Siz bu sorunları halledecek misiniz, halletmeyecek misiniz? Biz dönüp insanlara ne söyleyelim?”
 
“Başkanım, yapacak hiçbir şey yok!” dedi…
 
Tekrar isim veriyorum… Ayhan Yıldırım buna şahittir. Yüksel Binici buna şahittir.
 
Ben dedim ki;
 
“Bakın, oyaladınız bizi. Bizi oyaladınız. Şu saatten sonra biz de sahaya çıkarız. Biz sahaya çıkarsak Associated Pres Ajansı, Reuters Haber Ajansı sizi haber yapar” dedim.
 
Bugünkü gibi aklımda…
 
“Yaparsa yapsın, hakkınızı arayın!” dedi…
 
“Allahaısmarladık!”…
 
“Güle güle!”…
 
Maç bitti!
 
Sonra ben, buna bir şey mi söylettirildi diye birkaç yerden girdi yaptım. Genelkurmay Başkanı’nın emir subayı ile girdi yaptırıyorum, Genelkurmay Başkanı yapayalnız kalmış.
 
Yapayalnız kalmış, yani bu konuyu çözmek istiyor, bakın, tekrar söylüyorum. Ayrıldı gitti. Fakat adamın gücü yetmiyor, aşamıyor, yapamıyor.
 
Efendim, öyle olmaz, böyle olur. Bizim yüzbaşılar da ister, binbaşılar da ister, yarbaylar da, albaylar da ister. Astsubaya onu vereceksiniz, subaya bunu vermeyeceksiniz. Adam “Astsubaylarla ilgili bir iyileştirme getirin” dediği zaman astsubaya bir lira iyileştirme varsa subaya beş lira getiriyorlar. Onu getir, bunu getir…. Orada bitti!
 
“ARKADAŞLAR” dedim, “BAŞIMIZIN ÇARESİNE BAKACAĞIZ!”
 
* * *

- Mustafa AYTAR -

 

İlgili yazımızın tamamını okumak için TIKLAYINIZ

kopruleri kim

 

 


Hele bakın hele! Provokatöre bakın hele!...

$
0
0
Hele bakın hele! Provokatöre bakın hele!...
DEDE ERSEL AKSU VE PES24 GERÇEĞİ-2
 
TEMAD’ın Genel Merkez Yönetimi ve kadroları ile yurt sathındaki tüm şube yönetimlerinin, bulundukları mahallerdeki askeri birlikler ve birlik komutanları ile sürekli iletişimde bulunmaları, karşılıklı ziyaretler ile etkinlik davetlerine katılmaları hem insani bir gereklilik, hem de çok yönlü bir ihtiyacın sonucudur. Ve son derece doğaldır.
 
TSK’nın yapısında bugün büyük bir travmaya neden olan 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında henüz toz duman dağılmamışken, en yakınındaki silah arkadaşının, amirinin, astının, üstünün, canını emanet ettiğin, kardeş bildiğin meslektaşının bir vatan haini olduğunu görerek anlatılmaz duygular içerisinde kıvranırken, medyada yazılan, söylenen her kelimenin çok dikkatli seçilmesi gerekmektedir. Keza bunun en çarpıcı örneği Genelkurmay Başkanımızın yaşadığı olaydır. Benzeri ihanet örneklerinin neredeyse tüm birlik ve kışlalarda da yaşanmış olabileceğini kestirmek zor değildir.
 
Bizler bu şekilde “sırtından hançerlenme” vakalarının şokunu yaşarken, yaşananları kendine ganimet gören bir meslektaşımız (!) ise bugüne kadar sürekli olarak saldırdığı TEMAD ve Astsubay toplumuna yeni karalama ve çirkeflik bulaştırma fırsatına çevirmek istediğini görüyoruz.
 
Dede Ersel Aksu ismiyle sosyal medyaya giren ve sahnede TEMAD aleyhinde kim ve ne varsa bunlarla ittifak kurmuş olan, son olarak da 2012’de “Bu Kadarına da Pes Diyen Astsubaylar” adıyla kurulan 220 binden fazla üyeli grubumuz üzerinden başlatılıp yürütülen büyük PES hareketinin ismini kullanarak “BU KADARINA DA - PES24” isimli bir site kuran ve bunu ticari reklamlarla para kazanma aracına çeviren kısacası PES’ten nemalanan şahsın, bu günlerde darbe girişimi sonuçlarından kendine bir cadı avı senaryosu kurduğunu anlıyoruz.
 
Bu şahsın şimdilerde TEMAD’ın kurumsal sitelerini didikleyerek, yöneticilerinin daha önceleri yapmış oldukları askeri birlik ziyaretleri ve sosyal etkinliklerini tek tek inceleyip, fotoğraflarda görüp tespit edebildiği “Darbeci”ler ile Derneğimizi ilişkilendirip, sözüm ona TEMAD yöneticilerini de bu ihanet odaklarına yamamaya çalıştığını düşünüyoruz.
 
Ve bunun bir örneğini de önceki gün Antalya TEMAD’ın yıllar önce gerçekleştirdiği bir açılış etkinliğine ait paylaşımındaki bir fotoğrafı kullanarak sergilemiştir.
 
Dede Ersel Aksu isimli şahsın bu çabasının arkasındaki asıl gerçek ise, Ocak 2016’da yayınladığı bir yazıda kahraman olarak bizlere sunmaya çalıştığı, asubayların intibakının gerçekleşmesinin mimarı olarak gösterdiği, şükran duygularını ifade ettiği Tuğgeneral Mehmet Partigöç’ün (medyaya sunulan haber ve belgelere göre) darbe girişiminin mimarı ve en tepe yöneticileri arasında yer aldığının ortaya çıkması ve bu tür diğer ilişkilerinin de çıkıyor olmasıdır.  
 
Bu tür zorlama senaryolar ile TEMAD ve onun merkez veya şube yöneticilerini lekelemek, ihanet odakları ile aynı çerçeveye sokmak ve buradan bir algı oluşturmak hiçbir emekli asubayın yapmak isteyebileceği veya aklından geçireceği bir hareket değildir. Zaten bu tür bir algıya aklı başında hiçbir meslektaşımızın kapılacağını düşünmüyoruz.
 
Hal böyleyken söz konusu şahsın PES24 isimli sitesinde ve sosyal medya hesaplarında bu tür paylaşımlar yaptığını gören TEMAD ve Asubay sevdalısı tüm meslektaşlarımızın da gerekli tepkiyi göstermelerini kendilerinden bekliyoruz.
 
Kahramanlar ve Hainler...Dede Ersel Aksu ve PES24 Gerçeği-1… Okumak için TIKLAYINIZ…

 kahramanlar hainler

Ahmet Keser’le sıra dışı bir sohbet ve çok konuşulacak açıklamalar

$
0
0
Ahmet Keser’le sıra dışı bir sohbet ve çok konuşulacak açıklamalar

TEMAD Genel Başkanı Ahmet Keser’in 27 Haziranda yayınlanan ve yaklaşık bir buçuk saatlik video halindeki açıklamaları içerisinde dikkatimi çeken ve not aldığım bir ayrıntı vardı. Videoda özetle şöyle diyordu :

“Biz bazen global değerlendirmeler yapıyoruz.. Türkiye’de önümüzdeki günler bir sıkıntı ile karşı karşıya kalabiliriz. Türkiye’de bu Yüksek Askeri Şura kararlarından sonra Ordu içerisinde dışarıda çok hissedilmeyen kıyametler kopabilir. Türkiye’de Ordu içerisinde bir yapılanma olabilir. Ordu içerisinde bir dönüşüm olabilir. Bakın Cumhurbaşkanı gidiyor Harp Akademileri’nde bir konuşma yapıyor, ardından şey manifesto yazıyor, öbürü cevap yazıyor falan… Onların hepsinin iyi okunması gerekiyor. Silahlı Kuvvetlerde bunlardan birebir etkilenecek olan biziz, sizsiniz… Sahadaki arkadaşlarımız…”

ilgili konuşmasını izlemek veya okumak için tıklayınız :

http://www.emekliasubaylar.org/haberler/item/1489-ahmet-keser-in-gunler-oncesinden-dikkat-ceken-ongorusu

keser ongoru

27 Haziran’da izlediğimiz bu açıklamasından sadece 12 gün sonra (9 Temmuz günü) sitemizde de yayınladığımız haberde de olduğu gibi, İzmir Cumhuriyet Başssavcılığı tarafından, "İzmir'deki askeri casusluk soruşturmasında çeşitli usulsüzlükler yapılarak sahte delil üretildiği" iddialarıyla ilgili soruşturma kapsamında 10 ilde başlatılan operasyonda, 2 amiral ve 4 binbaşı hakkında gözaltı kararı verildiği, bir binbaşı gözaltına alınırken, 2 amiral ve 3 binbaşı ise rapor aldıkları için gözaltı işlemi uygulanamadığı” haberi düştü. http://www.emekliasubaylar.org/haberler/item/1473-aralarinda-amirallerin-de-oldugu-6-muvazzaf-subay-hakkinda-gozalti-karari

casusluk gozalti

Bu haberi hazırlayıp yayınlarken, bir hafızamın bir kenarına not ettiğim Sn. Keser’in yukarıdaki cümleleri aklıma takıldı ve bu konuyu, haberin altına bir yorum olarak şu cümlelerle ekleme gereği duydum.

Mustafa Aytar •9 Temmuz 2016 14:42aytar yorum

TEMAD Genel Başkanı’nın son açıklamalarında değindiği konular içerisinde “TSK içerisinde önümüzdeki günlerde ve YAŞ sürecinde kıyametler kopabilir, ordu içerisinde bir yapılanma olabilir, bir dönüşüm olabilir…” şeklinde öngörüleri de yer almıştı. Deniz Kuvvetleri içerisinde başlayan, yakında diğer kuvvetler içerisinde de yaşanmasını beklenen gelişmeler dikkatle izlenmelidir.

Sitemizi dikkatle takip ettiğini bildiğimiz Genel Başkanımızın bu yorum gözünden kaçmamış olacak ki, beni arayarak "Bir buçuk saatlik bu videoda en can alıcı nokta olan, bu çok önemli hususu yakaladığımı ifade ederek, konuya dikkat çektiğim için teşekkür etmiş, bunu ayrı bir paylaşım halinde de yayınlamamın faydalı olacağını belirtmişti. Ben de bu şekilde paylaştım.

Daha sonraki gelişmelerle, son olarak yaşanan 15 Temmuz darbe girişimi ve ortaya çıkan bazı inanılmaz gerçekler ve nihayetinde Sayın Başkan’ın sosyal medyadaki paylaşımları konularında fikir teatisinde bulunmak ve düşüncelerimi iletmek üzere Sayın Keser ile devam eden bir dizi telefon görüşmelerimiz oldu.

İşte bu görüşmeler içerisinde Sayın Keser’in "off record kaydıyla" anlattığı bazı hususların dışındaki önemli konuları kendisinden de izin alarak buradan sizlerle paylaşmak istiyorum.

Şimdi bu görüşmelerden önemli konuları aktarıyorum.

* * *

Mustafa Aytar :

Sayın Genel Başkanım geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabınızdan ve TEMAD resmi web sitesinde alışkın olmadığımız bir biçimde iki paylaşım yapmıştınız. Bu paylaşımlarda yakında bazı açıklamalarda bulunacağım demiştiniz. Paylaşımlarınız oldukça ilgi topladı, merak uyandırdı ve tartışıldı. “Daha anlatacaklarım var, bekleyin, izleyin” dediğiniz hususları bizim aracılığımızla paylaşır mısınız?

ahmet keser paylas 1 a ahmet keser paylas 1 b ahmet keser paylas 2

Evet, yazılarımda bahsettiğim konulardan mesela birini sana anlatayım. Daha sonra diğer konularda da konuşuruz. 

Geçtiğimiz günlerde (17 ve 21 Temmuz’da) iki yazı yazmıştım biliyorsun. Yazıda “PARTİGÖÇ’ün TEMAD’ın içerisindeki uzantıları” diye bir konudan bahsetmiştim.
mehmet partigoc

General PARTİGÖÇ ile ilişkili olanlar şimdi sıkıştılar ve bu işten sıyrılmaya çalışıyorlar. Dikkat edersen bu isimler şimdi kendi sayfalarında paylaşımlar yaparak kendilerini savunmaya çalışıyorlar.

Yazımda “PARTİGÖÇ’ün TEMAD içerisindeki uzantılarını ihraç ettik” demiştim, dikkat edersen yazıda “PARALEL’in TEMAD içerisindeki uzantıları” diye bir ifade kullanmadım. “PARTİGÖÇ” diye belirttim. Neden? Çünkü “Genelkurmay’da astsubayların intibakları gibi bazı konuları PARTİGÖÇ yaptı, TEMAD’ın bir katkısı olmadı” diyen bir grup var mı? Evet var. O grupta kimlerin olduğunun tüm meslaktaşlarımızın bilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi bu adamlar beni defalarca mahkemeye verdiler mi? Evet.

Bu adamlar bana orduevi yasağı getirdiler mi? Evet.

Bu adamlara rağmen bizim çabamızla çıkarttırdığımız intibakları sahiplenmeye çalıştılar mı? Evet.

Ben de bu son yazımda dediğim gibi, biz bu adamların her şeyini deşifre edeceğiz. En başta da PARTİGÖÇ’ün TEMAD içerisine nasıl sızdığını.

Şimdi de bu röportajla onu deşifre ediyorum.

PARTİGÖÇ ve onun adamları, yani bazı generaller TEMAD’ı yıkmak için bazı operasyonlarla yıkamayınca, (örnek; Olağanüstü Genel Kurul operasyonu ve diğer seçimlerle yıkmak istediler) planları gerçekleşmeyince, dışarıdan TEMAD’a girdi yapabilmek için şu planlarını uygulamak istediler;

sendika

TEMAD’a alternatif bir oluşum kurdurdular. Neydi o oluşum? SENDİKA.

Peki bu sendikanın Genel Başkanı kimdi? Ahmet Zengin..

Bu sözde SENDİKA’ının kuruluş şemasını incelediniz mi? Ben buradan söyleyeyim;

a. Sözde Sendika’nın Genel Başkanı ; Ahmet Zengin

b. Sözde İstanbul İl Başkanı; İbrahim Koldamca

c. Sözde İzmir İl Başkanı; Atilla Abaylı

d. Sözde Antalya İl Başkanı; Dede Ersel Aksu

Şimdi de gelelim bu sözde sendika’nın ödüllendirdiği, boynuna madalya taktığı kişilere;

madalya ayhan mali
a. Ayhan Yıldırım,
b. Mehmet Ali Sarıkaya

Şimdi bizi 2013’deki birinci olağanüstü genel kurula götüren bu insanların iyi anlaşılmasını istiyorum.

Kimdi o isimler?

a. Başkan; Mehmet Ali Sarıkaya

b. Ayhan Yıldırım

c. Naim Örengül

d. Yalçın Kaçar

e. Yunus Ekinci

f.  Muharrem Baskak

Bu isimlerden Mehmet Ali Sarıkaya; 20-21 yıl süreyle Generallere emir astsubaylığı yapmış biri, şimdi ise bir emlak ofisinde generallerin emlak işlerini takip ediyor.

Bu ismini verdiğim şahıslar, yani PARTİGÖÇ teşkilatı ve uzantıları 2013’de yapılan seçimli olağanüstü genel kuruldan yaklaşık bir ay önce, Mehmet Ali Sarıkaya’nın Etimesgut’taki emlak ofisinde toplantı halinde iken oraya ani bir baskın yaptım. O gün bu şahıslar TEMAD’ı olağanüstü genel kurula götürmek, TEMAD’ı ele geçirmek ve beni devirmek için planlarını yapmak maksadıyla toplanmışlardı ve ben o toplantıyı bastım. Ama bu toplantı mahalli öyle herhangi bir şehir merkezinde bir mekan değildi. Burası şehrin dışında, Etimesgut taraflarında, etrafında yerleşim yeri, bina vs. olmayan, gözlerden ırak bir yerde, bir emlak satış ofisi ama bir adeta hücreevi denebilecek bir yerde toplantıda iken bunları yakaladım. 

a zengin madalya 1

Şimdi, bu sözde sendika bu madalyaları bu adamlara niye verdi? Bizi olağanüstü genel kurula götürdükleri için verdi. Bu sözde sendikayı da Ahmet Zengin’i de, bu saydığım isimleri de herkesin çok iyi anlaması lazım.

Peki, bu sözde sendikanın kurulduğu yer neresiydi?

Açıklıyorum; İstanbul Küçükyalı’daki Kenan Evren Kışlası, İkmal Maliye Okul Komutanlığı…

 

kenan evren kislasi ikmal maliye okul

Bu sözde sendikanın ikinci toplantısını yaptığı yer neresiydi?

İstanbul Selimiye Orduevi!

selimiye orduevi
Yani bizlere orduevlerine yasaklar getirilirken bu sözde sendikacılara Orduevlerinde yerler açılıyordu, yolları açılıyordu.
Bunlar olurken, çalışmalar sürerken Genelkurmay Personel Başkanı kimdi?

metin iyidil

 
Şu an tutuklu olarak içeride olan Korgeneral Metin İyidil…
Şimdi, bunların hepsini birleştirdiğimiz zaman teşkilat ortaya çıkıyor.

Bu hücreevivari yere neden ve nasıl gittiler onu da anlatayım.

Genel Merkez’de bana; “Biz Huzur Evine gidiyoruz” diyerek çıktılar. Ama onları hücre evinde yakaladım. Yalan söylediler bana.  (Bundan neden şüphelendiniz, nasıl anladınız? soruma karşılık;) Huzurevleri Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı. Onların resmi bir sıfatı vardır. Eğer Huzurevine kurumsal anlamda bir ziyarette bulunmak istiyorsan bir gün önceden bunu Huzurevine haber vermen gerekiyor. Haber vermelisin ki onlar da bunu bakanlığına bildirebilsin.  Bunu bana son anda söylüyorsan yalanı beceremiyorsun demektir.

Naim Örengül ve Yunus Ekinci bana bunu söyleyerek ayrıldılar ve gittiler.

* * * 

Bir diğer konudan bahsedeyim.

Naim Örengül ve Yalçın Kaçar, Cuma günü istifa etmelerinden sonra pazartesi günü tekrar Genel Merkeze gelmişlerdir. Pazartesi günü yaptığımız Yönetim Kurulu Toplantısında Mehmet Ali Sarıkaya bana ; “Başkanım, bu arkadaşlar istifalarından vazgeçmek istiyorlar, biz tükürdüğümüzü yalacağız dediler ve geri dönmek istiyorlar” dedi.

(Bu geri dönüşün nedeni “acaba aldıkları emir gereği mi?” diye de bir soru geliyor akıllara)

Ben de tükürdüğünü yalamak isteyen bu insanlara “Bana yalama adam lazım değil, adam gibi adam lazım, istifalarını kabul ediyorum, dönüş yok, yerlerine yeni görevlendirmeler yapıyoruz, bir daha buraya ayak basmayacaklar!” dedim.

Aynı gün bu olayın öncesinde Mehmet Ali Sarıkaya Dede Ersel Aksu’yu Ankara’ya davet ederek bir sabah kahvaltısında bunları buluşturdu ve Dede Ersel Aksu röportaj yaptı bunlarla. Kahvaltıda benden gizli buluştuklarını duydum ve hemen Mehmet Ali Sarıkaya’yı aradım. “Hemşerim olduğu için Ankara’ya davet ettim kendisini” dedi bana. 

Görevlerini çok iyi yaptıkları için PARTİGÖÇ tarafından bunlar madalya ile ödüllendirildiler. Ama PARTİGÖÇ doğrudan takmadı bu madalyaları onlara. Sendika aracılığıyla taktı.
Nerede şimdi bunlar? Hani Sendika nerede şimdi?
 tas sen logo
İşte bunlar tam anlamıyla TEMAD üzerine bir operasyondu.

 * * *

Şimdi başka bir koyuya geliyorum.

O genel kurulda bana rakip olarak ortaya çıkan Genel Başkan adayı kimdi? Ahmet Zengin.

Ahmet Zengin kim mi?

O genel kurul’da bizi içeriden yıkamayanlar ucu dışarıda olan, açık söyleyeyim; ucu Avrupa’ya uzanan, Yunanistan’a uzanan sözde bir sendikanın sözde başkanı…

sendika yunanistan
 
Dışarıdan girdi yapmak isteyen Ahmet Zengin o genel Kurulda yanıma geldi ve bana ; “Genel Başkanım, sizde de çelik gibi bir sabır varmış gerçekten. Çelik olsa erirdi, siz erimediniz” dedi. Bunun tanıkları da var Genel Merkez’de. Bir de çiçek getirdi bana. “Bundan sonra emrinizdeyim” dedi.
 
Sonra geldi bu adamlarla da sözde Sendikayı kurdu. Birinci grupla sendikayı kurdu. Sonra ne yaptılar biliyor musun? Gittikleri her yerde benim hakkımda iftiralar attılar. “Dinci” diye iftira attılar hakkımda. Gerçek “Dinci” kim görüyor musun? Tek nedeni de alkol kullanmıyorum diye atıyorlar bu iftirayı, onu da söyleyeyim.
ahmet zengin 2
Başka bizi içerden yıkmaya çalışanlar kimler mi?

İbrahim Koldamca!

İbrahim Koldamca, Genel Başkanı Ahmet Keser'in 24 Şubat 2014 tarihinde vefat eden annesinin cenaze merasiminin akabinde 1 Mart 2014’deki “Ölüm Orucunun ilk adımı eylemi” için İstanbul’a giderken “Kuru fasulye partisi” veren kişi.

Genel Merkez yönetimi ölüm orucuna başlayacakken bir gün öncesinde bu İbrahim Koldamca’nın ev sahipliğinde kuru fasulye partisi düzeniyordu.  

Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği İstanbul İl Başkanı sıfatı taşımasına rağmen İstanbul’a gelen hiçbir misafirini karşılamayan sözde il başkanı.

TEMAD’dan ihraç edildikten sonra "İstanbul Emekli Astsubaylar Derneği" adıyla sözde bir dernek kuran sözde başkan.

Biliyorsun 2847 Sayılı Askeri Dernekler Kanununun ilgili maddeleri gereğince TEMAD dışında aynı amacı güden ve benzer isimlerle ve logolarla başka bir dernek kurmak yasaklanmıştır. Ama bu şahıs TEMAD'ın ismine çok benzeyen İSTEMAD adıyla ve logosuyla sözde bir dernek kurdu.
1- Bu nedenle de bu sözde Dernek için başta sözde Başkanı olan İbrahim Koldamca olmak üzere 3 kişi hakkında TEMAD tarafından Milli Savunma Bakanlığına yapılan girişimler sonucunda MSB tarafından İstanbul Valiliğine ve Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunuldu. Halen haklarında soruşturma yürütülmektedir. Bu arada bu sözde derneğin kuruluşuna izin veren İstanbul Valiliğinin de mevcut yasaya rağmen bu izni sehven verdiği öğrenildi.
ist temad koldamca
2- Diğer yandan aynı şahıs hakkında daha önce başkanı olduğu ve kapatılan TEMAD şubesinin kasasını, paralarını demirbaşlarını teslim etmemesi nedeniyle ayrı bir yasal işlem yapılmakta.
3- Bunun haricinde dernek şubesi feshedildiği halde üyelerinden para toplamaya devam etmesi nedeniyle Cumhuriyet Savcılığınca ayrı bir takibat yapılmakta.
Tüm bunları kapsayan soruşturma içerisinde Savcılık İbrahim Koldamca hakkında nitelikli dolandırıcılık, evrakta sahtecilik ve zimmet suçlarından soruşturmaya devam ediyor. 
Ama şunu da söyleyeyim, önemli bu.
 İbrahim Koldamca'ya ne görev verilmişti?

Genel Merkez’in tüm uyarılarına rağmen, Ocak 2014’de Ankara’da Genelkurmay Başkanlığı binası önünde gösteri yapmaya kalkışmış, buna izin verilmemesi üzerine İstanbul’da Umur Talu’nun çalıştığı Habertürk binası önünde sokak gösterisi yapmıştır. Tüm uyarılarımıza rağmen o gün oraya 23 kişilik bir grup gitmiştir. Bu konuda ilginç detayları sonra anlatacağım. Sadece şunu söyleyeyim, o sokak gösterisi esnasında İbrahim Koldamca ile (HDP’ye yakınlığıyla tanıdığımız) Turgay Akın Umur Talu’nun gözleri önünde kavga etmişler ve astsubaylarının itibarını zedelemişlerdi.   

koldamca umur talu turgay akin hdp

Buradaki amaç, benim İbrahim Koldamca’yı uyarmama rağmen, Umur Talu’nun baskı görüp işten atılması ile ilgili bir girişim olabilir mi? Bunu sormak gerekiyor. Çünkü benzeri bir uygulama Balçiçek İlter için de yapılmıştı. 

Şimdi proje ortaya çıkıyor mu?
Şimdi sormak gerekiyor;
Ahmet Keser Genel Başkan olduktan sonra bir önceki yönetimdeki PARTİGÖÇ’ün uzantılarını ve Cemaat uzantılarını, siyasetçileri, siyaset uzantılarını (hangi partiden olursa olsun) Genel Merkez’den uzaklaştırdı mı, uzaklaştırmadı mı?
Yüksel Binici Ak Parti’den Milletvekili adayı olduğunda Ak Parti en güçlü olduğu dönemlerden biriydi. Ama buna rağmen kendisine “Siyasetini dışarıda yap” dedim.
PARTİGÖÇ uzantılarına da aynı şeyi yaptım. "Siyasetinizi dışarıda yapın" dedim.
Hücreci bunlar. Hücreci Sarıkaya diyorum ben. Mehmet Ali Sarıkaya ve avanesi. Sen Genel Merkez’de görev yapıyor iken Genel Merkez aleyhine çalışan insanlarla hem  dışarıda hücre evinde buluşuyordun hem de Dede Ersel Aksu’ya sponsorluk yapıyordun. Dede Ersel Aksu’yu Ankara’ya getirtip röportajlar yaptırıyordun. Şimdi kalkmış diyor ki “TEMAD her şeyin üstünde de falan filan…”
Daha sonra da bu adamlar Genelkurmay’dan (şu an içerde olan) Metin İyidil’e, Partigöç’e adam taşıdılar sürekli. Randevular aldılar, buluşturdular. Bizi hem içeriden hem dışardan, her yerden vurmaya çalışanlar bunlar.
mehmet partigoc metin iyidil


Bu isimlerden biri de Mustafa Erol. 

Mustafa Erol, benden önceki dönemde TEMAD Genel Başkanlığı görevini yapmış biri olarak,  TEMAD’a rağmen bugün orada burada PARTİGÖÇ ile buluşuyor ve görüşüyordu. Şimdi ise yaptığı paylaşımlarıyla kendini savunmaya çalışıyor.
merol 1 merol 2
Genel Merkez’i kapattırmaya çalışan bunlar.
Yani TEMAD’ı ortadan kaldırmaya çalışan adamlar bunlar.
Madalyalı PARTİGÖÇÇÜLER bunlar!
Genel Merkezi kapatmaya çalışanlar dedim ya, şunu da belirtmeden geçmeyelim. cavit kayikci

TEMAD’ın yaptığı olağanüstü genel kurulunun iptali, derneğin kapatılması ve kayyuma devredilmesi için Cavit Kayıkçı dava açmıştı hatırlarsın. Kayıkçı’nın bu davalardaki şahitleri kimlerdi?

a. Ayhan Yıldırım,

b. Mustafa Erol

c. Cengiz Erten

d. Yaşar İral (TEMAD Eskişehir İl Bşk.)

d. Vecdi Cengiz (TEMAD Adapazarı Bşk.)

Bu arada, bu davada şahitlik yapmaları için 30’ar TL şahitlik parası almış olduklarını biliyor musun?

Yeri gelmişken şunu da söyleyeyim, TEMAD Eskişehir İl Başkanı Yaşar İral, Kıbrıs’ta darp edilen astsubay konusunda Kasım 2013’de Meclis önünde Ankara’da yaptığımız basın açıklamasına kendisi Ankara’da olduğu halde katılmamıştır.

(Not-1: Sahi, Yaşar bey bugüne kadar TEMAD’ın genel kurulları dışında bugüne kadar hangi eylemine katılmıştır?

Not-2 Eskişehir’de ikinci bir şubenin açılmasına yol açan nedenlerden biri de bu olabilir mi acaba?)

(DEVAM EDECEK…)

 

(Söyleşi : Mustafa Aytar)

Ahmet Keser’le sıra dışı bir sohbet ve çok konuşulacak açıklamalar

$
0
0
Ahmet Keser’le sıra dışı bir sohbet ve çok konuşulacak açıklamalar

TEMAD Genel Başkanı Ahmet Keser’in 27 Haziranda yayınlanan ve yaklaşık bir buçuk saatlik video halindeki açıklamaları içerisinde dikkatimi çeken ve not aldığım bir ayrıntı vardı. Videoda özetle şöyle diyordu :

“Biz bazen global değerlendirmeler yapıyoruz.. Türkiye’de önümüzdeki günler bir sıkıntı ile karşı karşıya kalabiliriz. Türkiye’de bu Yüksek Askeri Şura kararlarından sonra Ordu içerisinde dışarıda çok hissedilmeyen kıyametler kopabilir. Türkiye’de Ordu içerisinde bir yapılanma olabilir. Ordu içerisinde bir dönüşüm olabilir. Bakın Cumhurbaşkanı gidiyor Harp Akademileri’nde bir konuşma yapıyor, ardından şey manifesto yazıyor, öbürü cevap yazıyor falan… Onların hepsinin iyi okunması gerekiyor. Silahlı Kuvvetlerde bunlardan birebir etkilenecek olan biziz, sizsiniz… Sahadaki arkadaşlarımız…”

ilgili konuşmasını izlemek veya okumak için tıklayınız :

http://www.emekliasubaylar.org/haberler/item/1489-ahmet-keser-in-gunler-oncesinden-dikkat-ceken-ongorusu

keser ongoru

27 Haziran’da izlediğimiz bu açıklamasından sadece 12 gün sonra (9 Temmuz günü) sitemizde de yayınladığımız haberde de olduğu gibi, İzmir Cumhuriyet Başssavcılığı tarafından, "İzmir'deki askeri casusluk soruşturmasında çeşitli usulsüzlükler yapılarak sahte delil üretildiği" iddialarıyla ilgili soruşturma kapsamında 10 ilde başlatılan operasyonda, 2 amiral ve 4 binbaşı hakkında gözaltı kararı verildiği, bir binbaşı gözaltına alınırken, 2 amiral ve 3 binbaşı ise rapor aldıkları için gözaltı işlemi uygulanamadığı” haberi düştü. http://www.emekliasubaylar.org/haberler/item/1473-aralarinda-amirallerin-de-oldugu-6-muvazzaf-subay-hakkinda-gozalti-karari

casusluk gozalti

Bu haberi hazırlayıp yayınlarken, hafızamın bir kenarına not ettiğim Sn. Keser’in yukarıdaki cümleleri aklıma takıldı ve bu konuyu, haberin altına bir yorum olarak şu cümlelerle ekleme gereği duydum.

Mustafa Aytar •9 Temmuz 2016 14:42aytar yorum

TEMAD Genel Başkanı’nın son açıklamalarında değindiği konular içerisinde “TSK içerisinde önümüzdeki günlerde ve YAŞ sürecinde kıyametler kopabilir, ordu içerisinde bir yapılanma olabilir, bir dönüşüm olabilir…” şeklinde öngörüleri de yer almıştı. Deniz Kuvvetleri içerisinde başlayan, yakında diğer kuvvetler içerisinde de yaşanmasını beklenen gelişmeler dikkatle izlenmelidir.

Sitemizi dikkatle takip ettiğini bildiğimiz Genel Başkanımızın bu yorum gözünden kaçmamış olacak ki, beni arayarak "Bir buçuk saatlik bu videoda en can alıcı nokta olan, bu çok önemli hususu yakaladığımı ifade ederek, konuya dikkat çektiğim için teşekkür etmiş, bunu ayrı bir paylaşım halinde de yayınlamamın faydalı olacağını belirtmişti. Ben de bu şekilde paylaştım.

Daha sonraki gelişmelerle, son olarak yaşanan 15 Temmuz darbe girişimi ve ortaya çıkan bazı inanılmaz gerçekler ve nihayetinde kendisinin sosyal medyadaki paylaşımları konularında fikir teatisinde bulunmak ve düşüncelerimi iletmek üzere Sayın Keser ile devam eden bir dizi telefon görüşmelerimiz oldu.

İşte bu görüşmeler içerisinde Sayın Keser’in "off record kaydıyla" anlattığı bazı hususların dışındaki önemli konuları kendisinden de izin alarak buradan sizlerle paylaşmak istiyorum.

Şimdi bu görüşmelerden önemli konuları aktarıyorum.

* * *

Mustafa Aytar :

Sayın Genel Başkanım geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabınızdan ve TEMAD resmi web sitesinde alışkın olmadığımız bir biçimde iki paylaşım yapmıştınız. Bu paylaşımlarda yakında bazı açıklamalarda bulunacağım demiştiniz. Paylaşımlarınız oldukça ilgi topladı, merak uyandırdı ve tartışıldı. “Daha anlatacaklarım var, bekleyin, izleyin” dediğiniz hususları bizim aracılığımızla paylaşır mısınız?

ahmet keser paylas 1 a ahmet keser paylas 1 b ahmet keser paylas 2

Evet, yazılarımda bahsettiğim konulardan mesela birini sana anlatayım. Daha sonra diğer konularda da konuşuruz. 

Geçtiğimiz günlerde (17 ve 21 Temmuz’da) iki yazı yazmıştım biliyorsun. Yazıda “PARTİGÖÇ’ün TEMAD’ın içerisindeki uzantıları” diye bir konudan bahsetmiştim.
mehmet partigoc

General PARTİGÖÇ ile ilişkili olanlar şimdi sıkıştılar ve bu işten sıyrılmaya çalışıyorlar. Dikkat edersen bu isimler şimdi kendi sayfalarında paylaşımlar yaparak kendilerini savunmaya çalışıyorlar.

Yazımda “PARTİGÖÇ’ün TEMAD içerisindeki uzantılarını ihraç ettik” demiştim, dikkat edersen yazıda “PARALEL’in TEMAD içerisindeki uzantıları” diye bir ifade kullanmadım. “PARTİGÖÇ” diye belirttim. Neden? Çünkü “Genelkurmay’da astsubayların intibakları gibi bazı konuları PARTİGÖÇ yaptı, TEMAD’ın bir katkısı olmadı” diyen bir grup var mı? Evet var. O grupta kimlerin olduğunun tüm meslaktaşlarımızın bilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi bu adamlar beni defalarca mahkemeye verdiler mi? Evet.

Bu adamlar bana orduevi yasağı getirdiler mi? Evet.

Bu adamlara rağmen bizim çabamızla çıkarttırdığımız intibakları sahiplenmeye çalıştılar mı? Evet.

Ben de bu son yazımda dediğim gibi, biz bu adamların her şeyini deşifre edeceğiz. En başta da PARTİGÖÇ’ün TEMAD içerisine nasıl sızdığını.

Şimdi de bu röportajla onu deşifre ediyorum.

PARTİGÖÇ ve onun adamları, yani bazı generaller TEMAD’ı yıkmak için bazı operasyonlarla yıkamayınca, (örnek; Olağanüstü Genel Kurul operasyonu ve diğer seçimlerle yıkmak istediler) planları gerçekleşmeyince, dışarıdan TEMAD’a girdi yapabilmek için şu planlarını uygulamak istediler;

sendika

TEMAD’a alternatif bir oluşum kurdurdular. Neydi o oluşum? SENDİKA.

Peki bu sendikanın Genel Başkanı kimdi? Ahmet Zengin..

Bu sözde SENDİKA’ının kuruluş şemasını incelediniz mi? Ben buradan söyleyeyim;

a. Sözde Sendika’nın Genel Başkanı ; Ahmet Zengin

b. Sözde İstanbul İl Başkanı; İbrahim Koldamca

c. Sözde İzmir İl Başkanı; Atilla Abaylı

d. Sözde Antalya İl Başkanı; Dede Ersel Aksu

Şimdi de gelelim bu sözde sendika’nın ödüllendirdiği, boynuna madalya taktığı kişilere;

madalya ayhan mali
a. Ayhan Yıldırım,
b. Mehmet Ali Sarıkaya

Şimdi bizi 2013’deki birinci olağanüstü genel kurula götüren bu insanların iyi anlaşılmasını istiyorum.

Kimdi o isimler?

a. Başkan; Mehmet Ali Sarıkaya

b. Ayhan Yıldırım

c. Naim Örengül

d. Yalçın Kaçar

e. Yunus Ekinci

f.  Muharrem Baskak

Bu isimlerden Mehmet Ali Sarıkaya; 20-21 yıl süreyle Generallere emir astsubaylığı yapmış biri, şimdi ise bir emlak ofisinde generallerin emlak işlerini takip ediyor.

Bu ismini verdiğim şahıslar, yani PARTİGÖÇ teşkilatı ve uzantıları 2013’de yapılan seçimli olağanüstü genel kuruldan yaklaşık bir ay önce, Mehmet Ali Sarıkaya’nın Etimesgut’taki emlak ofisinde toplantı halinde iken oraya ani bir baskın yaptım. O gün bu şahıslar TEMAD’ı olağanüstü genel kurula götürmek, TEMAD’ı ele geçirmek ve beni devirmek için planlarını yapmak maksadıyla toplanmışlardı ve ben o toplantıyı bastım. Ama bu toplantı mahalli öyle herhangi bir şehir merkezinde bir mekan değildi. Burası şehrin dışında, Etimesgut taraflarında, etrafında yerleşim yeri, bina vs. olmayan, gözlerden ırak bir yerde, bir emlak satış ofisi ama bir adeta hücreevi denebilecek bir yerde toplantıda iken bunları yakaladım. 

a zengin madalya 1

Şimdi, bu sözde sendika bu madalyaları bu adamlara niye verdi? Bizi olağanüstü genel kurula götürdükleri için verdi. Bu sözde sendikayı da Ahmet Zengin’i de, bu saydığım isimleri de herkesin çok iyi anlaması lazım.

Peki, bu sözde sendikanın kurulduğu yer neresiydi?

Açıklıyorum; İstanbul Küçükyalı’daki Kenan Evren Kışlası, İkmal Maliye Okul Komutanlığı…

 

kenan evren kislasi ikmal maliye okul

Bu sözde sendikanın ikinci toplantısını yaptığı yer neresiydi?

İstanbul Selimiye Orduevi!

selimiye orduevi
Yani bizlere orduevlerine yasaklar getirilirken bu sözde sendikacılara Orduevlerinde yerler açılıyordu, yolları açılıyordu.
Bunlar olurken, çalışmalar sürerken Genelkurmay Personel Başkanı kimdi?

metin iyidil

 
Şu an tutuklu olarak içeride olan Korgeneral Metin İyidil…
Şimdi, bunların hepsini birleştirdiğimiz zaman teşkilat ortaya çıkıyor.

Bu hücreevivari yere neden ve nasıl gittiler onu da anlatayım.

Genel Merkez’de bana; “Biz Huzur Evine gidiyoruz” diyerek çıktılar. Ama onları hücre evinde yakaladım. Yalan söylediler bana.  (Bundan neden şüphelendiniz, nasıl anladınız? soruma karşılık;) Huzurevleri Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı. Onların resmi bir sıfatı vardır. Eğer Huzurevine kurumsal anlamda bir ziyarette bulunmak istiyorsan bir gün önceden bunu Huzurevine haber vermen gerekiyor. Haber vermelisin ki onlar da bunu bakanlığına bildirebilsin.  Bunu bana son anda söylüyorsan yalanı beceremiyorsun demektir.

Naim Örengül ve Yunus Ekinci bana bunu söyleyerek ayrıldılar ve gittiler.

* * * 

Bir diğer konudan bahsedeyim.

Naim Örengül ve Yalçın Kaçar, Cuma günü istifa etmelerinden sonra pazartesi günü tekrar Genel Merkeze gelmişlerdir. Pazartesi günü yaptığımız Yönetim Kurulu Toplantısında Mehmet Ali Sarıkaya bana ; “Başkanım, bu arkadaşlar istifalarından vazgeçmek istiyorlar, biz tükürdüğümüzü yalacağız dediler ve geri dönmek istiyorlar” dedi.

(Bu geri dönüşün nedeni “acaba aldıkları emir gereği mi?” diye de bir soru geliyor akıllara)

Ben de tükürdüğünü yalamak isteyen bu insanlara “Bana yalama adam lazım değil, adam gibi adam lazım, istifalarını kabul ediyorum, dönüş yok, yerlerine yeni görevlendirmeler yapıyoruz, bir daha buraya ayak basmayacaklar!” dedim.

Aynı gün bu olayın öncesinde Mehmet Ali Sarıkaya Dede Ersel Aksu’yu Ankara’ya davet ederek bir sabah kahvaltısında bunları buluşturdu ve Dede Ersel Aksu röportaj yaptı bunlarla. Kahvaltıda benden gizli buluştuklarını duydum ve hemen Mehmet Ali Sarıkaya’yı aradım. “Hemşerim olduğu için Ankara’ya davet ettim kendisini” dedi bana. 

Görevlerini çok iyi yaptıkları için PARTİGÖÇ tarafından bunlar madalya ile ödüllendirildiler. Ama PARTİGÖÇ doğrudan takmadı bu madalyaları onlara. Sendika aracılığıyla taktı.
Nerede şimdi bunlar? Hani Sendika nerede şimdi?
 tas sen logo
İşte bunlar tam anlamıyla TEMAD üzerine bir operasyondu.

 * * *

Şimdi başka bir koyuya geliyorum.

O genel kurulda bana rakip olarak ortaya çıkan Genel Başkan adayı kimdi? Ahmet Zengin.

Ahmet Zengin kim mi?

O genel kurul’da bizi içeriden yıkamayanlar ucu dışarıda olan, açık söyleyeyim; ucu Avrupa’ya uzanan, Yunanistan’a uzanan sözde bir sendikanın sözde başkanı…

sendika yunanistan
 
Dışarıdan girdi yapmak isteyen Ahmet Zengin o genel Kurulda yanıma geldi ve bana ; “Genel Başkanım, sizde de çelik gibi bir sabır varmış gerçekten. Çelik olsa erirdi, siz erimediniz” dedi. Bunun tanıkları da var Genel Merkez’de. Bir de çiçek getirdi bana. “Bundan sonra emrinizdeyim” dedi.
 
Sonra geldi bu adamlarla da sözde Sendikayı kurdu. Birinci grupla sendikayı kurdu. Sonra ne yaptılar biliyor musun? Gittikleri her yerde benim hakkımda iftiralar attılar. “Dinci” diye iftira attılar hakkımda. Gerçek “Dinci” kim görüyor musun? Tek nedeni de alkol kullanmıyorum diye atıyorlar bu iftirayı, onu da söyleyeyim.
ahmet zengin 2
Başka bizi içerden yıkmaya çalışanlar kimler mi?

İbrahim Koldamca!

İbrahim Koldamca, Genel Başkanı Ahmet Keser'in 24 Şubat 2014 tarihinde vefat eden annesinin cenaze merasiminin akabinde 1 Mart 2014’deki “Ölüm Orucunun ilk adımı eylemi” için İstanbul’a giderken “Kuru fasulye partisi” veren kişi.

Genel Merkez yönetimi ölüm orucuna başlayacakken bir gün öncesinde bu İbrahim Koldamca’nın ev sahipliğinde kuru fasulye partisi düzenleniyordu.  

Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği İstanbul İl Başkanı sıfatı taşımasına rağmen İstanbul’a gelen hiçbir misafirini karşılamayan sözde il başkanı.

TEMAD’dan ihraç edildikten sonra "İstanbul Emekli Astsubaylar Derneği" adıyla sözde bir dernek kuran sözde başkan.

Biliyorsun 2847 Sayılı Askeri Dernekler Kanununun ilgili maddeleri gereğince TEMAD dışında aynı amacı güden ve benzer isimlerle ve logolarla başka bir dernek kurmak yasaklanmıştır. Ama bu şahıs TEMAD'ın ismine çok benzeyen İSTEMAD adıyla ve logosuyla sözde bir dernek kurdu.
1- Bu nedenle de bu sözde Dernek için başta sözde Başkanı olan İbrahim Koldamca olmak üzere 3 kişi hakkında TEMAD tarafından Milli Savunma Bakanlığına yapılan girişimler sonucunda MSB tarafından İstanbul Valiliğine ve Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunuldu. Halen haklarında soruşturma yürütülmektedir. Bu arada bu sözde derneğin kuruluşuna izin veren İstanbul Valiliğinin de mevcut yasaya rağmen bu izni sehven verdiği öğrenildi.
ist temad koldamca
2- Diğer yandan aynı şahıs hakkında daha önce başkanı olduğu ve kapatılan TEMAD şubesinin kasasını, paralarını demirbaşlarını teslim etmemesi nedeniyle ayrı bir yasal işlem yapılmakta.
3- Bunun haricinde dernek şubesi feshedildiği halde üyelerinden para toplamaya devam etmesi nedeniyle Cumhuriyet Savcılığınca ayrı bir takibat yapılmakta.
Tüm bunları kapsayan soruşturma içerisinde Savcılık İbrahim Koldamca hakkında nitelikli dolandırıcılık, evrakta sahtecilik ve zimmet suçlarından soruşturmaya devam ediyor. 
Ama şunu da söyleyeyim, önemli bu.
 İbrahim Koldamca'ya ne görev verilmişti?

Genel Merkez’in tüm uyarılarına rağmen, Ocak 2014’de Ankara’da Genelkurmay Başkanlığı binası önünde gösteri yapmaya kalkışmış, buna izin verilmemesi üzerine İstanbul’da Umur Talu’nun çalıştığı Habertürk binası önünde sokak gösterisi yapmıştır. Tüm uyarılarımıza rağmen yine de o gün oraya 23 kişilik bir grupla gitmiştir. Bu konuda ilginç detayları sonra anlatacağım. Sadece şunu söyleyeyim, o sokak gösterisi esnasında İbrahim Koldamca ile (HDP’ye yakınlığıyla tanıdığımız) Turgay Akın Umur Talu’nun gözleri önünde kavga etmişler ve astsubaylarının itibarını zedelemişlerdi.   

koldamca umur talu turgay akin hdp

Buradaki amaç, benim İbrahim Koldamca’yı uyarmama rağmen, Umur Talu’nun baskı görüp işten atılması ile ilgili bir girişim olabilir mi? Bunu sormak gerekiyor. Çünkü benzeri bir uygulama Balçiçek İlter için de yapılmıştı. 

Şimdi proje ortaya çıkıyor mu?
Şimdi sormak gerekiyor;
Ahmet Keser Genel Başkan olduktan sonra bir önceki yönetimdeki PARTİGÖÇ’ün uzantılarını ve Cemaat uzantılarını, siyasetçileri, siyaset uzantılarını (hangi partiden olursa olsun) Genel Merkez’den uzaklaştırdı mı, uzaklaştırmadı mı?
Yüksel Binici Ak Parti’den Milletvekili adayı olduğunda Ak Parti en güçlü olduğu dönemlerden biriydi. Ama buna rağmen kendisine “Siyasetini dışarıda yap” dedim.
PARTİGÖÇ uzantılarına da aynı şeyi yaptım. "Siyasetinizi dışarıda yapın" dedim.
Hücreci bunlar. Hücreci Sarıkaya diyorum ben. Mehmet Ali Sarıkaya ve avanesi. Sen Genel Merkez’de görev yapıyor iken Genel Merkez aleyhine çalışan insanlarla hem  dışarıda hücre evinde buluşuyordun hem de Dede Ersel Aksu’ya sponsorluk yapıyordun. Dede Ersel Aksu’yu Ankara’ya getirtip röportajlar yaptırıyordun. Şimdi kalkmış diyor ki “TEMAD her şeyin üstünde de falan filan…”
Daha sonra da bu adamlar Genelkurmay’dan (şu an içerde olan) Metin İyidil’e, Partigöç’e adam taşıdılar sürekli. Randevular aldılar, buluşturdular. Bizi hem içeriden hem dışardan, her yerden vurmaya çalışanlar bunlar.
mehmet partigoc metin iyidil


Bu isimlerden biri de Mustafa Erol. 

Mustafa Erol, benden önceki dönemde TEMAD Genel Başkanlığı görevini yapmış biri olarak,  TEMAD’a rağmen bugün orada burada PARTİGÖÇ ile buluşuyor ve görüşüyordu. Şimdi ise yaptığı paylaşımlarıyla kendini savunmaya çalışıyor.
merol 1 merol 2
Genel Merkez’i kapattırmaya çalışan bunlar.
Yani TEMAD’ı ortadan kaldırmaya çalışan adamlar bunlar.
Madalyalı PARTİGÖÇÇÜLER bunlar!
Genel Merkezi kapatmaya çalışanlar dedim ya, şunu da belirtmeden geçmeyelim. cavit kayikci

TEMAD’ın yaptığı olağanüstü genel kurulunun iptali, derneğin kapatılması ve kayyuma devredilmesi için Cavit Kayıkçı dava açmıştı hatırlarsın. Kayıkçı’nın bu davalardaki şahitleri kimlerdi?

a. Ayhan Yıldırım,

b. Mustafa Erol

c. Cengiz Erten

d. Yaşar İral (TEMAD Eskişehir İl Bşk.)

d. Vecdi Cengiz (TEMAD Adapazarı Bşk.)

Bu arada, bu davada şahitlik yapmaları için 30’ar TL şahitlik parası almış olduklarını biliyor musun?

Yeri gelmişken şunu da söyleyeyim, TEMAD Eskişehir İl Başkanı Yaşar İral, Kıbrıs’ta darp edilen astsubay konusunda Kasım 2013’de Meclis önünde yaptığımız basın açıklamasına kendisi Ankara’da olduğu halde katılmamıştır.

(Not-1: Sahi, Yaşar bey bugüne kadar genel kurullar dışında bugüne kadar TEMAD'ın hangi eylemine katılmıştır?

Not-2 Eskişehir’de ikinci bir şubenin açılmasına yol açan nedenlerden biri de bu olabilir mi acaba?)

(DEVAM EDECEK…)

 

(Söyleşi : Mustafa Aytar)

Nerede yetiştirdiğin değil, nasıl yetiştirdiğin önemli.

$
0
0
Nerede yetiştirdiğin değil, nasıl yetiştirdiğin önemli.
Bugün itibariyle TSK’da bir devrim gerçekleşti ve köklü askeri okullar kapatıldı. Gerekçesini de biliyoruz.
 
Bu okullara benim gibi 13-14 yaşında girerek mesleğe uzun yıllarını vermiş, yaşadıkları hafızasında derin izler bırakmış meslektaşlarımın yorumlarından görüyorum ki bu duruma sevinenler olduğu kadar üzüntü duyanlar da mevcut. Bununla ilgili bir yorum yapmak yerine İnternette okuduğum bir yazıyı buraya aktarmak istedim.
 
Mukayese edilenler çok doğru kalıplarla birbirine uymasa da o zamanın şartlarında savaşta yetim kalan Ermeni çocuklarından büyük emeklerle vatanseverler yetiştiren bir eğitim anlayışından, bugün Askeri okulların kapatılması sürecine nasıl geldiğimizi, "askeri okullarda nasıl hain yetiştirilir?" sorusunu düşündürmesi açısından okunmaya değer buluyorum.
 
Yurdumuzu neredeyse bir örümcek ağı gibi saran bu hainlerin yıllardır yetiştiği başta İmam Hatip okulları olmak üzere, devletimizin diğer eğitim kurumları üzerinde de bir tasarrufu olup olmayacağını bekleyip göreceğiz.
 
* * *
Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan, yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır. - (M. Kemal Atatürk)
 
KAZIM KARABEKİR'İN KURDUĞU "GÜRBÜZ ÇOCUKLAR ORDUSU"
 
Kazım Karabekir doğuda bulunduğu sürece yalnız askeri ve siyasi alandaki eğitim sahasında da çok büyük hizmetler yapmıştır. Ermeni çetelerince katledilen ailelerin yetim yavrularına gerçek bir baba olmuş 4000 Erkek 2000 Kız evladı sefaletten kurtarmış ve Vatana faydalı meslek sahibi bireyler haline getirmiştir. Çocukların eğitiminin yanı sıra halkın eğitimi ile de uğraşmıştır. Erzurum ve Sarıkamış’ta okullar kurmuştur.
 
Kazım Karabekir'in kızı Timsal Karabekir
 
Kurtuluş Savaşı'nın kahraman komutanlarından, Eski TBMM Başkanı Kazım Karabekir'in kızı Timsal Karabekir, en büyük arzusunun 2002 yılında babasının adına kurulan vakfın çatısı altında, “Onlar benim ağabeylerim ve ablalarım” dediği, 4000 erkek ve 2000 kızdan oluşan Gürbüz Çocuklar Ordusu üyelerinin çocuklarını ve torunlarını bir araya getirmek olduğunu söyledi.
 resim 05 cocuklar

(1923 -KULELİ)

Babası Kazım Karabekir'in daha çok askeri ve siyasi kişiliğiyle tanındığını, fakat en az bunlar kadar önemli olan çocuklara hizmetlerinin çok fazla bilinmediğini ifade eden Timsal Karabekir yaptığı açıklamada şunları söyledi:
 
“Kurtuluş Savaşı yıllarında, Erzurum ve çevresinden toplanan yetim çocuklarla Gürbüz Çocuklar Ordusu'nun kurulması ve Sarıkamış'ta bir çocuk kasabası oluşturulması, babamın en önemli hizmetlerindendi. Zaten kendisi de 'hayatımda bana zevk veren hayli başarılarım vardır. En zevklisi, binlerce bakımsız çocuğun hayat ve geleceğini kurtarmak olmuştur' sözüyle, bu konuya yaklaşımını ortaya koymuştur. Babam, çocukların asla bakımsız kalmaması gerektiğini, aksi takdirde girdikleri sosyal ortamlarda seviyenin düşmesine yol açacaklarını söylerdi.
 resim 03 cocuklar
Bizler de onun, Kurtuluş Savaşı'nın zorlu koşullarında binlerce çocuğa sahip çıkarak yaptığı Vatan hizmetini, kendisinin adına, 2002 yılında kurulan vakıf aracılığıyla yapmaya çalışıyoruz. Kazım Karabekir Vakfı'nın başkanlığını ablam Hayat Feyzioğlu, müdürlüğünü ise ben yapıyorum. Ayrıca 1930 yılında yıkıcıdan satın alıp tamir ettirdiği ve uzun yıllar oturduğumuz evi de 2005 yılında müzeye dönüştürdük. Babamızın önem verdiği ve hatta bugünler için sakladığı özel eşyalarını müzede sergiliyoruz. Bunun yanı sıra, yaklaşık 60 öğrenciye burs sağlıyoruz. Hacca gitmek için yola çıkan karınca misali, babamızın yolunda, evlatlarımıza hizmet edebilmek için çaba harcıyoruz.”
 
Timsal Karabekir, “Kurtuluş Savaşı yıllarında yetim kalan, sokaklarda, ağaç kovuklarında, mağaralarda yaşayan, ağaç yaprağı, ot yiyerek hayatta kalmaya çalışan 4 bin erkek, 2 bin kız olmak üzere 6 bin çocuğu toplayarak Gürbüz Çocuklar Ordusu'nu kuran babası Kazım Karabekir'in, Allah'a imanı ve çocuğun kutsallığına inancı nedeniyle bunu yaptığını” söyledi.
 resim 04 cocuklar
“Kazım Karabekir için bu çocukların hangi ırktan olduğu değil, 'evlat' olmaları önemliydi” diyen Timsal Karabekir, şöyle devam etti:
 
“Bununla birlikte, bugünleri görerek Ermeni çocukları asla Türkler'in arasına katmamıştır. Gürbüz Çocuklar Ordusu'na alınan çocukların secereleri bellidir. Ermeni çocuklar da sokaklara terk edilmemiş, onlara da sahip çıkılmıştır. Onlar, Trabzon'da, ABD tarafından açılan yetiştirme yurduna gönderilmiştir. Trabzon'da en iyi şekilde bakılan yaklaşık 5 bin Ermeni çocuk da Kazım Karabekir'i bir baba olarak görmüştür. Ermeni çocukların yaptığı ve altına, 'Yetimler babası, Kahraman Kazım Karabekir Paşa Hazretleri...Trabzon Ermeni yetimleri tarafından, 9 Eylül 1919' yazarak kendisine gönderdiği karakalem resim bugün müzemizde sergilenmektedir. Bu resim belki de yalanlara en güzel cevap niteliğindedir.
 resim 06 cocuklar
Babam bir vecizesinde; 'Vatandaş, yanlış bilgi felaket kaynağıdır. Önce her işin doğrusunu öğren, ondan sonra istediğin gibi yorum yap' derdi. Ben de onun bu sözünü tekrarlamak istiyorum. Bir yazarımızın ortaya attığı, 'Gürbüz Çocuklar Ordusu içinde Ermeni çocukları da vardı. Bu çocuklardan bazıları daha sonra Türk ordusunda görev aldı ve ülkeye ziyan verecek işler yaptı' iddiası kesinlikle yanlıştır.”
 
“ÖRNEK EĞİTİM MODELİ”
 
Zorlu savaş yıllarında, Gürbüz Çocuklar Ordusu'na alınan çocuklara, yeme, içme, barınma gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasının yanı sıra, mesleki, kültürel, sportif eğitimler de verildiğini, her birinin yeteneğine göre yönlendirilerek, meslek sahibi yapıldığını anlatan Timsal Karabekir, “İnanması gerçekten güç ama o günün koşullarında sinemacılık, şimendifer, buhar makinesi tamiri, sıhhiyecilik eğitimleri dahi veriliyordu. Hatta çocuklar küçük çaplı ameliyatları yapabilecek duruma gelmişti. Orduya potin, kıyafet dikerek de yarar sağlıyorlardı. Bugün bile çok yaygın olmayan spor dallarında eğitim alıyorlardı” diye konuştu.
 resim 07 cocuklar
Timsal Karabekir, Çanakkale Savaşı'nda son sınıf öğrencilerinin tamamı şehit düştüğü için bir dönem kapatılan Işıklar Askeri Lisesi'nin, Gürbüz Çocuklar Ordusu'ndan seçilerek gönderilen öğrencilerle yeniden açıldığını, sonraki yıllarda da aralarından önemli isimlerin çıktığını belirterek, “Bugün Türkiye'nin hangi kentine gitsem, Gürbüz Çocuklar Ordusu'nda yetişenlerin çocuklarıyla ya da torunlarıyla karşılaşıyorum. Bundan da mutluluk duyuyorum” dedi.
 
 resim 10 cocuklar

 

resim 11 cocuklar

resim 14 cocuklar

 

resim 15 cocuklar

 

resim 16 cocuklar

 

resim 17 cocuklar

KAZIM KARABEKİR ( 1882)- (26.01.1948)
 resim 02 kazım karabekir
Kazım KARABEKİR, 1882 yılında İstanbul'da doğdu. Mehmet Emin Paşa'nın oğludur. İlköğrenimini İstanbul, Van, Harput ve Mekke'de tamamladıktan sonra, 1896'da İstanbul Fatih Askeri Rüştiyesi'ni, 1899'da Kuleli Askeri İdadisi'ni, 1902'de Harbiye Mektebi'ni ve 1905'te de Erkân-ı Harbiye Mektebi'ni bitirerek Yüzbaşı rütbesiyle Ordu'ya katıldı. İki yıllık kıta stajını Manastır'da yaptı.İttihat ve Terakki'nin Manastır örgütünün kurulmasına katıldı. 1907'de Kolağası (Önyüzbaşı)rütbesi alarak İstanbul Harbiye Mektebi, tabiye öğretmen vekilliğine atandı. İttihat ve Terakki İstanbul örgütünün kurulmasında görev aldı. 2.Meşrutiyet' ten sonra Edirne'de 2.Ordu 3.Fırka (Tümen) Erkân-ı Harfliğine (Kurmaylığına) atandı.
 
31 Mart 1909 ayaklanmasında Hareket Ordusu'nda görev aldı. 1910 Arnavutluk ayaklanmasının bastırılması harekâtında çalıştı. 14 Nisan 1912'de Binbaşılığa yükseldi. Balkan Savaşı'nda Trakyasınır komiseri olarak görev yaptı. 1914'te Kaymakam (Yarbay) rütbesiyle Birinci Kuvve-i Seferiye Komutanlığıyla İran ve ötesi harekâtıyla görevlendirildi. Bir süre sonra İstanbul Kartal'da 14. Fırka Komutanlığına atandı ve Çanakkale'ye gönderildi. Kerevizdere' de Fransızlar' a karşı üç ay savaştıktan sonra Miralaylığa (Albay) yükseldi. Buradan, İstanbul'da I. Ordu Erkân-ı Harbiye Başkanlığına, sonra Galiçya' ya gidecek ordunun ve ardından Mareşal Von der Goltz' un erkân-ı harbiye başkanlığına atanarak Irak'a gitti.
 
1916'da Kutü'l-Amare'yi kuşatan 18. Kolordu Komutanlığına getirildi ve burayı aldıktan sonraIrak'ta İngilizler' le çarpıştı. 1917'de Diyarbakır'daki 2. Kolordu Komutanlığına getirildi ve Van, Bitlis, Elaziz (Elazığ) cephelerindeki 2. Ordu komutanlığına vekâlet etti. 1918'de Erzincan ve Erzurum'u Ermeniler' den ve Ruslar' dan geri aldı. Ardından Sarıkamış, Kars ve Gümrü Kalelerini ve Karaköse’ yi kurtardı. Aynı yıl Mirliva (Tümgeneral) oldu. Mondros Mütarekesi sırasında sadrazam olan Ahmet İzzet Paşa'nın erkân-ı harbiye-i umumiye reisliği (genelkurmay başkanlığı) önerisini kabul etmeyerek Anadolu'da görev almak istedi. Önce Tekirdağ'daki 14. Kolordu Komutanlığı'na, ardından da Erzurum'daki 15. Kolordu Komutanlığı'na atanmasını sağlayarak Nisan 1919'da göreve başladı.
 
Hazırlıkları yapılan Erzurum Kongresi'nin toplanmasında önemli rol oynadı. Kurtuluş Savaşı'nda Edirne Milletvekilliği ve Doğu Cephesi Komutanlığı yaptı. Ermeniler' in eline geçen Sarıkamış, Kars ve Gümrü Kalelerini geri alarak 15 Kasım 1920'de Ermeni ordusunu kesin olarak yendi. Ermeni hükümetiyle Ankara hükümeti adına Gümrü Antlaşması'nı imzaladı. Kars'ın alınmasıyla Ferikliğe (Korgeneral) yükseldi. Rus Sovyet Sosyalist Federe Cumhuriyeti ve Kafkasya hükümetleriyle Kars Antlaşması görüşmelerini yürüttü. Halk Partisi’nden ayrıldı. Kurtuluş Savaşı'nın bitiminden sonra I. Ordu müfettişliğine atandı, 1923'te İstanbul milletvekili oldu.
 
Yoğun savaş yılları ve milli mücadele devri boyunca hep Vatanın kurtuluşu için mücadele vermiş olan Karabekir Paşa,evlilik hayatına 1924 yılında 42 yaşındayken Aydın'lı Cemal Bey'in kızı İclal Hanım'la (1900-1954) ile adım atmıştır. Bu evlilikten 1927 yılında Hayat (1927-) ve Emel (1927-1984) adında ikiz ve 1941 yılında 59 yaşında ona tekrar baba olma sevincini yaşatan Timsal (26 Ocak 1941-) adlarında üç kız çocuk sahibi oldu.
 
1924'te, TBMM'deki Dörtler Grubu'nu destekledi. Ardından askerlikten ayrılarak Halk Fırkası'ndan istifa etti. 17 Kasım 1924'te kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın başkanlığına seçildi. Parti 3 Haziran 1925'te Şeyh Sait ayaklanması nedeniyle kapatıldı. Karabekir Mustafa Kemal Paşa'ya karşı yapılan İzmir suikasti ile ilgili görülerek bazı partililerle birlikte yargılandıysa da beraat etti. Siyasi hayatına on iki yıllık aradan sonra, 6 Ocak 1939'da İstanbul milletvekili olarak devam etti. 1946'daTBMM Başkanlığına seçildi ve bu görevde iken 26 Ocak 1948'de Ankara'da vefat etti.
 
Ruhu Şad Olsun.
 
 -Mustafa AYTAR - 

 

Türkiye, Kahraman Asubayına sahip çıkıyor

$
0
0
Türkiye, Kahraman Asubayına sahip çıkıyor
15 Temmuz darbe girişiminin kuşkusuz en önemli kahramanlarından biri Özel Kuvvetler Komutanlığını ele geçirmek ve darbenin üssü haline getirmek amacıyla 20 kişilik ekibiyle basmak isteyen darbeci general Semih Terzi’yi alnından vuran, ardından silahlı ekibi ile girdiği çatışmada 8 kişiyi etkisiz hale getiren ancak orada şehit edilen Asb.Kd.Bçvş. Ömer Halisdemir oldu. Bu kahramanlığı ile olayların seyrini değiştirerek, darbe girişiminin başarısızlığa uğramasında çok büyük bir etken olan Kahraman asubayımızın adını aziz Türk milletimiz çoktan altın harflerle şanlı tarihimize yazdı bile. Biz o gece yaşanan kahramanlık hikayesini daha ilk gün sitemizde “O Yiğit Asubayın Adını Türkiye Ezberleyecek!” başlığıyla sizlere aktarmıştık.
 
Foto-yorum bölümümüzde uzun uzun yazmayı bırakayım, onu fotoğraflar anlatsın…

 resim 01

resim 02

resim 03

resim 04

resim 05

resim 06

resim 07

resim 08

resim 09

resim 10

resim 11

resim 12

resim 13

resim 14

resim 15

resim 16

resim 17

resim 18

resim 19

resim 20

resim 21

resim 22

resim 23

resim 24

resim 26

resim 27

resim 28

resim 29

resim 201

resim 30

 

 

“Boş duran bir bakanımız vardı”

$
0
0
“Boş duran bir bakanımız vardı”

Başbakan: “Mevcut yapıda Silahlı Kuvvetler bir sürü ilgisiz mevzularla da meşgul olmak zorunda kalıyordu. Şimdi enerjisini azaltan bu yapıları, Silahlı Kuvvetler’den ayırdık. Boş duran bir bakanımız (Milli Savunma Bakanı’nı kastediyor) vardı, ona bu işleri zimmetledik. İşin özeti bu.”

(Basından)

(Başbakan'ın açıklamalarının tamamını buradan okuyabilirsiniz

 tsk sil bastan

Boş koltuklar!

$
0
0
Boş koltuklar!
“Sanki darbeciler astsubayların komutasındaymış, sanki onları kontrol edemeyen komutanlar astsubaylarmış, sanki en çok direnenlerden, çok yerde helikopterleri, tankları bozanlardan değillermiş gibi!”
 
* * *
 
Tabii ki şunu biliyoruz:
 
Cumhurbaşkanı’na Marmaris’te baskın yapmak isteyenler arasında da astsubaylar vardı; Genelkurmay Başkanı’nı “enterne” eden çevresinde de. Ama Özel Kuvvetler’de Ömer Astubay’ın da, teslim olmak, boyun eğmek, sürüklenmek, alıkonulmak yerine, ölümü pahasına, orayı ele geçirmek isteyen darbeci generali alnından vurduğunu, “bunun darbenin seyrini değiştirdiğini” biliyoruz.
 
Peki Genelkurmay ne yaptı? Yahut Genelkurmay adına “Bazı sivil toplum örgütleri koordinasyonu” ne yapmak zorunda kaldı?
 
Ankara’da zaman zaman birlikte hareket eden Odalar Birliği ve benzeri sivil toplum örgütleri arasında Emekli Astsubaylar Derneği TEMAD da vardı ve darbeyi de birlikte kınamışlardı.
 
Genelkurmay Başkanlığı’na da birlikte ziyaret gündeme geldi.
 
Ancak daha sonra TEMAD arandı ve “Genelkurmay’ı ziyarette çok kalabalık olunamayacağı, salonda yer olmadığı için, bazı örgütlerin katılım listesinden çıkarıldığı” söylendi. Aslında tek örgütün, yani TEMAD’ın, muhtemelen Genelkurmay istememiş, silinmişti.
 
Hala aynı şeyler! Aynı kasıtlar, kastlar. Aynı “hiç çaycıyla bir olunur mu” meselesi herhalde.
 
Üstelik Genelkurmay internet sitesindeki fotoğrafa göre, ziyarette boş koltuklar bile kalmıştı!
 
İşadamı örgütlerinin buyur edildiği salonda, o gün bir kısmı darbeye katılsa da, generallerin ihraç oranı yüzde 41’i bulurken, emir, buyruk, disiplin düzenine rağmen katılmayarak kendi ihraç oranları yüzde 1’den epey az kalan astsubayların örgütüne bir yer bulunamamıştı.
 
Sanki darbeciler onların komutasındaymış, sanki onları kontrol edemeyen komutanlar astsubaylarmış, sanki en çok direnenlerden, çok yerde helikopterleri, tankları bozanlardan değillermiş gibi!
 
Ülkenin her bakımdan omurgası düzelmeyince, vicdan bir yana, aklı da yarım kalıyor hep!
 

* * *

tsk web paylas

Umur Talu – 05.08.2016 - Habertürk

Yeniden şekillendirilmekte olan TSK ve TEMAD faktörü

$
0
0
Yeniden şekillendirilmekte olan TSK ve TEMAD faktörü

“Türkiye’nin baş döndürücü bir hızla ve çok ciddi bir süreçten geçtiğini hep birlikte görüyoruz. Dolayısıyla Türkiye’de bütün sistemler değişirken bizim içinden çıktığımız ocak olan Silahlı Kuvvetler, dolayısıyla da bunlara bağlı Kuvvet Komutanlıkları sürekli olarak değişirken TEMAD’ın olduğu yerde sayması mantığa ve akla çok uymuyor. Dolayısıyla TEMAD’ın da derhal yeni bir vizyona geçiş yapması gerekiyor…”

Böyle söylüyordu TEMAD Genel Başkanı Sayın Ahmet Keser…

15 Temmuz’da yaşanan başarısız darbe girişiminden sonra toplumda yaşanan şok bir yandan devam ederken, peşinden OHAL’in ilan edilmesiyle birlikte devletin her kademesinde olağanüstü gelişmeler yaşanmaya başladı. Bunun en büyük dalgası, kaçınılmaz olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinde görüldü.

khk khk 4 khk 3

Peş peşe yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile Yüksek Askeri Şura’nın yapısı değiştirildi, Jandarma ve Sahil Güvenlik İçişleri Bakanlığına, Kuvvet Komutanlıkları ise Milli Savunma Bakanlığına bağlandı, Askeri okullar kapatıldı, Milli Savunma Üniversitesi kuruldu, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın TSK komuta kademesine doğrudan emir verme yolu açıldı, Tersaneler, askeri fabrikalar Milli Savunma Bakanlığına, GATA ve askeri hastaneler Sağlık Bakanlığına devredildi, Tüm bunların yanı sıra, oranları üst rütbelerde daha fazla, ast rütbelere geldikçe azalan bir oranla TSK’dan çok büyük sayılarda ihraçlar gerçekleştirildi.

Görülüyor ki TSK içerisinde bu radikal değişimler bundan sonra da devam edecek. İşte, yaşanan bu fırtınalı günlerde TEMAD, donanımıyla, bilgi birikimiyle, tecrübesiyle bu değişim sancısında üzerine düşeni yapmak üzere çoktan kollarını sıvamış ve adımlarını atmıştı.

Genel Merkezde ilk planlama çalışmalarının akabinde, geçtiğimiz hafta 4-5 Ağustos 2016 tarihlerinde iki gün süren bir faaliyet icra edildi.

toplanti

Bu çalışmalara kısaca değineyim; Bu icraat içerisinde, TEMAD Genel Merkez Yönetim Kurulu’nun haricinde diğer illerde yaşayan, sosyal medyada tanınan veya tanınmayan, ancak bu camianın (Genel Başkanın deyimiyle) “think tank’çileri”, “toplum mühendisleri” olarak değerlendirdiği kişilerden oluşan yaklaşık 20 kişilik bir Komisyon kurulması planlanmış, Ankara’ya davet edilmiş ve beyin fırtınası yapmak üzere bir araya getirilmiş oldu. Bu Komisyon içerisinde sitemizin değerli yöneticileri olarak Halil Ergenli, Tayyar Yıldırım, Mustafa C.Sadakoğlu ile birlikte Mustafa Aytar olarak benim de bulunuyor olmam bizler için ayrı bir onur kaynağı oldu.

Tabi çalışmaların sadece bu kişiler ile sınırlı olmadığını da Genel Başkan ile daha sonradan yaptığımız görüşmede öğrendim. Görüşmemizde Genel Başkan, önümüzdeki zamanlarda Şube Başkanları nezdinde ayrıca toplantılar yapacağını, bunun hazırlığı içerisinde olduğunu ifade etti.

Şu günlerde sosyal medyada bazı meslektaşlarımızın sürekli olarak; “durum ortadayken, ülke bu haldeyken TEMAD ne yapıyor?” diye hayıflanmalarını okudukça, bu iki günlük zamanda içerisinde bulunduğum bu önemli faaliyetleri, Genel Merkez tarafından üyelerine duyurulmasını beklemeden kendi çapımda sizlere aktarmak istedim…

Arkadaşlar TEMAD durmuyor, TEMAD koşuyor. Gördüm ki TEMAD bugünlere çoktan hazırmış zaten. Bu hazırlığı Ahmet Keser şu ifadesiyle izah ediyor;

“Biz buna hazır mıydık? Evet hazırdık. Buna ne zaman hazırlandık? Bu duruma biz tüzük kurultayı ile birlikte hazırlandık.”

Genel Başkan yaşadığımız bu süreç ile ilgili ise şunları söylüyor;

“Önümüzdeki süreç içerisinde Türk Silahlı Kuvvetleri nasıl şekillendirilecek? Buna çok kısa bir analiz yaparak değineyim. Bu konuda sizlerin de fikirlerinizi alacağız. 15 Temmuz’da bir vaka yaşadık. Herkes bunun adına başka bir şey diyebilir. Fakat bu vakanın bir amacı, bir de tarzı vardı. Biz hep tarzını konuştuk. Yani olaya darbe dedik. Darbe bir tarzdı. Amaç değildi. Amaç farklı bir şey. Dolayısıyla ortaya amacı koymakta yarar var. Amaç, Türkiye’de bir iç savaş çıkartmak, bunun adını koyalım.

keser

Hükümet’i ele geçirmek, devleti ele geçirmek. Zaten bunlar elinde idi. Öyleyse elinde olan bir şey için tekrar silahlı bir kalkışmaya geçmesi bu insanların düşünebileceği bir şey değil.

Bu insanlardan kastım şu; Bu operasyonun arkasında, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yapılan bu operasyonun arkasında kesinlikle ABD ve İsrail var. Kesinlikle birinci aktörleri bunlar. Sonra ikinci aktörlere geçerseniz, başta İngiltere, Almanya olmak üzere Avrupa Birliği vs.i koyabilirsiniz. Böyle komedi bir darbe zaten olmaz. Asker mantalitesi ile de baktığınız zaman çok oturmuyor. Dört tane tankı hangi amaç ile getirirseler getirsinler Boğaz Köprüsünün sadece Anadolu yakasından Avrupa yakasına geçişine koyup da 15 milyonluk bir şehri zaptetmek mümkün değil.

Oraya neden kondu? Çünkü o şehrin simgesi var. Bir iki tane simgesi var, nedir bunlar? Sultanahmet Camii, Topkapı sarayı, Boğaziçi köprüsü bir simge. Siz Sultanahmet Camiine her zaman gitmezsiniz, Topkapı sarayına her zaman gitmezsiniz ama bu ülkede yaşayan insanların büyük bir kısmı o birinci köprüyü muhakkak kullanmışlardır ve o köprüden her geçişte o köprü her dizinin ara fragmanında göründüğünde aklınıza darbe çağrıştıracaktır.

Bu tür algıyı oturtmak için o tür mekânlar hassaten seçilir. Burada da Genelkurmay Başkanlığı, Özel Kuvvetler ve Kızılay’ın seçilmesindeki mantık, mantalite bu. Siz eğer darbeyi hükümet’e karşı, hükümetin başına karşı yapmak isterseniz hükümet içerisinden bir kişinin veya bir siyasetçinin ölmesini düşünebilirsiniz. Fakat baktığınızda böyle bir şey yok.

Demek ki amaç birini öldürmek veya derdest etmek değil, karıştırmak, karşıtlık yaratmak. Peki bu birinci aşama, bu amacı güden insanlar ya da gruplar için başarısızlıkla mı sonuçlandı? Şahsi fikrimi söylüyorum; asla, tam tersine kendi içerisinde tutarlı ve başarılı oldu. Çünkü onun planı o kadardı. Yani Kuleli Askeri Lisesinden öğrencileri çıkarttığında Kuleli’deki çocuklar buna inandı, o tankları oraya götüren subaylar, astsubaylar inandı. Ama bunu planlayan insanlar onların inanacağını hesaplayarak yaptılar ve oraya kadar götürdüler. Orada bıraktılar. O tarihten sonra Türkiye’nin karışma ihtimali yüksekti. Neden? Bakıyorsunuz sokaklarda insanlar meydanlara çıkıyor, bir de evlerde onları izleyenler var. Sokaktaki insanların tersine evlerde onları izleyen insanlar var. Şimdi evlerde izleyen insanlar gözlemci ve bir şey söylüyorlar. Diyorlar ki; “bunların sokağa çıkma gerekçesi ne?” Sokaktaki insanlar da “evdeki insanlar neden çıkmıyor?” diyor.

Böyle bir psikolojik ve sosyolojik bir ayrışma var. Bu darbe girişiminin bundan sonraki basamakları ne olacak?”

Genel Başkan bundan sonraki ihtimaller üzerinde de kısa bir değerlendirme yaptıktan ve bu değerlendirme içerisine TEMAD ve astsubay faktörünü oturttuktan sonra şöyle konuşuyor;

ihraclar orani son

“2013 Genel Kurulu, Genelkurmay içerisinden bir yapının girdisiyle oldu. Bunlar beni yıkmak için operasyon çekiyorlar. Yeni listeler çıkartıyorlar. Oydu, buydu. Ama buna izin vermedim. Buradaki kastı görüyorsunuz. Kasıt; “Astsubayların ne kadar önemli olduğu”dur. STK’ların kontrol edilmesi lazım. Bu darbe girişiminde kontrol edilemeyen güç Astsubaylar oldu. Ben birçok kez yaptığım konuşmalarda bunu irdeledim, söyledim. Dedim ki, bu ülkenin en zayıf karnı, en yumuşak karnı olan iki unsurdan biri bütün raporlara göre astsubaylardır. Bu, insanlara çok uçuk geldi. “Astsubaylarla ne alakası var?” Arkadaşlar bugün gördük, rejimin değiştirilmesinin ya da değiştirilememesinin önündeki engel, ya da rejimin devamı için bir güç. Nereden bakarsanız bakın. Astsubayların şu anda 100 bin astsubayın ülke kaderini nasıl değiştirdiğini gördük. Ve bir tane astsubay dahi halka ateş etmedi. Verilerde hiç yok. Generallerin % 44’ü bu operasyona katılmış ve tutuklanmış, subayların % 5’i kendi içerisinde, astsubaylarda da % 0,7. Böyle baktığınız zaman astsubaylar bunu yapanlara yüz vermemiş. Astsubaysız ihtilalin ne olacağı görüldü.

Bunu dört sene önce de bize yazılı olarak raporladılar. Hatta bu raporu Başbakanla, Cumhurbaşkanıyla ve diğer yerlerle paylaştılar.

Şimdi zaman zaman diyorlar ki “Partigöç şunu yaptı, bunu yaptı” Arkadaşlar, bugün bu ihtilali durduran nedenlerden biri nedir biliyor musunuz? 1 Kasım seçimlerinden sonra Astsubaylara verilen intibaklar vardı. Astsubaylar siyasetin bir şeyler yapabileceğine inandığı için siyasete bir kredi verdiler. Eğer o dönem siyaset bunu yapmasaydı, dikine dikine gitseydi, generallerin söylediğini yapsaydı ki generaller bu ülkede istedikleri her şeyi yaptırıyor, durum değişik olurdu.

Bir de, asla general düşmanı değilim, TSK’nın bütünlüğünden yanayım, dört kez beni ziyaret ettiklerinde ölüm orucuna çıktığımızda TSK’ya asla çatmadım ve atılacak slogan dört adet idi, onu verdim, onun dışında başka hiçbir bir slogan atılmasın dedim. Hele de “Vur vur inlesin Genelkurmay dinlesin” sloganını da hiç sevmem onu da söyleyeyim. Çünkü Genelkurmay farklı şey, Genelkurmay’daki o oligarşik yapı farklı bir şey. Şimdi, insanlar o süreci de kullanmaya çalıştılar. Ondan sonra eylemi bitirdik, diplomasiye geçtik. Bugün bu noktadayız.

İyi ki böyle geldi. Birçok insan eylem için bizleri sokaklara çekmeye çalıştı. Eğer biz sokaklara çıksaydık, ciddi bir operasyon bizim üzerimizden yapılabilirdi. Böyle bir ihtimal var. Çünkü eğer Ankara’da kurum ve kuruluşlarla olan ilişkileriniz detaya dayanıyorsa, detayı alabilecek bir organizasyona dayanıyorsa elinizdeki bilgileri de verileri de yapacağınız işlerde kullanabiliyorsanız bazı şeylerin önünü alma imkânınız var. Biz de öyle yapmaya çalıştık. Eylem, eylem diyen insanlara “bu süreç o süreç değil” diyerek hassaten direndik, dikkat ederseniz. Ve geldiğimiz noktada da bir takım sıkıntıların önü kesilmiş oldu.

Ömer (Kısrure) Bey bilir, denizciler bir ara üniformalarını giyip Gölcük’te yürüyüş yapacaklardı. Gölcük meydanında yürüyeceklerdi. Yani Silahlı Kuvvetler kaynıyordu, şu anda da kaynıyor.

Yaptığım televizyon konuşmalarında ya da içe dönük konuşmalarımızda bir takım şeyler söyledik. Mesela birkaç ay evvel TSK’nın derhal bir organizasyona gitmesi gerektiğini, ordunun birtakım şeylerden arındırılması gerektiğini, yeniden yapılandırılması gerektiğini, kuvvetlendirmenin formüllerini söyledik. Ama hayata geçirilemedi.

Bugün işte gördüğünüz ucube bir yapıyla karşı karşıyayız.

Bundan sonra ne yapılması lazım?

Arkadaşlar şimdi at izi, it izi birbirine karışmaya başladı. Ve her kafadan ses çıkıyor. Artık aklıselim kurum ve kuruluşların olaya müdahale olması gerekiyor. Bizim kuruluşumuz da bunlardan biri.

Yarından itibaren yeni bir sisteme geçiyoruz. O da şu;”

Genel Başkan bu sistemi ayrıntılarıyla anlattığında sonuç olarak, bugün TSK’nın yeniden şekillendirilmesinde siyasilere ulaşmamızda, çalışmalarımızın doğrudan veya dolaylı olarak kendilerine ulaştırılmasında ve ortak çalışma ortamı kurulmasında çok önemli isimler ve kuruluşlar ile bir tür stratejik ortaklığa gidildiğini gördük.

Şahsen Genel Başkanımız ve Genel Merkez yönetimi ile daha öncelerde de yaptığım görüşmelerde bunun emarelerini zaten alıyordum, bu iki günlük faaliyetlerimiz içerisinde de bölgelerden gelen diğer çalışma arkadaşlarımız da bu ilişkileri detayları ile birlikte görme fırsatını yakalamış oldular.

Bu iki gün içerisinde bizler, Genel Başkanımız ve yönetim kurulumuzun, geçmişteki ve bugünkü Cumhurbaşkanlarına, Başbakanlara, siyasi partilerin genel başkanlarına ve seçkin STK’lara, kamuoyunun yakından tanıdığı önemli kurum ve kuruluşlara danışmanlık yapmış ve yapmakta olan, raporlar sunan profesyonel think tank kuruluşları ile önemli isimlerle sıkı ilişkiler içerisinde olduğunu, bunlarla birebir görüşmeler yaptığına şahit olduk.

Normal bir ortamda çok yüksek maliyetlerle kurulabilecek bu tür ilişkilerin, tamamen bedelsiz olarak yürütüldüğüne, TEMAD’ın bu konularda hiçbir giderinin olmadığına şahit olduk.

Ziyarette bulunduğumuz şahsiyetlerin bizlere karşı samimi yaklaşımları, astsubaylar üzerindeki epey bilgi birikimi ve donanımlarının olduğunu gösteren konuşmaları, bizlere tavsiyeleri, en önemlisi de Genel Başkan ile olan ileri derecedeki dostluğa dayalı olduğunu gördüğümüz bu danışmanlık hizmetlerini tamamen gönüllü olarak yürüttüğünü açıkça ortaya koyuyordu.

Yine benzer şekilde bazı televizyoncularla, gazetecilerle de aynı şekilde iletişim içerisinde olduğunu da ilave edeyim.

* * *

Genel Başkan Ahmet Keser süreç ile ilgili değerlendirmelerini şöyle sürdürüyor;

“Tehlike geçti mi? Türkiye Cumhuriyeti için tehlike geçmedi arkadaşlar. Bundan sonra da sıkıntılı bir süreç başlıyor. Bu sıkıntılı süreçte duygularımızla değil de, ortak dille hareket etmemiz gerekiyor. Bizim rehberimiz Mustafa Kemal Atatürk’tür. Kiminle konuşursak konuşalım, kiminle görüşürsek görüşelim ki bu toplumda herkesle görüşüyorum yani. Cumhuriyet Halk Partisi’ne gittiğimizde de kaygılarımızı dile getirdik, Türkiye bu sıkıntıları yaşar dedik. Kendisi bize “Orduda darbe olur mu?” diye sorduğunda, hiyerarşik düzende olmaz, ama cemaatin kendi bir kalkışması olabilir, böyle bir şey mümkün, ondan sonra da bir sıkıntı yaşayabiliriz, ne tür bir sıkıntı yaşayabiliriz? Çünkü olağanüstü haller, olağanüstü durum geliştiriyor ve Türkiye bir sıkıntı ile karşı karşıya kalabilir, nedir o?” …

* * *

Genel Başkan burada bazı siyasi öngörülerinden ve yaşanacak muhtemel sıkıntıların neler olabileceğinden bahsettikten sonra devam ediyor;

temad telin

“Arkadaşlar, darbe günü dikkatinizi çekti mi? Darbe girişiminin daha ilk saatlerinde, henüz uçaklar havada iken duruşumuzu, tepkimizi ortaya koyduk. Web sitemizden “DARBE GİRİŞİMİNİ TELİN EDİYORUZ” başlığıyla bildirimizi yayınladık. Fark ettik ki o anlarda birçok insanın dakika dakika siteden bizi ve duruşumuzu takip ettiklerini anladık…

Sözün özü, herkesin bildiği bir darbeyi canlı olarak yaşadık. Bundan sonra bir iç savaş tehdidi var. Suikast tehdidi var. Bu sokaktaki yığınlar bir müddet sonra umarım karşı karşıya gelmez. Karşı karşıya geldiklerinde de hepimize büyük görevler düşüyor.

Astsubayları bizim kontrol altında tutmamız lazım. Onun için sosyal medya ile ilgili arkadaşlarıma söylüyorum. Keşke bir televizyonumuz olsaydı. Keşke o dönem yapabilseydik. Bunları canlı olarak paylaşabilseydik. “

* * *

Genel Başkanımız burada TEMAD televizyonundan bahsetmişken daha sonradan yaptığımız görüşmede verdiği bilgileri aktarmak istiyorum;

Geçtiğimiz günlerde sitemizden yaptığımız paylaşımla TEMAD’ın medya ve teknoloji atağından bahsetmiştik.

temad isletim sistemi

Öğrendiğimize göre Limonist firması bizim talebimizden en geç yarım saat sonra canlı olarak televizyon yayını yapabilecek teknik imkana sahip durumda. Ancak bizim de güçlü bir arşivimizin olması gerekiyor. Gerekli olan altyapı ve datanın hazırlanması için arşivleme ve programlama çalışmalarımız devam ediyor. Bu nedenle Genel Merkezimiz canlı televizyon yayını için şimdilik erken davranmak istemiyor.

TEMAD’ın medya atağı konusunda tüm hazırlıklar tamamlanmış durumda. Son aşama olarak, detaylar konusunda birkaç talebimizin Firmaya iletildiğini, firmanın bu eklemeleri çok kısa zamanda tamamlayacağını öğrendik.

* * *

Genel Başkanımızın açıklamalarına devam edelim;

“Ve darbenin gerçek kahramanları Türk Silahlı Kuvvetlerinin içerisinde. Ben asla ayrım yapmadan söylüyorum, çok büyük bir bölümünü astsubayların oluşturduğu kahraman kitlesi bunlar. Ama subaylar da astsubaylarla birlikte hareket etti. TSK’nde o birbirleriyle o aile dayanışmasını ancak böyle yapabildi. Ama o kadar mahsun ki subaylar artık, çıkıp konuşamıyorlar.

Astsubaylar, hep söylüyorum, fikri iktidarı fiili iktidara çevirme durumu var, bu bir risk onu da söyleyeyim, astsubaylar fikri iktidardı, şimdi fiili iktidara doğru gidiyor. Tekrar söylüyorum bu bir risktir. Çünkü kullanabilme ihtimali var. Onun için heyecana kapılmadan, memleketimizin, milletimizin bekasını düşünerek, tek bayrak, tek millet, tek devlet, tek ordu, tek lider, Mustafa Kemal Atatürk. Bugün ona ihtiyacımız var. Bugün onun etrafında, ismi etrafında kenetlenmeye ihtiyaç var.

Dikkat ederseniz Başbakan son günlerde bunu da telaffuz etmeye başladı. Bu ihtiyaç çerçevesinde ayrım gözetmeksizin toplumun tüm kesimlerini kucaklamamız lazım. Bunun için de önce birbirimizle kucaklaşmamız lazım.

O nedenle, bizim burada içimizde kullanılabilir insanları dışarıya atmamız lazım. Çünkü orada bir şey olmaya başladı. Ses tonu yükselmeye başladı. Ses tonu yükseldikçe bizim tabanımız “Bunlar palazlandı herhalde, bakın bunlara ne yapılıyor” diye panik yaşanıyor. Asla paniğe gerek yok. Onları dışarı atıp bu yeni versiyonu hayata geçirmemiz lazım.

Bu kapsamda bir komisyon oluşturacağız. O nedenle sizleri bu anlamda buraya davet ettik. Yarın o komisyon toplanacak inşallah. Şimdilik 16 tane başlık tespit edilecek. Her ay bir başlıkla ilgili rapor hazırlanıp Cumhurbaşkanına, Hükümete, Bakanlar Kuruluna, Siyasi partilere, Milletvekillerine, Üniversitelere, toplumun değişik kesimlerine bu raporlarımızı göndereceğiz.

Genel Başkan Ahmet Keser’in bahsettiği bu ana başlıklar daha sonra Komisyonun birlikte çalışması ile belirlendi. İşte o maddelerden bazıları;

Dünya ve Türkiye,

Dünya ve Türkiye’deki Astsubaylar

Yeni Ortadoğu ve Türkiye

Yeni Türk Silahlı Kuvvetleri

Türk Silahlı Kuvvetleri ve statü

Askeri okulların yapılandırılması

Askeri hukuk

Asker sivil ilişkileri

Astsubayların saha liderliği

Gelecek yüzyılın savaşlarında insan faktörü

TSK personelinin değerler eğitimi

Devletin ordusu mu, ordunun devleti mi olmalı?

Devleti olan ordudan, ordusu olan devlet yapısına geçiş

Güçlü Türkiye için Güçlü Ordu, Güçlü Ordu için Güçlü Astsubay. Neden ve nasıl?

Mobilizasyona geçiş, teknolojisi ve otomasyon özelliği artırılmış orduya geçiş

Ordu istihbaratındaki resmi ve sosyal istihbarat optimizasyonunun zorunluluğu

Yeni dünyada Türkiye’nin yeri

NATO ve Türkiye

TSK emeklilerinin sosyal medyada ve sosyal hayatta yapılandırılması

Görevde yükselme projeksiyonu

TSK’da ombudsmanlık

TSK’da statü olmalı mı?

Türkiye’nin demografik yapısının geleceği

Türkiye’nin Yüksek Öğrenim (Askeri okullar dahil) ders muhteviyatının yenilenmesi

AB, NATO ve Şangay Örgütü ve bölgesel ittifaklarda Türkiye’nin yeri

Türkiye içinde ve Türkiye’ye olan göçlerin çarpan etkisi

STK ve işlevleri

TSK ve STK entegrasyonu

Dünyada ve Türkiye’de terör

TSK'da muharip yapının dışındaki sosyal ve ekonomik yapıların özelleştirilmesi

Ordunun psikolojik ve sosyolojik veri tabanı

TSK nın sosyal data projeksiyonu

Astsubay Akademisi

Siber savaşlar

Teknoloji, innavasyon ve TSK

* * *

Ahmet Keser, değerlendirmelerine şöyle devam ediyor;

“Çok tehlikeli bir söylemle karşı karşıyayız. O da “Türk Silahlı Kuvvetlerinin sivilleştirilmesi” böyle bir söylem dünyanın hiçbir akıllı ülkesinde konuşulmaz. Asker sivilleşmez. Sadece şu var; askeri hukuk noktasına çekmek için yapılacak şeyler vardır, bu da yapılır. Efendim, asker başıbozuk olduğu için bahçesine FETÖ’cüler sızmış. Ya, diğer sivil okullardan, imam Hatiplerden mezun olanlardan da var. Başka şeylerden de var. 45 bin tane Milli Eğitimden atıldı… Öfkeyle alınan kararlar ülkeyi yanlış yerlere götürebilir. Bizim burada yapacağımız şey, ilgili kurum ve kuruluşları uyarmak. Hatta bazı şeyler olmadan evvel uyarmak. Olduktan sonra da tedbir konusunda uyarmak.

Böyle sıkışık zamanlarda karar vericiler doğru kararlar veremeyebilir. Bizim burada devreye girmemiz gerekiyor. Biz muhalefete de söylüyoruz, iktidara da söylüyoruz. Daha dün not aldılar, götürdüler. Ulaşıyoruz, bazıları direkt temas yapıyor, bazıları endirekt temas yapıyor. Silahlı Kuvvetlere de mesaj gönderiyoruz. Çünkü bu ordu bize lazım, bu ordu Türk milletinin son Türk devletinin son Türk ordusu. Ve şu anda baktığımız zaman İslam coğrafyasında da elle tutulur başka bir ordu da yok. O nedenle ordu da, devlet de, millet de bize lazım. O nedenle kalemimizi, klavyemizi buna göre kullanmamız lazım.

İçimize hep sızacaklar, bundan sonra da içimize sızacaklar. Bunları normal muhalif diye görmeyin arkadaşlar.

a keser aciklamalar

Tekrar tekrar söylüyorum. Ben isim vererek söyledim, Mustafa Aytar Bey yazdı sağ olsun. Sabah 07.00’ye kadar çalıştı sağolsun. (Okumak için tıklayınız) Bu operasyonu ben yedim. Ben, onların istedikleri adamı listelere almadım, operasyon yedim. Çünkü istedikleri adamları astsubay psikolojisi gibi, astsubay beklentisi gibi masumane bir şeyin içerisine zarflayarak sunmaya çalıştılar. Orada da yazdım, kumpas kurmak için yaptıkları toplantıyı bastım. Onun için çıkıp şimdi konuşamıyorlar. Bugün derdest oldular ama ülke için tehlike bitmedi. Bana da üç dönem yasak koyanların kimler olduğunu gördünüz. Bizi mahkemeye verenlerin kimler olduğunu gördünüz.

TEMAD öyle sıradan bir yer değil. Hiçbirimiz sıradan bireyler değiliz. Yani bugün Ömer Kısrure Bey Gölcük’te çalışan bütün astsubayların abisi. Ondan yaşlısı olanlar olsa bile emekli olduğu için abisi.

O nedenle arkadaşlar, biz toplumun her kesimi ile buluşmaya çalışıyoruz. Bizler ileri adım atacaksak kendimizi izole edemeyiz. O nedenle benim ve arkadaşlarımın mücadelesi ile bizim toplumla ve siyasiler ile iletişim içerisinde olmamız, onları yönlendirebilecek şekilde girdiler yapmamız gerekiyor.

Bu anlamda sosyal medyaya da önümüzdeki dönemde korkunç görev düşüyor.

Sizler artık bu camianın “think tank”çileri oldunuz. “Toplum mühendisleri” oldunuz. Önümüzdeki dönemde, dediğim gibi bunlar raporlara dökülüp kamuoyunda da paylaşılacak. Çünkü herkes dağıtmış vaziyette, herkes siyasi görüşüne göre kendini konumlandırmış. Bizim siyasi görüşümüz kişisel olup, kişisel siyasi görüşlere sahip olabiliriz ama kurumun siyasi görüşü olmaz. Kurumun siyasi duruşu olur, o da Cumhuriyettir, demokrasidir, ebedi liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’tür. Oy verdiğimiz liderler, günümüzün liderleridir. Onda sıkıntı yok. Ama çatısı altında toplanmamız gereken değerler bellidir, değişmez. Bizler bunu her ortamda, herkese söylüyoruz, siyasi görüşü ne olursa olsun herkese bunu söylüyoruz. Duruşumuzla beraber insanlar bizi kabul etmelidir. Sorumluluğumuz ağır!”

Evet, sorumluluğumuz ağır. Ve biz bu sorumluluğu hep birlikte taşıyacak ve gereğini hep birlikte yerine getireceğiz! 

Bizimle misiniz, değil misiniz?

- Mustafa AYTAR –

Ahmet Keser; “TSK’mı FSK’mı? Herkes şapkasını önüne koysun, düşünsün.”

$
0
0
Ahmet Keser; “TSK’mı FSK’mı? Herkes şapkasını önüne koysun, düşünsün.”

"TÜM SÖYLEDİKLERİMİN ARKASINDAYIM…"

TEMAD Genel Başkanı Ahmet Keser’in 13 Ağustos2016 tarihinde Milliyet’te Tunca Bengin’in köşesinde yayınlanan bir açıklaması asubay toplumu içerisinde büyük tartışmalara neden oldu.

Yazıda şöyle deniyordu;

tunca yazi

“Bunlar FETÖ’nün ordu içindeki yapılanmasının rütbe ya da kademe boyutu. Bunun bir de kuvvetler açısından dağılımı var. Orada da TEMAD (Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği) Genel Başkanı Ahmet Keser’e göre, özellikle astsubaylar açısından FETÖ’nün en yoğun (yüzde 40 civarında) olduğu yer Jandarma. İkinci sırada da yaklaşık yüzde 10 gibi bir oranla Hava Kuvvetleri geliyor. Kara ve Deniz kuvvetlerinde ise FETÖ’cülerin etkisi çok az...”

(Tamamını okumak için tıklayınız 

Ahmet Keser bu cümleler nedeniyle sosyal medyada tepkiler aldı. Hatta haddini aşan eleştiriler, hakaretlere varan yorumlar yapıldı.

basbakan

Aynı günün akşamı ise Başbakan Binalı Yıldırım’ın gazetecilerle yaptığı bir toplantıda bazı açıklamaları oldu. Başbakan, bu açıklamalarında kısaca şöyle diyordu;

“Albay ve aşağı rütbelerin yüzde 60-80’i FETÖCÜ.. “Askeri liseler, harp okullarında okuyanların yüzde 95’i bunların…”

(Tamamını okumak için tıklayınız  )

TEMAD Genel Başkanı Ahmet Keser bizi arayarak verilen tepkilere değindi ve tartışma yaratan sözlerine açıklama getirdi. Başkanın söylediklerini aynen aktarıyoruz;

M.AYTAR : “Başkanım bu rakamlar çok ciddi rakamlar, vahim bir durum. Söylediklerinizden dolayı epey de tepki görüyorsunuz. Başbakan’ın da verdiği oranlar ortada. Bunların ciddi bir dayanağı olmadan söylenecek şeyler değil. Şimdi ne düşünüyorsunuz?”

AHMET KESER:

“Sayın Başbakan’ın söylediği bu rakamları okudunuz. Böyle bir açıklama yapacağını zaten ben bekliyordum. Rakam telâffuzunda biz daha insaflı çıktık.

Evet, maalesef çoğu kimse, bu ordunun nasıl elden çıkmış olduğunun henüz farkında değil. Bu tepkileri gösterenler orduyu hala emekli oldukları zamanki TSK gibi düşünüyorlar. 

İfade ettiğim % 40 rakamı reel bir rakam, biliyor musun?

Sayın Başbakan’ın darbe girişiminden bu güne bir ay geçmiş olmasına karşın, bugüne kadar ifade etmediği bu oranı bugünlerde açıklamış olması bir tesadüf mü? Elinde veri olmadan bunu söyleyebilir mi? Peki bu veriler kimden elde edilmiş olabilir? Bizatihi bu veriler FETÖ’den elde edilmiş olabilir mi?

Benim % 40 diye telafuz ettiğim oran, onların imam, abi, dava arkadaşları gibi kimselerden, hücre yapılandırılmasının içindekilerden oluştuğunu söylüyorum. Sempatizanlarını buna katmıyorum bile. Bu % 40 dediğim kesim, fiilen bu işte kendini ortaya koyabilecek kişiler. Yok çocuğunu okullarına göndermiş, sempatisi varmış vs. onlardan bahsetmiyorum. Onları % 40’ın içerisine dahil etmedim. Ama Sayın Başbakan dahil etmiş. Durum bu kadar korkunç, bu kadar vahim.

TSK değil FSK!

Türk Silahlı Kuvvetleri olmaktan çıkmış, Fethullahın Silahlı Kuvvetleri haline getirilmiş. Herkes şapkasını önüne koysun ve düşünsün. Tekrar söylüyorum, Ordumuz elden çıkmış. Başbakan % 80’lerden, 95’lerden bahsediyor. Bunlar boş laflar değil, kimse boş rakamlar sallamıyor. Adamların elinde tek tek, isim isim listeler var. Bütün Silahlı Kuvvetlerin tek tek isimlerini tutmuşlar. Ortada korkunç bir realite var.

Ben sözümden asla geri adım atmıyorum. Söylediklerimin tamamen arkasındayım.

Sayın Başbakan bir aydır sürekli olarak televizyonlara çıkıp konuştu. Bir kez dahi bu oranlardan bahsetmedi. Şimdi bunları söylemesi manidardır.

Bu listeler elde edilmiş ve görülmüş ki tüm TSK personelini fişlemişler.

Hiç de bizim bıraktığımız gibi bir ordu değil şimdiki durum. Hiç kimse “TEMAD Genel Başkanı neler söylüyor!” diye tepki göstermesin. Tam tersine, şimdi herkesin “TEMAD kimsenin söyleyemediğini söylüyor, kimse oranlardan bahsedemezken TEMAD oranları veriyor, bu da deprem yaratıyor” demesi gerekir.

Bunlar diyorlar ki “Bu rakam doğru olsa dahi söylenmez”

Bunlar diyorlar ki “Ahmet Keser meslektaşlarını gammazlıyor” Ne yapmam gerekiyor, şimdi ben Zekeriya Kuzu’ya benim meslektaşım deyip sahip mi çıkayım?

Biz şimdi haklının yanında durmalıyız. Rütbe farkı gözetmeksizin. Şimdi milletimizin,  memleketimizin yanında durmamız gerekiyor. Bu şerefsizler astsubay elbisesi giymiş ise biz onlarla da mücadele edeceğiz.

Adamlar astsubay üniformasını giymiş ve bu şerefli üniformayı kirletmişlerse, yok saymak, reddetmek değil, bunun mücadelesini vermek gerekiyor.

Onlar meslektaş değil ki! Benim üniformamı giymiş terörist bunlar. Bunu hepimizin anlaması lazım. Adamlar % 80’ini ele geçirmişler.

Tekrar söylüyorum. Tüm söylediklerimin arkasındayım.

Şimdi bu rakamlara baktığımız zaman TSK değil FSK haline geldiğini görüyoruz. Tepki göstermek yerine otursunlar bunları itiraf etsinler.

Genelkurmay Başkanı’nın kafasına basmışlar, bütün Kuvvet Komutanlarının kafasına basmışlar, boynuna kemer geçirmişler, yerde süründürmüşler, bunun diplomaside nasıl okunduğunu biliyorsundur, hala diyorlar ki “Aman meslektaşlarımıza laf atma!”

Emekli Asubaylar sitesi için de şunu söyleyeyim; Allah’tan iyi ki varsınız bu camiada, Allah razı olsun, camiayı bilinçlendirme noktasında çok çok çok büyük emekleriniz, katkılarınız var. İnanın şu darbenin tarafında astsubaylar durmadı ya, bunda sizlerin payı çok büyük. Bu algıyı başından beri sürdürüyoruz, bundan sonra da dava haline getirip devam ettireceğiz. Gece gündüz uyumayacağız, onlar 24 saat uyumadıysa, biz 25 saat uyumayacağız. Cumhuriyete sahip çıkmak demek, sadece Gündoğdu meydanına elinde bayrakla çıkmak, bayrak sallamak demek değil. Böyle emek vereceğiz. Bunlarla da mücadele edeceğiz, içimizdekilerle de mücadele edeceğiz. Bu tepkileri ben anlamıyorum. FETÖCÜ eğer bir astsubaysa “Benim teröristim iyidir!” böyle bir mantık olabilir mi? Terörist teröristtir. Sen kimi korumaya çalışıyorsun ki? Biz ülkemizi korumaya çalışıyoruz. Bunların temizlenmesi lazım. Yarısıysa yarısının da gitmesi lazım. Gerekiyorsa bir uzvu kesip atmak lazım.

Dişimiz, vücudumuzun bir parçası. Ağrıyorsa tedavi ettiririz. Çürümüşse, tedavi olmuyorsa, bizden bir parça da olsa söker atarız. Bunlar dişimizi de geçmiş, ciğerimiz olmuş, yüreğimiz olmuş, beynimiz olmuş... Bütün vücudumuza sirayet etmişler. Hangi birini söküp atacağız. 

Orduyu derhal temizlememiz lazım. Mesleki refleksten daha önemlisi Türkiye refleksi lazım burada. Şimdi birkaç kişi çıkmış “Astsubayları gammazlıyor!” diye eleştiriyor. Bunlar astsubay değil ki! Terörist, benim elbisemi çalmış.

Şimdi Fetöcüler, bizim aleyhimizde yazı yazanlar hakkında ne diyordur biliyor musun? “Bizi destekleyenler var” diyordur.

Haydi hodri meydan diyorum. Ben % 40 oranından bahsettim, Sayın Başbakan % 80’lerden bahsediyor. Hadi iki satır da ona yaz! Bana sosyal medyada bir sürü hakaretler edildi, çanak tutuldu. Hadi buyur, delikanlıysan bunun için de yaz!

Memleket elden gidiyor, bu adamlar teröristleri korumakla uğraşıyor…”

Hamamın namusu!

$
0
0
Hamamın namusu!
"Milletimiz affetsin, yüreğim kanıyor" açıklamasıyla dikkat çeken E.Orgeneral Necdet Özel, GIRGIR'ın kapağına konuk oldu.
 
Eski Genelkurmay Başkanı E.Org.Necdet Özel, 15 Temmuz’da yaşananları düşünerek, gazeteci Fikret Bila’ya verdiği son demeçte “Asker-sivil sorumlu makamlarda oturanlar olarak hepimizin milletten özür dilememiz gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanı ve ben diledim ama yetmez, herkesin dilemesi gerekir. Millet hepimizi affetsin.” sözleri ile özür dileyenler kervanına katıldı.
 
Haftalık mizah dergisi GIRGIR da bu konuyu kapak yaptı.
 hamamin namusu
Bu karikatür bize, sevgili meslektaşımız Mustafa C.Sadakoğlu’nun 26 Haziran 2015 tarihinde sitemizde yayınladığımız “Hamamın namusu, adaletin kılıcı” başlıklı yazısını hatırlattı. Gündemdeki çalkantılar içerisinde bu yazıyı tekrar okuyarak değerlendirmeniz için linke veya resmin üzerine tıklayabilirsiniz.   

girgir kapak

TEMAD Genel Bşk. Ahmet Keser’den yeni açıklamalar

$
0
0
TEMAD Genel Bşk. Ahmet Keser’den yeni açıklamalar
TEMAD Genel Başkanı Ahmet Keser, 19 Ağustos’ta Youtube’da yayınlanan bir video ile Türkiye’nin gündemi olan darbe girişimi ve terör konuları, TSK ve astsubayların konumu ile TEMAD’ın ve astsubay toplumunun kendi iç gündemleri hakkında önemli konularda açıklamalarda bulundu.
 
Genel Başkanın 1 saat 34 dakikalık videodaki açıklamalarını, Hükümete, TSK’ya ve  astsubay toplumuna mesajlarını, yeni öngörülerini, uyarılarını konu başlıkları halinde buradan aktarıyoruz.
 
* * *
15 Temmuz darbe girişimi değerlendirmesi
 
15 Temmuz bir darbe değil, iç savaş kalkışmasının provasıydı. 15 Temmuz bunun ilk basamağıydı. Başarısız oldu deniyor ama onlar bunun başarılı olamayacağını biliyorlardı. Bekledikleri, bir iç ayaklanma, toplumun karşı karşıya gelmesi idi. Bu test edildi, görüldü ki, halk iç savaştan yana değil, iç barıştan yana. Darbenin arkasında olan ABD ve İsrail gibi ülkelere de toplum bir mesaj verdi; Birlik mesajı.
 
Darbenin ayak seslerini duyuyorduk. Siyasetle bunu uzun süre önce paylaştık. Siyasette bazı insanlar şımarıklık, öngörü yeterliliği olmayanlar ciddi bakmadılar. Biz bunları ciddi bir noktaya getirmek istediğimizde bunu bizim kendimizi, kurumumuzu öne çıkartmak için yaptığımız bir atraksiyon gibi gördüler. Sonradan haklıymışsınız dediler.
 
Geçmişte, AKP Genel Başkan yardımcısına TSK’da bir iç kalkışmanın olabileceğini söyledim. Bu kalkışmada assubayların konumlandırmalarını da anlattım. Bunu daha rahat konuşalım, genel merkeze gelin dedi. Ertesi gün 4 kişi gittik. Değerlendirmelerimi orada paylaştım. Bunlar isim üzerine gittiler. Ben isim dışına çıktım. O zaman beni onayladılar, sonra siz bizim generallerimize düşmansınız diye sosyal medyada kılçık attılar. Şu an hükümette çok önemli konumda.
 
Biz şimdi sadece 15 Temmuz’u tartışıyoruz, yakın geçmişine takılıyoruz. 15 Temmuz’da generallerin yarısı tutuklandı. Bunları oraya getiren kimdi? Var olan generallerin yerleri nasıl boşaltıldı? Balyoz’la, Ergenekon’la, Poyrazköy davası, casusluk davası gibi davalarla..
 
Balyoz davasının bilirkişisi kimdi?
 
Bu davanın sonucunda 100den fazla generalin atılmasına neden olan bilirkişi raporu kime aittir? O zamanki 3.Kolordu Komutanlığı yapan, şu anki Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın icra subayı Kurmay Binbaşı Ahmet Erdoğan. Bunu siz görevlendirmişsiniz, bunun sayesinde atılmış, yerlerine yerleştirilmiş. Şimdi feryat ediyorsunuz. “Benim boğazımı sıktı, kafamı ezdi…” Bunları siz getirdiniz.
 
TEMAD olarak sorumluluğumuzu yerine getirdik
 
Biz sorumluluğumuzu yerine getirdik. Uyardık, verilerle hareket ettik. Siyasi parti genel başkanlarıyla da paylaştık. TEMAD’ın, bu olayın başarısızlıkla sonuçlanmasında uyarı anlamında katkısı olmuştur.
 
Kendi tabanımızı da bu insanlara teslim etmedik. Biliyorsunuz 2013’den bu yana eylem diyorlardı. Biz eylemi dondurduk ve diplomasi sürecine girdik.
 
Bundan sonra da STK olarak, eski askerler olarak ne görev düşüyorsa üzerimize yerine getireceğiz.
 
Astsubay kökenli iki albay generalliğe terfi ettirildi.
 
TSK da bu değişiklik bugün başlamadı. Geçmişe bakarsak, Bu yıl profesyonel orduya geçiyoruz. Kim demiş bunu Doğan Güreş. Sene 1990. 26 yıl önce buna başlanmış zaten. Karargahlarda sivillere devredilmesi, askerin azaltılması, astsubaylarla ilgili yeni düzenlemeler 26 yıl önce başlamış. Bu çalışmalarda proje sorumlusu İlker Başbuğ idi. Hulusi Akar da kurmay albay özel kalem müdürü idi.
 
Astsubayların general olması ile ilgili Recep Tayip Erdoğan başbakanlığı sırasında YAŞ’ta sormuştu “Astsubaylardan niye general olmuyor” O gün bir ipucu alındı zaten.
 
General oligarşisi ve “Köprüleri attı” söylemi
 
TSK içerisinde bir general oligarşisi var. Bu general oligarşisi bütün politikaları belirler. Bu dağıtılmadığı sürece TSK’ya rahat yoktur.
Ne yapıyor bunlar. Son birkaç personel başkanlarına bakın.
Korgeneral Kamil Başoğlu, orgenerallikten emekli oldu.
Metin iyidil. Fetö’den içerde.
İlhan Talu. Fetö’den içerde.
 
Bunların mal varlıklarına bakın. Dudaklarınız uçuklar. Birisinin basına yansıdı.
O adam sizi anlayabilir mi?
 
Biz gittiğimizde bize cep astarlarını çıkardı.
 
Bunları beraber çalıştık tanırım.
 
Yüzlerce dairesi var. Lüks daire bunlar. Nasıl elde ettin?
 
Bunlar size 300 - 500 lirayı çok görüyorlar.
 
Bunlar bizi gayrimemnun kitle olarak tutmak istiyorlar, siyasetin üzerine salmak istiyorlar. Darbe yaparken bizi üzerimizden operasyon çekecekler.
 
Bana, bunlarla köprü kurun dedikleri adamlar bunlar. Ben bunlarla köprü kurmaya kalksam beni köprünün altına çeker. Adamla köprü kurulacak bir şey yok. Adam uçmuş. Derdi aynı dert değil.
 
Hükümetleri ikna etmen gerekirken, neden verilmemesi gerekli diye sürekli propaganda yapmışsın.
 
Ama ne yapmışsın 60-70 bin TL albay rüşveti kanunu çıkartmışsın. Neden? Albayları uzaklaştırıp yerine kendi adamlarını yerleştirmek için.
 
Bunlar nasıl sızdı? J-1 personel başkanın, istihbarat başkanın FETÖ’den içerde. Senin getirdiğin bütün adamların Fetöcü.
 
Ey Genelkurmay Başkanı, bu adamlar senin öğrencin değil mi, sen Harp Akademileri Komutanlığı yapmadın mı? Bu adamlara soruları veren kim? Sınıfları geçirten kim? Terfi ettiren, kurmay yapan, atayan kim? Personel Başkanı Kamil Başoğlu, Kurmay Şube Müdürü Metin İyidil. Köprüyü bunlarla mı kuracağız?
 
Bu adamların köprüsü Pensilvanya’ya dayanıyor. Sana dayanmıyor ki!
 
Sen onun için araçsın.
 
Bugüne kadar bu konularla ne söylediysek doğru çıktı.
 
Tepki topladık. “Genelkurmay’a vuruyor” diye. Şimdi herkes vuruyor. Niye sesinizi çıkartmıyorsunuz.
 
İlk ben vurmuştum. İlk ben vurduğum için TSK’dan ilk kez biz muhtıra yemedik mi? Özel Paşaya rağmen bu muhtıra verildi. Sonra Özel paşa geri çekti.
 
Kendi aralarında bile anlaşamıyorlar. Genelkurmay Başkanları kuşatılmış. TSK kuşatılmış. Ortada şu an insanların bile henüz tahmin edemediği vahim ve vahşi bir tablo var. Bu kadar net söylüyorum.
 
Ordu, bizim bıraktığımız ordu değil artık.
 
 
Darbe girişiminin başarısız olmasında astsubayların rolü
 
Son zamanlarda astsubaylar ortak bir psikolojiye gitmeye başladı. Ve astsubaylar kendi içinde, içsel, adı konmamış bir organizasyon oluşturmaya başladı.
 
Astsubaylar darbe taraftarı değil. Astsubayları zaten generallere karşı, özellikle darbe konusunda ciddi bir güvensizliği vardı. Astsubaylar, hukuk çerçevesinde hareket edilmesi konusunda çok bilinçlendi. Son zamanlarda çok bilinçli bir astsubay toplumu var. Ve bunlar darbeye karşı koydular.
 
Astsubaylar, büyük bir oranda bu darbenin içerisinde olmadılar. Hatta karşı durdular. Yani, birlik içerilerinde silahlarını alıp, bu işe girişenleri yakaladılar, derdest ettiler. Zırhlı Birlikler’de 10 bine yakın personel var. Erbaş erleriyle birlikte. Başlangıçta 4 astsubayın oluşturduğu, sonra astsubaylıktan geçen bir binbaşı, bir üsteğmen ve 8 astsubaya çıkan, 10 kişilik bir tim, 10 bin kişilik koca Zırhlı Birlikleri bütün darbe yanlılarını derdest ederek içeri aldı.
 
Astsubaylar ortak bir psikoloji ile hukuk merkezli hareket etmeye başladı, bu da çok güzel bir gelişme.
 
İçe dönük bir medya algısı ile süreci yönetiyoruz.
 
 
TSK’da kıyamet kopabilir öngörünüzü yetkili mercilere ilettiniz mi?
 
Bir çok kez, değişik zamanlarda bunu ilettik.
 
Somut olarak, altı ay önce Cumhurbaşkanı’na da haber gönderdik. Sizin arkanızda dört tane yaverin dördü de Fetöcü diye haber gönderdik. Cumhurbaşkanı bunu biliyor. Ama bunları oraya tayin eden kim? Ne maksatla tayin etmişler?
 
Dikkat ederseniz biz son zamanlarda TSK içinde astsubaylarla ilgili medya çıkışlarımızı asgariye indirdik. Neden?
 
Bana bugün diyorlar ki. “Televizyonlara çık” Bugün herkesin algısı kapalı. Bugün herkes Fetöye vurabilir. Bugün herkes demokrasiden yana çıkabilir. Bugün herkes “Vay, TSK ele geçirilmiş” diyebilir. Bizim konuştuğumuz zamanda bunu söyleyebilen kaç kişi vardı?
 
“Yakında kıyamet kopabilir” diye söyledik. Bununla ilgili en büyük zararı sahadaki astsubaylar yaşayabilir dedik. Şu an da yaşıyor. Askeri hastaneler devrediliyor, meslektaşlarımız sıkıntı yaşıyor. Bir çok kurum ve kuruluşlarda dönüşümler yaşanıyor, meslektaşlarımız sıkıntı yaşıyor.
 
Biz bunlara hazırdık
 
Bunlara biz hazırlıklı mıydık? Biz TEMAD olarak bunlara hazırlıklıydık. Bunların ayak sesleri vardı.
 
Peki, TSK hazırlıklı mıydı?
 
TSK bunun böyle olacağını tahmin etmedi. Öncelikle bunu söyleyeyim.
 
Yani oradaki general şunu söylüyor. “Buradaki Cumhurbaşkanı da imam, bu da imam, ikisi kavga etsin, o kazanırsa ona selam veririm. Benim için fark etmez” diyor. Bakış açısı bu.
 
Fakat senin selam vereceğin imamlarla ilgili ya da senin bu değerlendirmelerinle ilgili bir durum değil bu. Burada bir iç savaş provası gerçekleştirildi.
 
Bu iç savaş provası ile ilgili net bir şey söylüyorum. Rakamları verdik, değerlendirmeleri yaptık. Şu Türkiye haritasında parmağımı koyduğum yer Hatay. Haritada şuradan başlıyorum;
 
Hakkari Tugay Komutanı, FETÖ’den içerde,
 
Hakkari Sınır Tugay Komutanı, FETÖ’den içerde,
 
Şırnak Tugay Komutanı, FETÖ’den içerde,
 
Mardin Tugay Komutanı, FETÖ’den içerde,
 
Urfa Tugay Komutanı, FETÖ’den içerde,
 
Antep Tugay Komutanı, FETÖ’den içerde,
 
İskenderun Tugay Komutanı FETÖ’den içerde,
 
Şurada ordu komutanı var, FETÖ’den içerde,
 
Ordu Komutanı Kurmay Başkanı, FETÖ’den içerde,
 
Ordu Kurmay Başkanı, Yarbaşkanı, FETÖ’den içerde,
 
Bu kim? Astsubayı darp etmişti ya. Kurmay Yarbaşkanı. Kıbrıs’ta Alay Komutanıydı, getirdiler buraya tayin ettiler. Bizim arkadaşlar da duygusal tepki verdiler. Cezanı gördün işte. Adam daha kritik bir yere getirilmiş zaten. Böyle duygusal tepkilerle durum okunmaz. Bunlar ordu karargahını ele geçirmişler, Kurmay Başkanlıklarını, Harekat Başkanlıklarını, Tugayları ele geçirmişler. Bakın, o gün HDP genel başkanı Selahattin Demirtaş neredeydi? Diyarbakır’daydı. Eğer o gün darbe başarılı olsaydı. Türkiye bir iç savaşı o bölgede yaşıyor olacaktı, burada da yaşayacaktı.
 
Yeni iç çatışmalar yaşanabilir
 
Türkiye’de bir Kürt - Arap çatışması yaşayabilir diyorum. Oradaki mevzilenmeler buna uygun diyorum. Kilis’te Türk nüfusundan daha fazla Araplar yaşıyor. Kilis’i kaybetmişsiniz. Orada Arap - Türk kavgası yaratılabilir mi? Bunun önceden provaları yapıldı.
 
Siz DAEŞ’e, IŞİD’e karşıdan atış yapın demişsiniz. IŞİD’e atış yapan obüslerin, bataryaların hepsinin sorumlusu Tugay Komutanları IŞİD’li… FETÖCÜ. Bunlar karşıdaki hedefleri vurur mu?
 
Kandil’e haber gönderiliyor, sizi bombalayacaklar.
 
PKK neden şehirlerde eylemler başlattı? Çünkü artık palazlandı. Bu organizasyon oluştu.
 
Tuz kokmuş, bana kızıyorlar
 
Şimdi arkadaşlar diyor ki “Efendim, sen oran veriyorsun da, bizi kırıyorsun”. Arkadaşlar, memleket elden gidiyor. Kral çıplak diyene vuruyorsun. Uyarıyorum, yanındaki her iki kişiden biri senden değil. Bunu kabul et. Bunu kimin için söylüyorum, bölgedeki insanlar için söylüyorum.
 
Sen kalkmışsın Bolu Tugay Komutanını teröristle mücadele et diye oraya göndermişsin, Bolu Tugay Komutanı terörist çıkmış. Böyle şey olur mu?
 
Tuz kokmuş, balığı bırakın, tuz kokmuş.
 
Şimdi en önemli konu, bizim iç birliğimizi ve dirliğimizi muhafaza etmemizdir.
 
15 Temmuz’dan sonra dikkat ederseniz ben hep içe dönük mesajlar vermeye çalışıyorum. Çünkü eğer içimizdeki birliğimizi, dirliğimizi muhafaza edemezsek, memleketin birliğini, dirliğini muhafaza edemeyiz. O nedenle benim mesajlarım, kendi meslektaşlarımıza, kendi ordumuza olması lazım.
 
Bunu yaparken şunu söylüyorum; Tamam, biz astsubaylar olarak darbeyi engelledik. Lakin tehlike bitmedi. (Jandarma için söylemiştim bunu) Yanınıza gelen her iki kişiden birisi bunun sempatizanı, dikkat edin.
 
Değişen Bakanlar Kuruluna bir bakın
 
Devlette, aniden ortaya çıkan durumlarla ilgili kararlar alınabilir. Fakat, son Bakanlar Kurulu dağılımına baktınız mı? Ben bunu okumanız için yardımcı olayım.
 
1. Bir önceki Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, son Bakanlar Kurulunda nerede? Milli Eğitim Bakanı. Herkes bu iki bakanlığın birbiriyle ne alakası var diye sordu. Şimdi alakayı anladınız mı? Askeri okullar Milli Eğitim Bakanlığına bağlandı. Milli Eğitim müfredatı ve YÖK devreye girdi, YÖK müfredatı olacak. İnsanların ne kadar önceden bunlara hazırlık yaptığını şimdi anlayabildiniz mi?
 
2. Bu ordu dağılıp toplanacak. Nasıl dağılıp toplanacak? 26 yıldır yönetilemeyen bir ordu var. 26 yıldır dönüştürülemeyen bir ordu var. Çeyrek asır. Dünya değişiyor ama 25 sene öncesinin kopseptiyle… Ne yapıyorsun? Geri tepmesiz topları çıkartıyorsun, yerine başka tanksavar silahları koyuyorsun. Daha G3’ünü dönüştürememişsin. Ne yapıyorsun Fırtına obüslerini koyuyorsun. Koydun da ne oldu Tugay Komutanı kendi koord
 
Ordunun çağa uygun, teknolojiye uygun yeniden yapılandırılması gerekiyor.
 
Şimdiki Milli Savunma Bakanı nereden geldi. Sanayi ve Teknoloji Bakanıydı.
Anladınız mı şimdi, Bakanlık dağılımının bile daha önceden bu maksatla yapıldığını?
 
Ordu bir bütün. Daha önce söylediğim gibi, devletin ordusu hükümetin ordusuna dönüştürülmekte.
 
Yeni bir yapılanmaya ihtiyaç var. Ama kabul edelim ya da etmeyelim, üçlü bir yapılanmaya doğru gidiyoruz.
 
Hükümetin ordusu,
Milletin ordusu
Devletin ordusu
 
Üçlü yapılanma…. Orduyu böyle parçalarsınız
 
İlker Başbuğ astsubay devrimi içerisinde bir şey söylemişti.
Yaş haddinden emekli olan astsubaylar da hastanelerde B polikliniğinden hizmet alabilecek demişti. Siz zaten kast sisteminizi buraya oturttunuz. Şimdi zaten GATA elden çıkmış. Tamamına yakını Fetöcü.
 
Gülhane Fethullahçı Tıp Akademisi olmuş.
 
TSK değil FSK haline gelmiş.
 
Gel benim bağırsaklarımı temizle, işte geliyorlar neşter atıyorlar. Niye şikayetçi oluyorsunuz. Bu bizim işimize geliyor mu? Meslektaşlarımız mağdur oluyor.
 
Atatürk’e dönüş
 
PKK terör eylemleri artmış durumda. Başbakan Binalı Yıldırım’ın; “Ya istiklal ya ölüm”, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın; “Biz bu mücadeleyi satıhta veriyoruz, hatta değil” sözleri ne anlama geliyor?
 
Türkiye’de Atatürk’ü yeni keşfedenler oluyor. Mustafa Kemal Atatürk, dünya tarihinin en büyük liderlerinden biri. Cenab-ı Allah onu Türk milletine nasip etmiş. (Sela sesi geliyor) Şu anda Cuma selası okunuyor. Allah mekanını Cennet etsin. İyi ki Mustafa Kemal Atatürk gibi bir liderimiz oldu. Ve iyi ki Türkiye Cumhuriyetini kurdu. Bugün anti cumhuriyetçiler bile ellerine bayrak alıp “Yaşasın Cumhuriyet” diye meydanlara döküldüler. Atatürk’ün kurduğu demokrasiyi, cumhuriyeti eskiden söylem anlamında, eylem anlamında Atatürk’e karşı olanlar bile artık alkışlamaya, sahip çıkmaya, nöbetini tutmaya başladılar.
 
Öze dönüyoruz. Bakın korkunun üç tane çıktısı vardır; Donmak, kaçmak, saldırmak
Her kurum, yaşadığı duygu itibariyle bu üç tanesinin birini refleks olarak geliştirir. TSK şu anda dondu. Toplum ise saldırmak lazım diyor
 
Yeni öngörüler, her şey bitmedi…
 
16 Temmuz’dan sonra her şey bitmedi, bunun ikinci basamağı, üçüncü basamağı olabilir.
 
Türkiye bundan sonra daha güçlü terör eylemleriyle karşılaşabilir.
 
Dolayısıyla TSK’da sahada görev yapan arkadaşlarımız da bu olaydan ciddi şekilde etkilenebilir. Türkiye etkilenebilir. Daha ciddi olaylarla karşılaşabiliriz.
 
Yeni hastalık salgınlarından tutun, siber saldırılardan tutun, ekonomik anlamda saldırılardan tutun, askeri anlamda saldırılara karşı terörize eylemlerle karşılaşabiliriz.
 
PKK – FETÖ birlikte
 
O gece 15 Temmuz’da PYD ve IŞID’in askeri birlikleri Türkiye’ye girme hazırlığındaydı. Türkiye toplumu o gün test edildi. Buna göre bundan sonra yeni senaryolar hazırlayacaklar.
 
Şu andaki senaryo ne? Bir alevi-sünni çatışması oluşturmak. Bir Türk-Kürt çatışması oluşturmak. Bir Türk-Arap çatışması oluşturmak. Bütün kesimlerin duyarlı olması lazım.
 
Bizim içeriyi kontrol altına almamız lazım. Meslektaşlarımızın tek bayrak, tek devlet konsepti içinde olması lazım.
 
Darbeyi planlayanlar astsubayları hesap edemediler ve başarısız oldular.
 
Devletin bu konuda raporları var. Türkiye’nin iki önemli yumuşak karnı var. Biri TSK’da astsubaylar, diğeri aleviler. Buradan iç çatışma yaşanabilir.
 
Bir gün gelecek bu orduda bir astsubay bir generali vuracak. Çünkü iş oraya geliyor. Ne oldu, çıktı vurdu.
 
İtaat et kültürü, itiraz et kültürüne dönüşüyor.
 
Disiplin Kanunu konusunda uyarılarımızı dinlemediler
 
Bu kanundan önce AKP kendi genel merkezinde bütün dünya ordularında askeri hukuk yapısını inceledi. Bu kanunun çıkmaması için ciddi girdilerde bulunduk. AKP’ye gittik. Gnl.Bşk.Yrdc. ile konuştuk. Darbe hazırlığı yapılıyor dedik. 18 ceza puanı ile atılacaklar, geride kalanlar sindirilecek. İstihbarattan olacaklar, havacılardan olacak.
 
Nurettin Canikli ile görüştük. Meclise gittik. Giderken bizim Hukuk Koms.Bşk. Fevzi beye söyledik. “Ben dışarıdayım” dedi. Yardımcısı Adem Bey, “Ben yeni traş oldum.” Dedi gelmedi . Şimdi konuşuyorlar. Biz yalnız gittik. Bülent Arınç beyin yanına gittik. “Eyvah biz ne yapmışız!” dedi. Uyardık, darbe geliyor dedik. Bize “Kemal Kılıçdaroğlu’na söyleyelim de Anayasa Mahkemesine götürsünler.” Dedi.
 
Kimi kime anlatacaksın.
 
Kime gidip paylaşsak hepsi Fetöcü
 
İstifa eden genel başkan yardımcılarımızdan biri
Sen hep generallere saldırıyorsun diyordu.
 
Bizim yönetim kurulu üyeleri niye istifa etti? Generallere laf söylüyormuşum.
 
* * *
Jandarma’daki % 40 FETÖCÜ konusu
 
Jandarma’da % 40 FETÖCÜ var dedim. Bunu bir gazeteci ile röportajda söyledim. Bu konuşmada bir dinleme cihazı oluyor, konuşması içerisinde mesela astsubaylarla ilgili konuşurken “Hangi kuvvette daha çok Fetöcü var?” diye sorduğunda “en fazla jandarmada var”, “Oranı ne kadardır?” dediğinde % 40 derim, bugün de arkasındayım. % 40 oranında asgari oranda, iyimser bir rakamdır. Başbakan daha yüksek rakamlardan söz etti. Dün de vardı.
 
Dünde vardı. Dün % 40 yine vardı. Dün o % 40’ın içerisinden emekli olup da bugün isim değiştirerek orada, burada, sosyal medyada astsubay aklı karıştıranlarla ilgili söylüyorum bak. Bunların savunduğu adamlara bakın. Partigöç diye bir adamı bana savunuyor. Ne oldu? Darbe Bildirisi mesajını imzalayan ve yayımlayan adam çıktı.
 
Niye ona yuh demiyorsunuz? Niye tüh demiyorsunuz?
 
Sizi Partigöç mü yerleştirdi? Bu sorunun cevabını verin bana.
 
Partigöç faktörü
 
Biz intibaklar için gittik bastırdık. Siyasete kadar gittik bastırdık. Genelkurmay’a rağmen çıktı bu intibaklar. Birisi çıktı dedi ki, “onu TEMAD yaptırmadı, sevgili komutanımız Partigöç yaptırdı.” Gördünüz mü Mehmet Partigöç’ü?
 
16 Sene Ankara’da kaldım. Eski bir genel başkanımız oturmuş, onunla bir istişare yapmış. 2008 - 2009 senesinde o zamanın Genelkurmay Genel Sekreteri İlhan Talu idi. Aldı, Genelkurmay Başkanı TEMAD’a getirdi. Niye getirdiğinin cevabını şimdi bulun. 2008’de şube başkanları seçimden bir gün evvel bu Milli Savunma Bakanlığının bürokratları, generalleri, şube başkanlarımızın, delegelerimizin bir kısmını toplayarak Milli Savunma Bakanlığında brifing vermedi mi? Verdi. Ne mesaj verdiler? Bu gelecek versiyonu seçmeyin mesajını verdiler alttan alttan. Biz bu yönetimle uyumluyuz, biz bu işleri halledeceğiz dediler..
 
3 sene yattılar. 3 sene sonra da tekrar (o zamanki yönetimden Genel Başkan’ın itirafıdır) bu sefer Personel Başkanına söyledi. Efendim bu sefer siz verin diye. O zamanki Genelkurmay Başkanı sıcak bakmadı olaya. Onun üzerine 2011 seçimlerinde Genelkurmay’a brifinge gidilmedi. Siz kendi TEMAD’ın yönetimini seçiyorsunuz, gittiğiniz yer Genelkurmay, Milli Savunma Bakanlığı. Neymiş, biz bu işleri yapacağız. Kim vardı o zaman, Partigöç o zaman da vardı.
 
Bakın, bana orduevlerine giriş yasağı koyanlar, geçmişte Genel Başkanların bazılarına ve ben seçildikten sonra bazı insanlara Genelkurmay’a serbest giriş kartı veriyorsa o zaman oturup düşünmek lazım. Niye yasaklıyor, niye serbest giriş kartı veriyor?
 
Bizim dönemimizde sık sık emekli astsubayları topladılar ve kışkırtmaya çalıştılar. Yok, Tandoğan Orduevinde yemek vermeye kalkıştılar. Şimdi onların kim olduğunu anladınız mı?
 
Ordunun içerisindeki o Fetöcüler şu anda bir kısmı emekli oldu. Emekli olan o bir kısım kişiler TEMAD’a sızmaya çalışıyorlar. TEMAD’a karşı savaş açtılar. TEMAD yönetimi bunlarla baş eder. Bunları da ifşa eder. Ben bir tanesini ifşa ettim, patladı gitti hemen.
 
Bak, ifşa ediyorum, tekrar tekrar söylüyorum. Kim Partigöç’ü savunuyorsa oturup düşüneceksin kardeşim. Kendi Genel Başkanına vurup da Fetöcü’leri savunan, tepemizin üstüne çıkartmaya çalışan insanların istikametinin neresi olduğunun takdirini teşkilat veriyor zaten, taban da veriyor.
 
Klavye fetişi
 
Alemi sersem, milleti salak zannediyor.
 
Oturduğunuz yerde klavye ile yazıyorsunuz. Ben onlara klavye fetişi diyorum, yatarken de klavye ile yatıyorlar. Kalkıveriyorlar, nöbetçi yorumcuları da var. Vur da nereden vurursan vur. Rus haber ajansına mı beyanat verdin. Tık, vur gitsin. Ona niye verdin, buna niye vermedin? Kardeşim, gel sen yap bu işi, sen şimdi TEMAD’ı bölmek için kalkıp da TEMAD’ın karşısında yeni yeni örgütler kurmaya kalkmadınız mı?
 
Her şeyinizi biliyorum!
 
Şimdi ne oldu?
 
Sizin ziyarete gittiğiniz, akıl aldığınız İstanbul Valisi şimdi içerde. Fetö’den içerde.
 
“Efendim, bu valimizin kayınpederi astsubay, bizi çok sevdi.”
 
He şeyinizi biliyorum her şeyinizi. Bu Silahlı Kuvvetlerde yaprak kıpırdasa haberim olur. Eski bir vali ile Hüseyin (Muammer) Güler ile İstanbul’da hangi şube başkanı, nerede, ne gerekçeyle buluştu? Ne yaptılar, kimi yanlarına aldılar, kanuna rağmen nasıl dernek kuruyorlar, kim icazet veriyor?
 
Bak, dolandırıcılıktan ve başka bir takım suçlardan suç duyurusunda bulunduk.
 
Adamlar kalktılar karşımıza sendika kuruyorlar. Ne sendikası? Sendikanın dayandığı temel nokta nedir? Emektir. Sen ne istiyorsun? Efendim, ben görev tazminatı, makam tazminatı istiyorum. İyi de emekçinin makamı mı var? Sen emekçiyim diye kendini çekiyorsun, sonra makam tazminatı istiyorsun. Kardeşim sen yöneticisin, yönetici tazminatı istiyorsan burada duracaksın. “Biz emekçiyiz, emekten kazanıyoruz” geç bunları, emekçileri küçümsediğim için söylemiyorum. Politikalarınızı buraya çektiğiniz için… Ondan sonra da birisi çıkıyor “Çaycı” diyor. Ne kızıyorsun kardeşim, çaycı da emekçi, ne kızıyorsun. Sen söylüyorsun emekçiyim diye.
 
Bak, tekrar tekrar söylüyorum. Astsubay yöneticidir. Orta derecede yöneticidir. Daha üst derecede yöneticiliği hak ediyor. Sonuçta da gördük. İki tane astsubay bugün general oldu. Onlar emekçiyim deseydi, bugün sosyal medyada o klavye silahşörleri gibi, tık tık tık oraya buraya laf yetiştirecekler.
 
Kendimizi geliştireceğiz, yukarıları hedef alacağız.
 
Bundan sonraki süreçte de tabi ki yeni düzenlemeler olacak. Astsubayı yeniden konumlandırmamız gerekiyor. Psikolojik anlamda da konumlandırmamız gerekiyor, idari anlamda da, teşkilat anlamında da konumlandırmamız gerekiyor.
 
 
Milli Savunma Üniversitesi ve Astsubayların eğitim düzeyi…
 
9/2’nin peşine takılan arkadaşlara ben bir şey söylemiştim. Dedim ki, bakın, bizim okulların 4 yıl olması lazım. 9/2’den çıkacağız 8/1’ini tartışacağız artık. 9/2 o günün konjonktürü idi. O günün savunmasında doğruydu. Fakat bugün 8/1’i tartışmamız lazım. Bugün 4yıllık okulları, lisansı, lisans üstünü, yüksek lisansı, doktora’yı tartışmamız gerekiyor.
 
Astsubaylarla ilgili bizim yaptığımız çalışmalardan bir tanesi de Astsubay Akademisi adı altında bir dergi çıkartmak, bir yeni web sitesi hayata geçirmek Yüksek Düşünce Platformu adı altında bir yapılanmaya gitmek, astsubayların entelektüel yapısını toplumla buluşturmak.
 
Bu konuların alt yapısını büyük oranda hazırladık.
 
Bu konuların zaten bir de medya bölümü vardı. Bazı arkadaşlar da çıktı dedi ki, “Yahu ona ne gerek vardı?” arkadaş, size de hiçbir şey beğendiremiyoruz. Bana diyorsunuz ki “E, iletişim eksikliği var!”. Tamam, iletişim eksikliği ile ilgili bir proje oluşturduk “E, ne gerek var” Ne yapacağız? Ne yapmamamız gerektiğini söylüyorsun da ne yapmamız gerektiğini hadi otur da söyle bakalım.
 
İstifa eden arkadaşlar şimdi…
 
Eleştiriyle bu iş olmaz. Yani, eleştiri insaf ölçüsünde kalmalı. Yani, sırf vurmak için, kendini kıymetlendirmek için, vurursam büyürüm, geçin bunları… Biz size burada fırsat da verdik. Ne yaptığınız ortada, yapamadığınız da ortada. Kalkmışsın, sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi, tık tık tık yazıyorsun.
 
Kimileri de dün yanımızda duruyordu, “Öl” desen ölürüm diyordu, “Benim genel başkanım eğer erkek deveye dişi deve derse vallahi dişi deve derim” diyordu, şimdi gelmiş deveyi hamuduyla götürmeye kalkıyor. Geçeceksin bunları. Biz insanlara burada görev vermişiz, sorumluluk vermişiz. Burada insanlar sandalyeye oturmak için değil, sandalyeyi, makamı doldurmak için varsa var, yoksa oradan yazmak işin kolayı. Sabaha kadar oturuyorsunuz, tık tık tık bir şey yazıyorsunuz. Orada yazacağına burada iş yapsaydın.
 
TSK ve Jandarma’daki FETÖCÜ oranları, % 40 meselesi…
 
Benim verdiğim rakamlar reel rakamlar, evvela bunu söyleyeyim. Başbakan tarafından da fazlasıyla teyit edilmiş rakamlar.
 
Benim verdiğim rakamlara evet bir tepki geldi. Bakın, iyi niyetli tepkiler, duygusal çıktılar var. Bunları kabul ediyorum, duygusal çıktılar bunlar. Adam hemen “Ben bu kadar fedakarım, beni mi kasdediyorsun”.. Yok kardeşim, seni kasdettiğim yok. Senin hakkını muhafaza etmeye çalışıyorum. O % 40 var ya, o yüzde kırk, Genelkurmay Başkanı’nın emir subayı, o, İkinci Başkanın emir subayı, o, Kara Kuvvetleri Komutanlığının Kuvvet Astsubayı, o, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının Kuvvet Astsubayı, o, orgeneral, o, paşa, subay, astsubay, uzman erbaş… Benim verdiğim rakam son derece net ve reel bir rakam. Siz kalkıp da rakamlarla boğuşup “E, ben böyle yapmışım…” kardeşim, ben hiç bundan 10 sene önce çıkıp anlatsam, gün gelecek Genelkurmay Başkanının emir subayı Genelkurmay Başkanının kafasına basacak desem ne olurdu? Gülerdiniz veya mahkemeye verirdiniz. Biz bunun için mahkemeye verildik, defalarca ben hakim karşısına çıktım.
 
Bak, “Türk Silahlı Kuvvetlerinin manevi şahsiyetini, yok tahkir etmek, bilmem ne etmek falan filan…” kardeşim, siz Genelkurmay Başkanının boynuna kayış takmış, çekmişsiniz, rütbelerini sökmüşsünüz, kafasına basmışsınız, saçından çekmişsiniz, kulağını bükmüşsünüz, burayı yırtmışsınız falan filan… siz manyak etmişsiniz zaten. Ben de kalkıp demişim ki “Bakın, kral çıplak, bu gördüğünüz manzara, bir de görmediğiniz var. Çünkü 40 yıldır buraya çalışılıyor. Neden buraya çalışılıyor?
 
Şurası Türkiye sathı mı? Şurası Türkiye sathı ise denizci nerededir? Ana merkezi şuradadır, tali yerler şuradadır falan (sahilleri göstererek). Eğer deniz piyade değilse karada doğru dürüst denizci de bulamazsınız, Ankara dışında.
 
Ama Jandarma, Hakkari’nin Aktütün Karakolundan tut, Edirne’nin Uzunköprü’süne kadar her yerde var. Ve bütün her yere dağılmış bir jandarmayı ele geçirmek için 40 sene çalışmışlar 40 sene. Ben de diyorum ki, bakın, bu insanların içerisine sokulmuş, 40 senedir işlenmiş kişiler.
 
Herkesi tek tek fişlemişler…
 
“Sen nereden biliyorsun?” Ben bilmiyorum, kendileri söylüyor. Nasıl kendileri söylüyorlar? Bakın, bütün jandarmaları, hepsini, tek tek tek fişlemişler.
 
Fişleme nasıl yapılıyor biliyor musun? Size anlatayım.
 
5’li gruplandırmalar yapıyorlar. Bu beşli gruplandırmada 5-1, 5-2, 5-3, 5-4 ve 5-5 deniliyor. Herkesin grubun içerisinde bir numarası var.
 
Şimdi bu 5-1’ler hiçbir şekilde hizmetin içinde olmayan, Fethullah Gülen hareketine sempati ile bakmayan, hatta karşısında olan grup. Kardeşim, sen buradaysan gocunmayacaksın zaten. Duygusal tepki de vermeyeceksin. Çünkü seni anlatmıyorum ben. Sen % 60’ın içerisindesin, geç…
 
5-2; Onların dersane, yurt, özel ders vb. imkanlarından faydalanan ama onların yanında durmayan grup.
 
5-3; Sempatizanlar, gönül verenler, himmet verenler, kurban parası verenler, onlar, bunlar, falan filan…Bak, % 40 bundan sonra başlıyor.
 
İlk iki madde % 60…
 
5-4; Abiler, ablalar, benzer yapılar, ev ablası, kışla abisi, alay abisi, tabur abisi falan… senin haberin yok… Bunların hepsi var biliyor musun sen? Kim olduğunu sen bilemezsin. Bu o grup…
 
Bir de imamlar var. 5-5’ler… Adamlar yazmış, örneğin Ayhan Bayırlı… Karşısına not düşmüşler, 5-1’de. Adnan Ayvacı; 5-1’de, falanca; 5-2’de, filanca; 5-3’de…
 
Şimdi ne oluyor biliyor musun? Şu 5-1 ve 5-2’ler feveran ediyor; “Niye sen jandarmaya …”, kardeşim sen neyi savunuyorsun, şunu (5-3, 5-4, 5-5) mu savunuyorsun? Bak bu adamlar senin burnunun dibindeler.
 
Bazı yeni şubelerin açılmasına Fetöcü oldukları için izin vermedik!…
 
Tekrar edeyim, bugün bize laf atan bazı insanlarla ilgili şunu söylüyorum. TEMAD asla içine, yok 5-3’müş, yok 5-4’müş, 5-5’miş hiç kimsenin girmesine izin vermez. Bugün orada burada şarlayan, eski TEMAD yönetim kurulu üyelerinden bazıları için de şunu söylüyorum. Siz değil misiniz, bunlar Fetöcü diye rapor ettikten sonra bunlara şube açılmasına izin vermeyelim diye altını imzalayanlar. Evet, sizsiniz, hepimiz imzaladık. “Hayır, biz bunlara şube açma izni vermeyelim” diye… Kaç tane şube açmak için müracaat eden oldu. Şimdi biz 100’ün çok çok üstünde şube açabilirdik.  Fakat müracaatları biz reddettik. Altında da sizin imzanız var. Bu gerekçeyle reddettik. Şimdi kalkmışsınız, diyorsunuz ki “E, astsubaylara böyle dedin…” Demeyi bırak, sen imzaladın… Ben imzalarım arkadaş, altına imzayı da atarım, sözümün arkasına da imzayı atarım. Ama karar defterine sen imza atmışsın. Evet, “Bunlar Fetöcü, bunlara izin vermeyelim, şube açmalarına izin vermeyelim” diye altında imzan var. Kalkmışsınız şimdi sosyal medyada laf söylüyorsunuz.
 
İzin vermeyeceğiz, % 40’ın, % 60’ı ele geçirmesine izin vermeyeceğiz. Hava Kuvvetlerindeki % 10’un % 90’ı ele geçirmesine izin vermeyeceğiz. “Efendim, geçirebilir mi?” arkadaşlar demin örnek verdim, 15 Temmuz akşamı 4 kişiyle başlayan, sonra 10 kişiye çıkan, vatansever 10 kişi 10 bin kişilik bir kışlayı hizaya getirdi.
 
Şimdi bunların içerisindeki insanlar silahlanıp da, siz organize bile değilsiniz, % 60’a söylüyorum, siz organize değilsiniz, onlar organizeler, çekerse silahı o zaman aklın başına gelir.
 
Ben şimdiden uyarıyorum. “Efendim, meslektaşlarını gammazlıyor!” Ne gammazlıyorum kardeşim, benim elbisemi çalıp da, onun içine giren adamı ifşa ediyorum. Sen benim elbisemi çalmışsın, teröriste hizmet ediyorsun.
Bugün her şey ortaya çıkıyor. Bugün aşağıdaki bütün Tugay Komutanlarının nereye bağlı oldukları ortaya çıkıyor. Niye 7 bin vatan evladının şehit olduğu ortaya çıkıyor. Operasyonlara git demişler, gitmemiş, vur demişler vurmamış. Bazen anılarımızı anlatıyoruz, tamam gideceğiz, vuracağız derken bir haber geliyor “yapmayın!” deniyor. Bunların hepsi realite. Bunların hepsini konuşuyorsunuz, günlük anılarınızı anlatıyorsunuz, ben konuşmayacak mıyım sorunumu. Başkası da “Efendim, sen bir TEMAD Genel Başkanı olarak açıklama!” kim açıklasın? Nalbur Haydar Efendi mi açıklayacak bunları? Ben açıklayacağım tabi.
 
Bu memleket hepimizin. “Senin astsubayları söylememen lazım!” Kimi söyleyeceğim? “Sadece subaylar!” Kardeşim, siz o zaman niye kızıyorsunuz. Generaller diyor “Ben FETÖCÜ olan generalleri ifşa etmiyorum, çünkü o bir general, terörist olsa da general” Subaylar diyor ki “Ben FETÖCÜ olan subayları ifşa etmiyorum” Niye “Çünkü onlar FETÖCÜ de olsa birer subay” Astsubaylara sirayet ettirmeyin bu hastalığı. Astsubay, kendi meslektaşı da olsa terörist adama izin vermez, subay da olsa izin vermez, general de olsa izin vermez. Doğrusu da bu zaten. Şimdi kalkmışsınız “Astsubayı söylemeyeydin iyiydi.” O zaman subaylara niye kızıyorsunuz kardeşim, bunlar da kendi adamlarını tutuyorlar. Terörist de olsa subaylara sahip çıkmışlar. Seninle aynı fikirde. Niye kızıyorsun o zaman?
 
Terörist teröristtir kardeşim. Benim elbisemi çalmış. İçine girmiş. Satılmış. Oraya, buraya hizmet eden insanlar varsa ben bunu ifşa ederim.
 
TSK, senin zamanındaki TSK değil artık…
 
Emekli olan bazı arkadaşlarımız diyor ki “Bizim zamanımızda…” Senin zamanın yok artık. Bunu kabul et. Ben emekli olalı 10 yıl olmuş. 10 yılda TSK’ya giren adamlar ordunun büyük bir bölümünü, yarısını oluşturmuş zaten. Türk Silahlı Kuvvetleri dönüşmüş. Benden çok önce emekli olanlar var. Ordu elden gitmiş arkadaşlar. Memleket elden gidiyor “Astsubaysa seslenme, subaysa seslen, onu katma!…” Herkesi katarak söylüyorum. Kuvvetlerle ilgili söylediğim şey genel bazdadır. % 40’dır, % 10’dur, genel bazdadır. Gazeteci bunu yazarken kendi sorusunu koymamıştır, konu bütünlüğü içerisinde gitmiştir. Ben % 40’ın arkasındayım. Ben konuşurken verilere göre konuşurum. Bilgiye göre konuşurum. Birazdan da zaten o konuyu açarım.
 
Kandil’e, Yunanistan’a, yurt dışına kaçan subaylar, firar eden generaller ve subaylar konusu…
 
Bu insanlara karşı çıkışımı 5 yıl önce yaptım. 5 yıl önce “Bunlar böyle yapacaklar” deseydim beni TEMAD Genel Başkanlığından indirirlerdi. Bu adam iyice cozuttu derlerdi. Bugün herkesi hayretler içerisinde bırakan bir durumla karşı karşıyayız.
 
Arkadaşlar, bunlar zaten ABD uşağı. ABD uşağı Yunanistan’a kaçmış, normal! Kandil’e kaçmış, normal! Normal, çünkü bunlar oralardan aldıkları emirlerle iş yapıyor.
 
Bak, Robovski ile ilgili yakında bir şeyler çıkabilir. Ben bunu gittim, basındaki insanlarla ve siyasetçilerle de paylaştım, paylaşıyorum. Düşürülen Rus uçağı, onu da söyledim. Burada devamlı konuştuk. Bu Rus uçağı nereye düştü? Öbür tarafa düştü. Ha, senin, benim söylediğim şekilde, evet, bunu milli devlet yapmışsa, Rus uçağının düşürülmesi, doğrudur. Fakat bunlar iki ülke savaşa girsin diye düşürtüyorsa, onları da konuşacağız tabi.
 
Bu kaçan adamlar, zaten özüne dönüyor. Onların yeri orası. Türk değil ki!
 
Bakın burada Emniyet Müdürlüğünü basan grubun başındaki bir albay, Ejder Albay. “Ateş edin insanlara!” diye emir verdi. Üsteğmen “Komutanım, ben insanların üstüne ateş edemem” dediğinde çekti vurdu. Astsubay silahına sarılırken onu vurdu. Er kaçarken onu vurdu. Ve oradan polisler bağırıyor ; “Hepimiz aynı milletin evlatlarıyız! Siz Türk ordususunuz, biz Türk Polisiyiz! Yapmayın!” diye bağırırken “Ben Türk askeri değilim!” diye bağırıyor ve (rütbelerini ve kokartını işaret ederek) buralarında ay yıldız var. “Benim elbisemi çalmış” dediğim şey o zaten.
 
O gün yangın çıkartan bombalar da atıldı Özel Harekat’a. Arkadaşlar, o gün Polisin de kendi içerisinde çatışma oldu. Devlet elden çıkmış dediğim durum bu. Polisin de içerisinde çatışma oldu, polisin de bir kısmı yanarak öldü. Özel Harekat’ta. O gün Özel Harekat’ta oraya gelmesi gereken, orada hazır bulunması gereken polislerden bir kısmı oraya gelmedi. Neden gelmedi? O gün olacakları biliyorlardı da ondan gelmedi.
 
Devlet böyle elden çıkmış. Bunları konuşmayacak mıyız? Kral çıplak demeyecek miyiz?
 
Polisin içerisinde de varsa konuşacağız, askerin içerisinde de varsa konuşacağız.
 
Arkadaşlarıma şunu söylüyorum; % 60’ın içinde olan, abdestinden şüphe etmeyen arkadaşlarım, bu % 40’ın içine giren kim varsa onları takip etsinler. Çünkü o % 40’takiler o % 60’takileri takip etmişler. Bütün hepsinin çetelesini çıkartmışlar.
 
Senin bana yorum yazman, beni eleştirmen seni kurtarmıyor. Adamın elinde veri var. Ve devletin eline geçirdiği şey, bunların verileri. Devlet buna göre konuşuyor.
 
Yani FETÖCÜ grup bu % 60’ı fişlemiş, hepsi nereye giriyor diye fişlemiş, ondan sonra bu % 60 “Onlara laf söylemeyeydin iyiydi” diyor. Bunlar yarın gelecek senin boğazına basacak.
 
Sizinle çalışmak zor mu? İstifa edenler bir algı yaratıyorlar.
 
Ben, beraber çalıştığım arkadaşlara ciddi bir inisiyatif tanırım, Bunu beraber çalıştığım arkadaşlar bilir. Yani, işlerine çok karışmam. Geniş bir yetkiyle çalışırlar. Fakat geniş yetkilerini kullanırlarken, birisi nefsine yeniliyorsa karşısında beni bulur.
 
Ben çıktım, bu insanlarla 25 saat çalışacağım diye söz verdim, oy istedim. Onlar da bize güvendi, bana güvendi, geldi. Şimdi, bize güvenip gelenler içerisinde birileri çıkıp da generallerin güdümüne girmişse, olağanüstü genel kurula gitmeye çalışıyorsa çarpışırım, teslim olmam…
 
Birisi gelmişse buraya; “Ben ikinci adamım, bana da bir şoför ver, bana da bir araba ver” diyorsa kapıyı gösteririm. Buraya ikinci adam, üçüncü adam, eş başkan falan gibi söylemler için gelmedik kardeşim. Buraya hizmet için geldik. Nefsine yenilmeyeceksin.
 
Milletvekilliği teklifi geldi…
 
Buraya gelen insanların içerisinde, siyasi partiler gelir, gider, bize de milletvekilliği teklifleri geldi. Söylüyorum buradan. Bize gelen milletvekilliği tekliflerini ben kabul etmedim. Bunu teklif eden, benim arkadaşlarımın yanında da söyledi “kendisi de kabul etmiyor” diye. Ama, bize gelen milletvekilliği teklifine ağzı sulanıp da lap diye atlayıp “Hem TEMAD’da kalayım, hem vekil adayı olayım..” Kusura bakma. TEMAD’da, siyasi parti rozetiyle genel merkezde görev yapamazsın.
 
TEMAD ve siyaset…
 
Şubelerimizde yönetici olan arkadaşlarımız siyasetle uğraşabilir. Parti rozetini çıkarsın, derneğine gelsin, dernekten çıktığında siyasi faaliyetlerine devam etsin. Biz siyasi faaliyetlere karşı değiliz. Ama TEMAD bir siyasi partinin, bir siyasi oluşumun, bir cemaatin, bir tarikatın, bir mezhebin arka bahçesi değil, olmaz, olmayacak da!
 
O nedenle, buraya gelen insanlar burada koltukta oturmak için değil, koltuğu doldurmak için çalışacaklar. Bu bir. İkincisi, ben insanlara inisiyatif tanırım. Takip de ederim. Buraya gelen insanlara “Efendim, biz TEMAD için şunları, şunları yapalım” dediğinde, yaptın, yanında kaçırarak götürürsen benimle işin olmaz kardeşim.
 
İnsanlara görev veriyorum. Görevi yapabileceksen buyur devam edelim. Benimle ilgili bir şey varsa, bak tekrar tekrar söylüyorum, toplu iğnenin ucu kadar bir şey varsa çıkıp konuşsunlar, söylesinler, hatta yargıya gitsinler. Açıkça söylüyorum, çek de veriyorum.
 
Arkadan lagara-lugara etmek, buraya gelince “Bizim başkanımız bir tane, ceketini satsa şeylere, alır” falan gibi abartılı laflar hoşlandığım şeyler de değil. Yok, “Benim başkanım erkek deveye dişi deve derse ben de dişi deve derim” diyecek, milletin içinde “Liderim” bilmem ne diyecek, arkasından kuyu kazacak! Yok kardeşim, işim olmaz.
 
Bu camiada yaprak kıpırdasa haberim olur.
 
Bak, tekrar tekrar söylüyorum. Benim bu camiada yaprak kıpırdasa haberim olur. Genel Merkez’de görev yapacaksın, kadın kollarına varana kadar yeni yapılanmanın listesini çıkartacaksın. Kardeşim, sen genel merkezde işini yap!
 
Başkanı seçmişsin, başkan yardımcısını seçmişsin, Çankaya’ya şube başkanı seçmişsin, onu yapmışsın, bunu yapmışsın… Neyi yapmamışsın? Kendi işini yapmamışsın.
 
Zaten ila nihai ben burada kalmayacağım. Bir şekilde bir gün çekip gideceğim. Ama ben burada genel başkanlığımın altını oydurmam, onu da söyleyeyim.
 
İnsanlar işini yapacaksa sonuna kadar inisiyatif ve yetki var. Ve ben, “çalışın” derim, bir görev veririm, “şunu nasıl yapabiliriz?” derim. Ben bir veri üstünden konuşurum, afaki konuşmam, ona göre değerlendirme yaparım. “E, senin elinde şu mu var, bu mu var?” Benim elimde, evet bilgi de var, belge de var. Bunu sen de biliyorsun. Oraya, buraya gittiğimizde “Ooo!” diyorsun, her şeye atlıyorsun. Biz televizyon kurarken bize insanlar neleri önümüze döktüler, bin hiçbir yerde, hiç kimseyle TEMAD olarak tek başıma resmi görüşme yapmadım. Mutlaka yanımda birileri oldu. Herkes de tanık oldu.
 
Bunları göreceksin, bizlerin önüne nelerin serildiğini göreceksin, bizim bunları kabul etmediğimizi de göreceksin ve herkes de buna şahittir. Çünkü burası kıymetli bir yerdir. Sana, işte “Şunla ilgili bir çalışma yap” dediğimde çalışmayacaksın, gidip oralara yamanmaya çalışacaksın, gidip onların sükselerine yaslanmaya çalışacaksın… Yok kardeşim öyle şey!
 
Eğer çalışacaksan imkan burada, masa burada, saha burada…Bizim desteğimiz burada. Ama çalışmayacaksın, ağzın çalışacaksa, dilin çalışacaksa, klavyen çalışacaksa git dışarıda yap. Senin gibi klavye fetişi yüzlerce insan var. Onlar da yapar.
 
“Astsubaylardan AK Partiye yüksek oranda oy çıktı” konusu…
 
Mesela ben değerlendirme yapıyorum. “Elinde veri mi var?” Evet veri var.
 
Bak, ben verilerden bir tanesini söyleyeyim.
 
AK Parti seçim kazandı, lojmanlardan geçmiş dönemlerde yüksek oranda oy çıktı. Dediler ki “Hep astsubaylar verdi!”
 
Bak, Genel Başkan olarak öyle afaki laflarla masaya oturan siyasetçiler gibi değilim. Kaç oy almış kardeşim. Bir tane askeri okulun, askeri birliğin sandığının bulunduğu yerde Adalet ve Kalkınma Partisine % 84 oy çıkmış. Bana diyorlar ki “Hep astsubaylar verdi”
 
Astsubayların lojmanda oturma oranı % 40. Subayların ise % 55. Astsubayların hepsi, eşleriyle birlikte aynı partiye oy verse % 40 yapar. Bu % 84’ün % 44’ü nereden geldi arkadaşlar? Sen verdin.
 
Eşyanın tabiatına ters. Astsubayların yarısı oy verse, % 20’si oy verse, geriye kalan % 64 senden geliyor.
 
Bu hesabı ben çıkarttığım zaman insanlar şaşırıyor. Diyorlar ki ; “Biz öyle bakmamıştık.” Benim afaki olarak bakma lüksüm yok. Ben rakamlardan bakarım.
 
Aynı yerin bütün 15 yılda kime oy verdiğine bakarım. 7 Haziran’da ne vermiş, 1 Kasım’da ne vermiş, ondan önceleri ne vermiş.. Çünkü bu camiayı takip etmek benim işim. Eğilimlerini takip etmek de benim işim. Nerede, kim, ne yapıyor, ne yapmış?
 
Birisi tutmuş; “Mezarlarınızdan çıkın, bu referanduma oy verin!” demiş, çok yüksek oranda oy çıkmış. Bir süre sonra demiş ki, “Lanet olsun bunlara, bunlara oy vermeyin” demiş, bir bakmışız oylar düşmüş. Bu oynaklığın hesabını yapmak benim işim.
 
Ben arkadaşlarımla bu usülde çalışırım. Veri üstünde çalışırım. Laf üzerinde çalışmam.
 
Geçmişte çalıştığım çok iyi niyetli arkadaşlarım, hepsine teşekkür ederim. Emeği olan herkese teşekkür ederim.
 
Benimle çalışmak zor mu?
 
İnsanların fark etmediği bir şey olabilir. Mesela tüzük genel kurulunda biz platforma çıktık. Platformda divan var, divana çapraz iki sıra yönetim kurulu var. Mecliste de Bakanlar Kurulu yedi sıra oturur. Biz de iki sıra yapmışız. İki sıranın arkasındaki arkadaşlardan ikisi kalktı “Biz ikinci sırada oturmayız” diye platformun arkasına geçti. Oradaki delege ve şube başkanlarından hiç birinin haberi olmadı. İkinci dönem o arkadaşlar benimle çalışmadı.
 
Senin orada yukarıda oturduğun an hizmet ettiğin insanlardan, daha biz Türk Silahlı Kuvvetlerine girmeden evvel hizmete başlamış insanlar vardı orada. Böyle saygısızlığa izin vereceğimi mi zannediyorsunuz.
 
Ben özeleştiri yapıyorum. Bu bir yönetim özeleştirisidir.
 
İkinci dönem o adam orada görev yapamaz. “Başkan değiştirmiş.” Nefsine yenilen herkes değişecek.
 
Tekrar söylüyorum; Beni seçen şube başkanları, delegelerimiz, eğer ben bir gün nefsime yenilirsem ve bunu da tespit ederseniz beni de değiştirin.
 
Ama çok iyi şeylerle de görev yapan arkadaşlarımız var.
 
Şimdi, ben sana bir sene önce “Şunu hazırla” demişim, parasını da vermişiz. Bir sene önce bir yere hizmet alımı için para vermişiz. Bir senedir lay lay lom yapmışsın, senin işini ben yapmışım, başka arkadaş yapmış. Ondan sonra da tutmuşsun, oraya laf yetiştirmişsin, buraya laf yetiştirmişsin, iş yapmak yerine laf yapmışsın… Gidersin arkadaş. Burada çalışamadığını görürsem gidersin. Sen yönetim kurulunu kendin şekillendirmeye kalkarsan gidersin. Yönetim kurulunda sen kendi işini yapmayacaksın, başka işlerin kimler tarafından yapılacağına ilişkin görüş bildireceksin. Bu senin hakkın olabilir, ama çalışıyorsan eğer! Çalışmıyorsan eğer, yok kendine göre yeni dönemde yönetim kurullarını oluştur, orayla şey yap…
 
Zaten burada çalışırken beni öve öve bitiremiyorlar, buradan gidince de yere yere bitiremiyorlar.
 
Kardeşim, ben aynıyım, durduğum yerde de duruyorum. Sen ne dersen de. Saha çekmeye çalışırsan çalış. Burada çalışaydın. Sana fırsat verilmişti.
 
Ben buraya gelen arkadaşlara hep şunu söylüyorum. Bakın, biz burada hizmetkarız. Hizmetçi değiliz ama hizmetkarız. Biz birilerinin omzuna basarak bir yere çıkmayacağız. Camiamızın omzuna basarak bir yere çıkmayacağız. Camiamızı tepemize çıkartacağız. Tepemizde, başımızın üstünde olacaklar. Bu konseptte çalışan arkadaşlarla hiçbir sorun yaşamıyoruz.
 
Ama, buraya geldin, oturduğun yerden önüne gelene çemkir, öbürüne küfür et, falan… Bir dakika kardeşim. Oturduğun bir sandalye seni bu kadar değiştiriyorsa, git evinde küfür et. TEMAD’da ne duruyorsun? Burada ünvanınla küfür ettirir miyim?
 
Herkes kalkmış eleştiriyor. Bakın, o insanlar da bilir, bir kulağımızdan girer, diğer kulağımızdan çıkar. Yani, eleştiriye açığım. Her türlü eleştiriyi değerlendiririm. Ama, yok, küfürlü konuşmalar, yok, suçlamalar falan, filan.. O senin etiketin değil. Bu kulaktan girer, bu kulaktan çıkar.
 
Ne söylediysem arkasındayım. Dün söylediklerimden çıkmayan bir şey varsa, bugün onu söylemiştin, çıkmadı, bugün şunu söylemiştin çıkmadı… desinler.
 
Ha, burada şunu da söyleyeyim ; Yönetimde olup da, bizim yanımızda başka konuşup, gidiyorlar da başka yerlerde yönetim satmaya kalkıyorlarsa, ona Genelkurmay Karargahı ve bugün atılan subaylar ve paşalar dahil raporda giderler kardeşim. Bu kadar net söyleyeyim…

TSK’dan ihraçlarla ilgili 2’nci KHT (Kanun Hükmünde Twit) yayınlandı

$
0
0
TSK’dan ihraçlarla ilgili 2’nci KHT (Kanun Hükmünde Twit) yayınlandı
Milli Savunma Bakanlığının resmi twitter hesabından ikinci kez TSK’dan ihraçlarla ilgili paylaşım yapıldı.
 kht 2
https://twitter.com/tcsavunma adresinden ulaşılabilen hesaptan 01.09.2016 tarihinde de Kara ve Deniz Kuvvetlerinden 820 ihraç olduğu paylaşılmış ancak bugüne kadar Resmi Gazetede herhangi bir liste yayınlanmamıştı.
 
kht 1
Bu açıklamadan sonra yayınlanan 672, 673 ve 674 numaralı Kanun Hükmünde kararnamelerde Jandarma Genel Komutanlığı Emniyet ve birçok kamu kurumundan ihraçlar yayınlanmıştı.
 
Diğer tüm ihraçlar KHK’larla gerçekleştirilip yayınlanmıştı ancak twitter hesabından açıklanan bu ihraçlarla ilgili herhangi bir liste yayınlanmadı.
 
Milli Savunma Bakanlığı Resmi twitter hesabından paylaşılan ihraç açıklamaları birçok gazete ve televizyonda haber olarak yer aldı. MSB Twitter hesabından listeleri soran çok sayıda takipçiye ise hiçbir yanıt verilmedi.
 
İkinci ihraç açıklamasının ardından, MSB Resmi hesabı olduğu twitter tarafından da onaylanmış olan bu hesaptan yapılan son açıklamalarla ilgili listelerin yayınlanması merakla bekleniyor.
 
Milli Savunma Bakanlığının ihraçları Kanun Hükmünde Kararname ile değil, KHT (Kanun Hükmünde Twit) ile açıklamasının gerekçesinin ne olduğu ve listeler bir çok takipçi tarafından merak ediliyor.

twit 1

twit 2

twit 3

Viewing all 90 articles
Browse latest View live