
TEMAD Genel Başkanı Ahmet Keser, 19 Ağustos’ta Youtube’da yayınlanan bir video ile Türkiye’nin gündemi olan darbe girişimi ve terör konuları, TSK ve astsubayların konumu ile TEMAD’ın ve astsubay toplumunun kendi iç gündemleri hakkında önemli konularda açıklamalarda bulundu.
Genel Başkanın 1 saat 34 dakikalık videodaki açıklamalarını, Hükümete, TSK’ya ve astsubay toplumuna mesajlarını, yeni öngörülerini, uyarılarını konu başlıkları halinde buradan aktarıyoruz.
* * *
15 Temmuz darbe girişimi değerlendirmesi
15 Temmuz bir darbe değil, iç savaş kalkışmasının provasıydı. 15 Temmuz bunun ilk basamağıydı. Başarısız oldu deniyor ama onlar bunun başarılı olamayacağını biliyorlardı. Bekledikleri, bir iç ayaklanma, toplumun karşı karşıya gelmesi idi. Bu test edildi, görüldü ki, halk iç savaştan yana değil, iç barıştan yana. Darbenin arkasında olan ABD ve İsrail gibi ülkelere de toplum bir mesaj verdi; Birlik mesajı.
Darbenin ayak seslerini duyuyorduk. Siyasetle bunu uzun süre önce paylaştık. Siyasette bazı insanlar şımarıklık, öngörü yeterliliği olmayanlar ciddi bakmadılar. Biz bunları ciddi bir noktaya getirmek istediğimizde bunu bizim kendimizi, kurumumuzu öne çıkartmak için yaptığımız bir atraksiyon gibi gördüler. Sonradan haklıymışsınız dediler.
Geçmişte, AKP Genel Başkan yardımcısına TSK’da bir iç kalkışmanın olabileceğini söyledim. Bu kalkışmada assubayların konumlandırmalarını da anlattım. Bunu daha rahat konuşalım, genel merkeze gelin dedi. Ertesi gün 4 kişi gittik. Değerlendirmelerimi orada paylaştım. Bunlar isim üzerine gittiler. Ben isim dışına çıktım. O zaman beni onayladılar, sonra siz bizim generallerimize düşmansınız diye sosyal medyada kılçık attılar. Şu an hükümette çok önemli konumda.
Biz şimdi sadece 15 Temmuz’u tartışıyoruz, yakın geçmişine takılıyoruz. 15 Temmuz’da generallerin yarısı tutuklandı. Bunları oraya getiren kimdi? Var olan generallerin yerleri nasıl boşaltıldı? Balyoz’la, Ergenekon’la, Poyrazköy davası, casusluk davası gibi davalarla..
Balyoz davasının bilirkişisi kimdi?
Bu davanın sonucunda 100den fazla generalin atılmasına neden olan bilirkişi raporu kime aittir? O zamanki 3.Kolordu Komutanlığı yapan, şu anki Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın icra subayı Kurmay Binbaşı Ahmet Erdoğan. Bunu siz görevlendirmişsiniz, bunun sayesinde atılmış, yerlerine yerleştirilmiş. Şimdi feryat ediyorsunuz. “Benim boğazımı sıktı, kafamı ezdi…” Bunları siz getirdiniz.
TEMAD olarak sorumluluğumuzu yerine getirdik
Biz sorumluluğumuzu yerine getirdik. Uyardık, verilerle hareket ettik. Siyasi parti genel başkanlarıyla da paylaştık. TEMAD’ın, bu olayın başarısızlıkla sonuçlanmasında uyarı anlamında katkısı olmuştur.
Kendi tabanımızı da bu insanlara teslim etmedik. Biliyorsunuz 2013’den bu yana eylem diyorlardı. Biz eylemi dondurduk ve diplomasi sürecine girdik.
Bundan sonra da STK olarak, eski askerler olarak ne görev düşüyorsa üzerimize yerine getireceğiz.
Astsubay kökenli iki albay generalliğe terfi ettirildi.
TSK da bu değişiklik bugün başlamadı. Geçmişe bakarsak, Bu yıl profesyonel orduya geçiyoruz. Kim demiş bunu Doğan Güreş. Sene 1990. 26 yıl önce buna başlanmış zaten. Karargahlarda sivillere devredilmesi, askerin azaltılması, astsubaylarla ilgili yeni düzenlemeler 26 yıl önce başlamış. Bu çalışmalarda proje sorumlusu İlker Başbuğ idi. Hulusi Akar da kurmay albay özel kalem müdürü idi.
Astsubayların general olması ile ilgili Recep Tayip Erdoğan başbakanlığı sırasında YAŞ’ta sormuştu “Astsubaylardan niye general olmuyor” O gün bir ipucu alındı zaten.
General oligarşisi ve “Köprüleri attı” söylemi
TSK içerisinde bir general oligarşisi var. Bu general oligarşisi bütün politikaları belirler. Bu dağıtılmadığı sürece TSK’ya rahat yoktur.
Ne yapıyor bunlar. Son birkaç personel başkanlarına bakın.
Korgeneral Kamil Başoğlu, orgenerallikten emekli oldu.
Metin iyidil. Fetö’den içerde.
İlhan Talu. Fetö’den içerde.
Bunların mal varlıklarına bakın. Dudaklarınız uçuklar. Birisinin basına yansıdı.
O adam sizi anlayabilir mi?
Biz gittiğimizde bize cep astarlarını çıkardı.
Bunları beraber çalıştık tanırım.
Yüzlerce dairesi var. Lüks daire bunlar. Nasıl elde ettin?
Bunlar size 300 - 500 lirayı çok görüyorlar.
Bunlar bizi gayrimemnun kitle olarak tutmak istiyorlar, siyasetin üzerine salmak istiyorlar. Darbe yaparken bizi üzerimizden operasyon çekecekler.
Bana, bunlarla köprü kurun dedikleri adamlar bunlar. Ben bunlarla köprü kurmaya kalksam beni köprünün altına çeker. Adamla köprü kurulacak bir şey yok. Adam uçmuş. Derdi aynı dert değil.
Hükümetleri ikna etmen gerekirken, neden verilmemesi gerekli diye sürekli propaganda yapmışsın.
Ama ne yapmışsın 60-70 bin TL albay rüşveti kanunu çıkartmışsın. Neden? Albayları uzaklaştırıp yerine kendi adamlarını yerleştirmek için.
Bunlar nasıl sızdı? J-1 personel başkanın, istihbarat başkanın FETÖ’den içerde. Senin getirdiğin bütün adamların Fetöcü.
Ey Genelkurmay Başkanı, bu adamlar senin öğrencin değil mi, sen Harp Akademileri Komutanlığı yapmadın mı? Bu adamlara soruları veren kim? Sınıfları geçirten kim? Terfi ettiren, kurmay yapan, atayan kim? Personel Başkanı Kamil Başoğlu, Kurmay Şube Müdürü Metin İyidil. Köprüyü bunlarla mı kuracağız?
Bu adamların köprüsü Pensilvanya’ya dayanıyor. Sana dayanmıyor ki!
Sen onun için araçsın.
Bugüne kadar bu konularla ne söylediysek doğru çıktı.
Tepki topladık. “Genelkurmay’a vuruyor” diye. Şimdi herkes vuruyor. Niye sesinizi çıkartmıyorsunuz.
İlk ben vurmuştum. İlk ben vurduğum için TSK’dan ilk kez biz muhtıra yemedik mi? Özel Paşaya rağmen bu muhtıra verildi. Sonra Özel paşa geri çekti.
Kendi aralarında bile anlaşamıyorlar. Genelkurmay Başkanları kuşatılmış. TSK kuşatılmış. Ortada şu an insanların bile henüz tahmin edemediği vahim ve vahşi bir tablo var. Bu kadar net söylüyorum.
Ordu, bizim bıraktığımız ordu değil artık.
Darbe girişiminin başarısız olmasında astsubayların rolü
Son zamanlarda astsubaylar ortak bir psikolojiye gitmeye başladı. Ve astsubaylar kendi içinde, içsel, adı konmamış bir organizasyon oluşturmaya başladı.
Astsubaylar darbe taraftarı değil. Astsubayları zaten generallere karşı, özellikle darbe konusunda ciddi bir güvensizliği vardı. Astsubaylar, hukuk çerçevesinde hareket edilmesi konusunda çok bilinçlendi. Son zamanlarda çok bilinçli bir astsubay toplumu var. Ve bunlar darbeye karşı koydular.
Astsubaylar, büyük bir oranda bu darbenin içerisinde olmadılar. Hatta karşı durdular. Yani, birlik içerilerinde silahlarını alıp, bu işe girişenleri yakaladılar, derdest ettiler. Zırhlı Birlikler’de 10 bine yakın personel var. Erbaş erleriyle birlikte. Başlangıçta 4 astsubayın oluşturduğu, sonra astsubaylıktan geçen bir binbaşı, bir üsteğmen ve 8 astsubaya çıkan, 10 kişilik bir tim, 10 bin kişilik koca Zırhlı Birlikleri bütün darbe yanlılarını derdest ederek içeri aldı.
Astsubaylar ortak bir psikoloji ile hukuk merkezli hareket etmeye başladı, bu da çok güzel bir gelişme.
İçe dönük bir medya algısı ile süreci yönetiyoruz.
TSK’da kıyamet kopabilir öngörünüzü yetkili mercilere ilettiniz mi?
Bir çok kez, değişik zamanlarda bunu ilettik.
Somut olarak, altı ay önce Cumhurbaşkanı’na da haber gönderdik. Sizin arkanızda dört tane yaverin dördü de Fetöcü diye haber gönderdik. Cumhurbaşkanı bunu biliyor. Ama bunları oraya tayin eden kim? Ne maksatla tayin etmişler?
Dikkat ederseniz biz son zamanlarda TSK içinde astsubaylarla ilgili medya çıkışlarımızı asgariye indirdik. Neden?
Bana bugün diyorlar ki. “Televizyonlara çık” Bugün herkesin algısı kapalı. Bugün herkes Fetöye vurabilir. Bugün herkes demokrasiden yana çıkabilir. Bugün herkes “Vay, TSK ele geçirilmiş” diyebilir. Bizim konuştuğumuz zamanda bunu söyleyebilen kaç kişi vardı?
“Yakında kıyamet kopabilir” diye söyledik. Bununla ilgili en büyük zararı sahadaki astsubaylar yaşayabilir dedik. Şu an da yaşıyor. Askeri hastaneler devrediliyor, meslektaşlarımız sıkıntı yaşıyor. Bir çok kurum ve kuruluşlarda dönüşümler yaşanıyor, meslektaşlarımız sıkıntı yaşıyor.
Biz bunlara hazırdık
Bunlara biz hazırlıklı mıydık? Biz TEMAD olarak bunlara hazırlıklıydık. Bunların ayak sesleri vardı.
Peki, TSK hazırlıklı mıydı?
TSK bunun böyle olacağını tahmin etmedi. Öncelikle bunu söyleyeyim.
Yani oradaki general şunu söylüyor. “Buradaki Cumhurbaşkanı da imam, bu da imam, ikisi kavga etsin, o kazanırsa ona selam veririm. Benim için fark etmez” diyor. Bakış açısı bu.
Fakat senin selam vereceğin imamlarla ilgili ya da senin bu değerlendirmelerinle ilgili bir durum değil bu. Burada bir iç savaş provası gerçekleştirildi.
Bu iç savaş provası ile ilgili net bir şey söylüyorum. Rakamları verdik, değerlendirmeleri yaptık. Şu Türkiye haritasında parmağımı koyduğum yer Hatay. Haritada şuradan başlıyorum;
Hakkari Tugay Komutanı, FETÖ’den içerde,
Hakkari Sınır Tugay Komutanı, FETÖ’den içerde,
Şırnak Tugay Komutanı, FETÖ’den içerde,
Mardin Tugay Komutanı, FETÖ’den içerde,
Urfa Tugay Komutanı, FETÖ’den içerde,
Antep Tugay Komutanı, FETÖ’den içerde,
İskenderun Tugay Komutanı FETÖ’den içerde,
Şurada ordu komutanı var, FETÖ’den içerde,
Ordu Komutanı Kurmay Başkanı, FETÖ’den içerde,
Ordu Kurmay Başkanı, Yarbaşkanı, FETÖ’den içerde,
Bu kim? Astsubayı darp etmişti ya. Kurmay Yarbaşkanı. Kıbrıs’ta Alay Komutanıydı, getirdiler buraya tayin ettiler. Bizim arkadaşlar da duygusal tepki verdiler. Cezanı gördün işte. Adam daha kritik bir yere getirilmiş zaten. Böyle duygusal tepkilerle durum okunmaz. Bunlar ordu karargahını ele geçirmişler, Kurmay Başkanlıklarını, Harekat Başkanlıklarını, Tugayları ele geçirmişler. Bakın, o gün HDP genel başkanı Selahattin Demirtaş neredeydi? Diyarbakır’daydı. Eğer o gün darbe başarılı olsaydı. Türkiye bir iç savaşı o bölgede yaşıyor olacaktı, burada da yaşayacaktı.
Yeni iç çatışmalar yaşanabilir
Türkiye’de bir Kürt - Arap çatışması yaşayabilir diyorum. Oradaki mevzilenmeler buna uygun diyorum. Kilis’te Türk nüfusundan daha fazla Araplar yaşıyor. Kilis’i kaybetmişsiniz. Orada Arap - Türk kavgası yaratılabilir mi? Bunun önceden provaları yapıldı.
Siz DAEŞ’e, IŞİD’e karşıdan atış yapın demişsiniz. IŞİD’e atış yapan obüslerin, bataryaların hepsinin sorumlusu Tugay Komutanları IŞİD’li… FETÖCÜ. Bunlar karşıdaki hedefleri vurur mu?
Kandil’e haber gönderiliyor, sizi bombalayacaklar.
PKK neden şehirlerde eylemler başlattı? Çünkü artık palazlandı. Bu organizasyon oluştu.
Tuz kokmuş, bana kızıyorlar
Şimdi arkadaşlar diyor ki “Efendim, sen oran veriyorsun da, bizi kırıyorsun”. Arkadaşlar, memleket elden gidiyor. Kral çıplak diyene vuruyorsun. Uyarıyorum, yanındaki her iki kişiden biri senden değil. Bunu kabul et. Bunu kimin için söylüyorum, bölgedeki insanlar için söylüyorum.
Sen kalkmışsın Bolu Tugay Komutanını teröristle mücadele et diye oraya göndermişsin, Bolu Tugay Komutanı terörist çıkmış. Böyle şey olur mu?
Tuz kokmuş, balığı bırakın, tuz kokmuş.
Şimdi en önemli konu, bizim iç birliğimizi ve dirliğimizi muhafaza etmemizdir.
15 Temmuz’dan sonra dikkat ederseniz ben hep içe dönük mesajlar vermeye çalışıyorum. Çünkü eğer içimizdeki birliğimizi, dirliğimizi muhafaza edemezsek, memleketin birliğini, dirliğini muhafaza edemeyiz. O nedenle benim mesajlarım, kendi meslektaşlarımıza, kendi ordumuza olması lazım.
Bunu yaparken şunu söylüyorum; Tamam, biz astsubaylar olarak darbeyi engelledik. Lakin tehlike bitmedi. (Jandarma için söylemiştim bunu) Yanınıza gelen her iki kişiden birisi bunun sempatizanı, dikkat edin.
Değişen Bakanlar Kuruluna bir bakın
Devlette, aniden ortaya çıkan durumlarla ilgili kararlar alınabilir. Fakat, son Bakanlar Kurulu dağılımına baktınız mı? Ben bunu okumanız için yardımcı olayım.
1. Bir önceki Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, son Bakanlar Kurulunda nerede? Milli Eğitim Bakanı. Herkes bu iki bakanlığın birbiriyle ne alakası var diye sordu. Şimdi alakayı anladınız mı? Askeri okullar Milli Eğitim Bakanlığına bağlandı. Milli Eğitim müfredatı ve YÖK devreye girdi, YÖK müfredatı olacak. İnsanların ne kadar önceden bunlara hazırlık yaptığını şimdi anlayabildiniz mi?
2. Bu ordu dağılıp toplanacak. Nasıl dağılıp toplanacak? 26 yıldır yönetilemeyen bir ordu var. 26 yıldır dönüştürülemeyen bir ordu var. Çeyrek asır. Dünya değişiyor ama 25 sene öncesinin kopseptiyle… Ne yapıyorsun? Geri tepmesiz topları çıkartıyorsun, yerine başka tanksavar silahları koyuyorsun. Daha G3’ünü dönüştürememişsin. Ne yapıyorsun Fırtına obüslerini koyuyorsun. Koydun da ne oldu Tugay Komutanı kendi koord
Ordunun çağa uygun, teknolojiye uygun yeniden yapılandırılması gerekiyor.
Şimdiki Milli Savunma Bakanı nereden geldi. Sanayi ve Teknoloji Bakanıydı.
Anladınız mı şimdi, Bakanlık dağılımının bile daha önceden bu maksatla yapıldığını?
Ordu bir bütün. Daha önce söylediğim gibi, devletin ordusu hükümetin ordusuna dönüştürülmekte.
Yeni bir yapılanmaya ihtiyaç var. Ama kabul edelim ya da etmeyelim, üçlü bir yapılanmaya doğru gidiyoruz.
Hükümetin ordusu,
Milletin ordusu
Devletin ordusu
Üçlü yapılanma…. Orduyu böyle parçalarsınız
İlker Başbuğ astsubay devrimi içerisinde bir şey söylemişti.
Yaş haddinden emekli olan astsubaylar da hastanelerde B polikliniğinden hizmet alabilecek demişti. Siz zaten kast sisteminizi buraya oturttunuz. Şimdi zaten GATA elden çıkmış. Tamamına yakını Fetöcü.
Gülhane Fethullahçı Tıp Akademisi olmuş.
TSK değil FSK haline gelmiş.
Gel benim bağırsaklarımı temizle, işte geliyorlar neşter atıyorlar. Niye şikayetçi oluyorsunuz. Bu bizim işimize geliyor mu? Meslektaşlarımız mağdur oluyor.
Atatürk’e dönüş
PKK terör eylemleri artmış durumda. Başbakan Binalı Yıldırım’ın; “Ya istiklal ya ölüm”, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın; “Biz bu mücadeleyi satıhta veriyoruz, hatta değil” sözleri ne anlama geliyor?
Türkiye’de Atatürk’ü yeni keşfedenler oluyor. Mustafa Kemal Atatürk, dünya tarihinin en büyük liderlerinden biri. Cenab-ı Allah onu Türk milletine nasip etmiş. (Sela sesi geliyor) Şu anda Cuma selası okunuyor. Allah mekanını Cennet etsin. İyi ki Mustafa Kemal Atatürk gibi bir liderimiz oldu. Ve iyi ki Türkiye Cumhuriyetini kurdu. Bugün anti cumhuriyetçiler bile ellerine bayrak alıp “Yaşasın Cumhuriyet” diye meydanlara döküldüler. Atatürk’ün kurduğu demokrasiyi, cumhuriyeti eskiden söylem anlamında, eylem anlamında Atatürk’e karşı olanlar bile artık alkışlamaya, sahip çıkmaya, nöbetini tutmaya başladılar.
Öze dönüyoruz. Bakın korkunun üç tane çıktısı vardır; Donmak, kaçmak, saldırmak
Her kurum, yaşadığı duygu itibariyle bu üç tanesinin birini refleks olarak geliştirir. TSK şu anda dondu. Toplum ise saldırmak lazım diyor
Yeni öngörüler, her şey bitmedi…
16 Temmuz’dan sonra her şey bitmedi, bunun ikinci basamağı, üçüncü basamağı olabilir.
Türkiye bundan sonra daha güçlü terör eylemleriyle karşılaşabilir.
Dolayısıyla TSK’da sahada görev yapan arkadaşlarımız da bu olaydan ciddi şekilde etkilenebilir. Türkiye etkilenebilir. Daha ciddi olaylarla karşılaşabiliriz.
Yeni hastalık salgınlarından tutun, siber saldırılardan tutun, ekonomik anlamda saldırılardan tutun, askeri anlamda saldırılara karşı terörize eylemlerle karşılaşabiliriz.
PKK – FETÖ birlikte
O gece 15 Temmuz’da PYD ve IŞID’in askeri birlikleri Türkiye’ye girme hazırlığındaydı. Türkiye toplumu o gün test edildi. Buna göre bundan sonra yeni senaryolar hazırlayacaklar.
Şu andaki senaryo ne? Bir alevi-sünni çatışması oluşturmak. Bir Türk-Kürt çatışması oluşturmak. Bir Türk-Arap çatışması oluşturmak. Bütün kesimlerin duyarlı olması lazım.
Bizim içeriyi kontrol altına almamız lazım. Meslektaşlarımızın tek bayrak, tek devlet konsepti içinde olması lazım.
Darbeyi planlayanlar astsubayları hesap edemediler ve başarısız oldular.
Devletin bu konuda raporları var. Türkiye’nin iki önemli yumuşak karnı var. Biri TSK’da astsubaylar, diğeri aleviler. Buradan iç çatışma yaşanabilir.
Bir gün gelecek bu orduda bir astsubay bir generali vuracak. Çünkü iş oraya geliyor. Ne oldu, çıktı vurdu.
İtaat et kültürü, itiraz et kültürüne dönüşüyor.
Disiplin Kanunu konusunda uyarılarımızı dinlemediler
Bu kanundan önce AKP kendi genel merkezinde bütün dünya ordularında askeri hukuk yapısını inceledi. Bu kanunun çıkmaması için ciddi girdilerde bulunduk. AKP’ye gittik. Gnl.Bşk.Yrdc. ile konuştuk. Darbe hazırlığı yapılıyor dedik. 18 ceza puanı ile atılacaklar, geride kalanlar sindirilecek. İstihbarattan olacaklar, havacılardan olacak.
Nurettin Canikli ile görüştük. Meclise gittik. Giderken bizim Hukuk Koms.Bşk. Fevzi beye söyledik. “Ben dışarıdayım” dedi. Yardımcısı Adem Bey, “Ben yeni traş oldum.” Dedi gelmedi . Şimdi konuşuyorlar. Biz yalnız gittik. Bülent Arınç beyin yanına gittik. “Eyvah biz ne yapmışız!” dedi. Uyardık, darbe geliyor dedik. Bize “Kemal Kılıçdaroğlu’na söyleyelim de Anayasa Mahkemesine götürsünler.” Dedi.
Kimi kime anlatacaksın.
Kime gidip paylaşsak hepsi Fetöcü
İstifa eden genel başkan yardımcılarımızdan biri
Sen hep generallere saldırıyorsun diyordu.
Bizim yönetim kurulu üyeleri niye istifa etti? Generallere laf söylüyormuşum.
* * *
Jandarma’daki % 40 FETÖCÜ konusu
Jandarma’da % 40 FETÖCÜ var dedim. Bunu bir gazeteci ile röportajda söyledim. Bu konuşmada bir dinleme cihazı oluyor, konuşması içerisinde mesela astsubaylarla ilgili konuşurken “Hangi kuvvette daha çok Fetöcü var?” diye sorduğunda “en fazla jandarmada var”, “Oranı ne kadardır?” dediğinde % 40 derim, bugün de arkasındayım. % 40 oranında asgari oranda, iyimser bir rakamdır. Başbakan daha yüksek rakamlardan söz etti. Dün de vardı.
Dünde vardı. Dün % 40 yine vardı. Dün o % 40’ın içerisinden emekli olup da bugün isim değiştirerek orada, burada, sosyal medyada astsubay aklı karıştıranlarla ilgili söylüyorum bak. Bunların savunduğu adamlara bakın. Partigöç diye bir adamı bana savunuyor. Ne oldu? Darbe Bildirisi mesajını imzalayan ve yayımlayan adam çıktı.
Niye ona yuh demiyorsunuz? Niye tüh demiyorsunuz?
Sizi Partigöç mü yerleştirdi? Bu sorunun cevabını verin bana.
Partigöç faktörü
Biz intibaklar için gittik bastırdık. Siyasete kadar gittik bastırdık. Genelkurmay’a rağmen çıktı bu intibaklar. Birisi çıktı dedi ki, “onu TEMAD yaptırmadı, sevgili komutanımız Partigöç yaptırdı.” Gördünüz mü Mehmet Partigöç’ü?
16 Sene Ankara’da kaldım. Eski bir genel başkanımız oturmuş, onunla bir istişare yapmış. 2008 - 2009 senesinde o zamanın Genelkurmay Genel Sekreteri İlhan Talu idi. Aldı, Genelkurmay Başkanı TEMAD’a getirdi. Niye getirdiğinin cevabını şimdi bulun. 2008’de şube başkanları seçimden bir gün evvel bu Milli Savunma Bakanlığının bürokratları, generalleri, şube başkanlarımızın, delegelerimizin bir kısmını toplayarak Milli Savunma Bakanlığında brifing vermedi mi? Verdi. Ne mesaj verdiler? Bu gelecek versiyonu seçmeyin mesajını verdiler alttan alttan. Biz bu yönetimle uyumluyuz, biz bu işleri halledeceğiz dediler..
3 sene yattılar. 3 sene sonra da tekrar (o zamanki yönetimden Genel Başkan’ın itirafıdır) bu sefer Personel Başkanına söyledi. Efendim bu sefer siz verin diye. O zamanki Genelkurmay Başkanı sıcak bakmadı olaya. Onun üzerine 2011 seçimlerinde Genelkurmay’a brifinge gidilmedi. Siz kendi TEMAD’ın yönetimini seçiyorsunuz, gittiğiniz yer Genelkurmay, Milli Savunma Bakanlığı. Neymiş, biz bu işleri yapacağız. Kim vardı o zaman, Partigöç o zaman da vardı.
Bakın, bana orduevlerine giriş yasağı koyanlar, geçmişte Genel Başkanların bazılarına ve ben seçildikten sonra bazı insanlara Genelkurmay’a serbest giriş kartı veriyorsa o zaman oturup düşünmek lazım. Niye yasaklıyor, niye serbest giriş kartı veriyor?
Bizim dönemimizde sık sık emekli astsubayları topladılar ve kışkırtmaya çalıştılar. Yok, Tandoğan Orduevinde yemek vermeye kalkıştılar. Şimdi onların kim olduğunu anladınız mı?
Ordunun içerisindeki o Fetöcüler şu anda bir kısmı emekli oldu. Emekli olan o bir kısım kişiler TEMAD’a sızmaya çalışıyorlar. TEMAD’a karşı savaş açtılar. TEMAD yönetimi bunlarla baş eder. Bunları da ifşa eder. Ben bir tanesini ifşa ettim, patladı gitti hemen.
Bak, ifşa ediyorum, tekrar tekrar söylüyorum. Kim Partigöç’ü savunuyorsa oturup düşüneceksin kardeşim. Kendi Genel Başkanına vurup da Fetöcü’leri savunan, tepemizin üstüne çıkartmaya çalışan insanların istikametinin neresi olduğunun takdirini teşkilat veriyor zaten, taban da veriyor.
Klavye fetişi
Alemi sersem, milleti salak zannediyor.
Oturduğunuz yerde klavye ile yazıyorsunuz. Ben onlara klavye fetişi diyorum, yatarken de klavye ile yatıyorlar. Kalkıveriyorlar, nöbetçi yorumcuları da var. Vur da nereden vurursan vur. Rus haber ajansına mı beyanat verdin. Tık, vur gitsin. Ona niye verdin, buna niye vermedin? Kardeşim, gel sen yap bu işi, sen şimdi TEMAD’ı bölmek için kalkıp da TEMAD’ın karşısında yeni yeni örgütler kurmaya kalkmadınız mı?
Her şeyinizi biliyorum!
Şimdi ne oldu?
Sizin ziyarete gittiğiniz, akıl aldığınız İstanbul Valisi şimdi içerde. Fetö’den içerde.
“Efendim, bu valimizin kayınpederi astsubay, bizi çok sevdi.”
He şeyinizi biliyorum her şeyinizi. Bu Silahlı Kuvvetlerde yaprak kıpırdasa haberim olur. Eski bir vali ile Hüseyin (Muammer) Güler ile İstanbul’da hangi şube başkanı, nerede, ne gerekçeyle buluştu? Ne yaptılar, kimi yanlarına aldılar, kanuna rağmen nasıl dernek kuruyorlar, kim icazet veriyor?
Bak, dolandırıcılıktan ve başka bir takım suçlardan suç duyurusunda bulunduk.
Adamlar kalktılar karşımıza sendika kuruyorlar. Ne sendikası? Sendikanın dayandığı temel nokta nedir? Emektir. Sen ne istiyorsun? Efendim, ben görev tazminatı, makam tazminatı istiyorum. İyi de emekçinin makamı mı var? Sen emekçiyim diye kendini çekiyorsun, sonra makam tazminatı istiyorsun. Kardeşim sen yöneticisin, yönetici tazminatı istiyorsan burada duracaksın. “Biz emekçiyiz, emekten kazanıyoruz” geç bunları, emekçileri küçümsediğim için söylemiyorum. Politikalarınızı buraya çektiğiniz için… Ondan sonra da birisi çıkıyor “Çaycı” diyor. Ne kızıyorsun kardeşim, çaycı da emekçi, ne kızıyorsun. Sen söylüyorsun emekçiyim diye.
Bak, tekrar tekrar söylüyorum. Astsubay yöneticidir. Orta derecede yöneticidir. Daha üst derecede yöneticiliği hak ediyor. Sonuçta da gördük. İki tane astsubay bugün general oldu. Onlar emekçiyim deseydi, bugün sosyal medyada o klavye silahşörleri gibi, tık tık tık oraya buraya laf yetiştirecekler.
Kendimizi geliştireceğiz, yukarıları hedef alacağız.
Bundan sonraki süreçte de tabi ki yeni düzenlemeler olacak. Astsubayı yeniden konumlandırmamız gerekiyor. Psikolojik anlamda da konumlandırmamız gerekiyor, idari anlamda da, teşkilat anlamında da konumlandırmamız gerekiyor.
Milli Savunma Üniversitesi ve Astsubayların eğitim düzeyi…
9/2’nin peşine takılan arkadaşlara ben bir şey söylemiştim. Dedim ki, bakın, bizim okulların 4 yıl olması lazım. 9/2’den çıkacağız 8/1’ini tartışacağız artık. 9/2 o günün konjonktürü idi. O günün savunmasında doğruydu. Fakat bugün 8/1’i tartışmamız lazım. Bugün 4yıllık okulları, lisansı, lisans üstünü, yüksek lisansı, doktora’yı tartışmamız gerekiyor.
Astsubaylarla ilgili bizim yaptığımız çalışmalardan bir tanesi de Astsubay Akademisi adı altında bir dergi çıkartmak, bir yeni web sitesi hayata geçirmek Yüksek Düşünce Platformu adı altında bir yapılanmaya gitmek, astsubayların entelektüel yapısını toplumla buluşturmak.
Bu konuların alt yapısını büyük oranda hazırladık.
Bu konuların zaten bir de medya bölümü vardı. Bazı arkadaşlar da çıktı dedi ki, “Yahu ona ne gerek vardı?” arkadaş, size de hiçbir şey beğendiremiyoruz. Bana diyorsunuz ki “E, iletişim eksikliği var!”. Tamam, iletişim eksikliği ile ilgili bir proje oluşturduk “E, ne gerek var” Ne yapacağız? Ne yapmamamız gerektiğini söylüyorsun da ne yapmamız gerektiğini hadi otur da söyle bakalım.
İstifa eden arkadaşlar şimdi…
Eleştiriyle bu iş olmaz. Yani, eleştiri insaf ölçüsünde kalmalı. Yani, sırf vurmak için, kendini kıymetlendirmek için, vurursam büyürüm, geçin bunları… Biz size burada fırsat da verdik. Ne yaptığınız ortada, yapamadığınız da ortada. Kalkmışsın, sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi, tık tık tık yazıyorsun.
Kimileri de dün yanımızda duruyordu, “Öl” desen ölürüm diyordu, “Benim genel başkanım eğer erkek deveye dişi deve derse vallahi dişi deve derim” diyordu, şimdi gelmiş deveyi hamuduyla götürmeye kalkıyor. Geçeceksin bunları. Biz insanlara burada görev vermişiz, sorumluluk vermişiz. Burada insanlar sandalyeye oturmak için değil, sandalyeyi, makamı doldurmak için varsa var, yoksa oradan yazmak işin kolayı. Sabaha kadar oturuyorsunuz, tık tık tık bir şey yazıyorsunuz. Orada yazacağına burada iş yapsaydın.
TSK ve Jandarma’daki FETÖCÜ oranları, % 40 meselesi…
Benim verdiğim rakamlar reel rakamlar, evvela bunu söyleyeyim. Başbakan tarafından da fazlasıyla teyit edilmiş rakamlar.
Benim verdiğim rakamlara evet bir tepki geldi. Bakın, iyi niyetli tepkiler, duygusal çıktılar var. Bunları kabul ediyorum, duygusal çıktılar bunlar. Adam hemen “Ben bu kadar fedakarım, beni mi kasdediyorsun”.. Yok kardeşim, seni kasdettiğim yok. Senin hakkını muhafaza etmeye çalışıyorum. O % 40 var ya, o yüzde kırk, Genelkurmay Başkanı’nın emir subayı, o, İkinci Başkanın emir subayı, o, Kara Kuvvetleri Komutanlığının Kuvvet Astsubayı, o, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının Kuvvet Astsubayı, o, orgeneral, o, paşa, subay, astsubay, uzman erbaş… Benim verdiğim rakam son derece net ve reel bir rakam. Siz kalkıp da rakamlarla boğuşup “E, ben böyle yapmışım…” kardeşim, ben hiç bundan 10 sene önce çıkıp anlatsam, gün gelecek Genelkurmay Başkanının emir subayı Genelkurmay Başkanının kafasına basacak desem ne olurdu? Gülerdiniz veya mahkemeye verirdiniz. Biz bunun için mahkemeye verildik, defalarca ben hakim karşısına çıktım.
Bak, “Türk Silahlı Kuvvetlerinin manevi şahsiyetini, yok tahkir etmek, bilmem ne etmek falan filan…” kardeşim, siz Genelkurmay Başkanının boynuna kayış takmış, çekmişsiniz, rütbelerini sökmüşsünüz, kafasına basmışsınız, saçından çekmişsiniz, kulağını bükmüşsünüz, burayı yırtmışsınız falan filan… siz manyak etmişsiniz zaten. Ben de kalkıp demişim ki “Bakın, kral çıplak, bu gördüğünüz manzara, bir de görmediğiniz var. Çünkü 40 yıldır buraya çalışılıyor. Neden buraya çalışılıyor?
Şurası Türkiye sathı mı? Şurası Türkiye sathı ise denizci nerededir? Ana merkezi şuradadır, tali yerler şuradadır falan (sahilleri göstererek). Eğer deniz piyade değilse karada doğru dürüst denizci de bulamazsınız, Ankara dışında.
Ama Jandarma, Hakkari’nin Aktütün Karakolundan tut, Edirne’nin Uzunköprü’süne kadar her yerde var. Ve bütün her yere dağılmış bir jandarmayı ele geçirmek için 40 sene çalışmışlar 40 sene. Ben de diyorum ki, bakın, bu insanların içerisine sokulmuş, 40 senedir işlenmiş kişiler.
Herkesi tek tek fişlemişler…
“Sen nereden biliyorsun?” Ben bilmiyorum, kendileri söylüyor. Nasıl kendileri söylüyorlar? Bakın, bütün jandarmaları, hepsini, tek tek tek fişlemişler.
Fişleme nasıl yapılıyor biliyor musun? Size anlatayım.
5’li gruplandırmalar yapıyorlar. Bu beşli gruplandırmada 5-1, 5-2, 5-3, 5-4 ve 5-5 deniliyor. Herkesin grubun içerisinde bir numarası var.
Şimdi bu 5-1’ler hiçbir şekilde hizmetin içinde olmayan, Fethullah Gülen hareketine sempati ile bakmayan, hatta karşısında olan grup. Kardeşim, sen buradaysan gocunmayacaksın zaten. Duygusal tepki de vermeyeceksin. Çünkü seni anlatmıyorum ben. Sen % 60’ın içerisindesin, geç…
5-2; Onların dersane, yurt, özel ders vb. imkanlarından faydalanan ama onların yanında durmayan grup.
5-3; Sempatizanlar, gönül verenler, himmet verenler, kurban parası verenler, onlar, bunlar, falan filan…Bak, % 40 bundan sonra başlıyor.
İlk iki madde % 60…
5-4; Abiler, ablalar, benzer yapılar, ev ablası, kışla abisi, alay abisi, tabur abisi falan… senin haberin yok… Bunların hepsi var biliyor musun sen? Kim olduğunu sen bilemezsin. Bu o grup…
Bir de imamlar var. 5-5’ler… Adamlar yazmış, örneğin Ayhan Bayırlı… Karşısına not düşmüşler, 5-1’de. Adnan Ayvacı; 5-1’de, falanca; 5-2’de, filanca; 5-3’de…
Şimdi ne oluyor biliyor musun? Şu 5-1 ve 5-2’ler feveran ediyor; “Niye sen jandarmaya …”, kardeşim sen neyi savunuyorsun, şunu (5-3, 5-4, 5-5) mu savunuyorsun? Bak bu adamlar senin burnunun dibindeler.
Bazı yeni şubelerin açılmasına Fetöcü oldukları için izin vermedik!…
Tekrar edeyim, bugün bize laf atan bazı insanlarla ilgili şunu söylüyorum. TEMAD asla içine, yok 5-3’müş, yok 5-4’müş, 5-5’miş hiç kimsenin girmesine izin vermez. Bugün orada burada şarlayan, eski TEMAD yönetim kurulu üyelerinden bazıları için de şunu söylüyorum. Siz değil misiniz, bunlar Fetöcü diye rapor ettikten sonra bunlara şube açılmasına izin vermeyelim diye altını imzalayanlar. Evet, sizsiniz, hepimiz imzaladık. “Hayır, biz bunlara şube açma izni vermeyelim” diye… Kaç tane şube açmak için müracaat eden oldu. Şimdi biz 100’ün çok çok üstünde şube açabilirdik. Fakat müracaatları biz reddettik. Altında da sizin imzanız var. Bu gerekçeyle reddettik. Şimdi kalkmışsınız, diyorsunuz ki “E, astsubaylara böyle dedin…” Demeyi bırak, sen imzaladın… Ben imzalarım arkadaş, altına imzayı da atarım, sözümün arkasına da imzayı atarım. Ama karar defterine sen imza atmışsın. Evet, “Bunlar Fetöcü, bunlara izin vermeyelim, şube açmalarına izin vermeyelim” diye altında imzan var. Kalkmışsınız şimdi sosyal medyada laf söylüyorsunuz.
İzin vermeyeceğiz, % 40’ın, % 60’ı ele geçirmesine izin vermeyeceğiz. Hava Kuvvetlerindeki % 10’un % 90’ı ele geçirmesine izin vermeyeceğiz. “Efendim, geçirebilir mi?” arkadaşlar demin örnek verdim, 15 Temmuz akşamı 4 kişiyle başlayan, sonra 10 kişiye çıkan, vatansever 10 kişi 10 bin kişilik bir kışlayı hizaya getirdi.
Şimdi bunların içerisindeki insanlar silahlanıp da, siz organize bile değilsiniz, % 60’a söylüyorum, siz organize değilsiniz, onlar organizeler, çekerse silahı o zaman aklın başına gelir.
Ben şimdiden uyarıyorum. “Efendim, meslektaşlarını gammazlıyor!” Ne gammazlıyorum kardeşim, benim elbisemi çalıp da, onun içine giren adamı ifşa ediyorum. Sen benim elbisemi çalmışsın, teröriste hizmet ediyorsun.
Bugün her şey ortaya çıkıyor. Bugün aşağıdaki bütün Tugay Komutanlarının nereye bağlı oldukları ortaya çıkıyor. Niye 7 bin vatan evladının şehit olduğu ortaya çıkıyor. Operasyonlara git demişler, gitmemiş, vur demişler vurmamış. Bazen anılarımızı anlatıyoruz, tamam gideceğiz, vuracağız derken bir haber geliyor “yapmayın!” deniyor. Bunların hepsi realite. Bunların hepsini konuşuyorsunuz, günlük anılarınızı anlatıyorsunuz, ben konuşmayacak mıyım sorunumu. Başkası da “Efendim, sen bir TEMAD Genel Başkanı olarak açıklama!” kim açıklasın? Nalbur Haydar Efendi mi açıklayacak bunları? Ben açıklayacağım tabi.
Bu memleket hepimizin. “Senin astsubayları söylememen lazım!” Kimi söyleyeceğim? “Sadece subaylar!” Kardeşim, siz o zaman niye kızıyorsunuz. Generaller diyor “Ben FETÖCÜ olan generalleri ifşa etmiyorum, çünkü o bir general, terörist olsa da general” Subaylar diyor ki “Ben FETÖCÜ olan subayları ifşa etmiyorum” Niye “Çünkü onlar FETÖCÜ de olsa birer subay” Astsubaylara sirayet ettirmeyin bu hastalığı. Astsubay, kendi meslektaşı da olsa terörist adama izin vermez, subay da olsa izin vermez, general de olsa izin vermez. Doğrusu da bu zaten. Şimdi kalkmışsınız “Astsubayı söylemeyeydin iyiydi.” O zaman subaylara niye kızıyorsunuz kardeşim, bunlar da kendi adamlarını tutuyorlar. Terörist de olsa subaylara sahip çıkmışlar. Seninle aynı fikirde. Niye kızıyorsun o zaman?
Terörist teröristtir kardeşim. Benim elbisemi çalmış. İçine girmiş. Satılmış. Oraya, buraya hizmet eden insanlar varsa ben bunu ifşa ederim.
TSK, senin zamanındaki TSK değil artık…
Emekli olan bazı arkadaşlarımız diyor ki “Bizim zamanımızda…” Senin zamanın yok artık. Bunu kabul et. Ben emekli olalı 10 yıl olmuş. 10 yılda TSK’ya giren adamlar ordunun büyük bir bölümünü, yarısını oluşturmuş zaten. Türk Silahlı Kuvvetleri dönüşmüş. Benden çok önce emekli olanlar var. Ordu elden gitmiş arkadaşlar. Memleket elden gidiyor “Astsubaysa seslenme, subaysa seslen, onu katma!…” Herkesi katarak söylüyorum. Kuvvetlerle ilgili söylediğim şey genel bazdadır. % 40’dır, % 10’dur, genel bazdadır. Gazeteci bunu yazarken kendi sorusunu koymamıştır, konu bütünlüğü içerisinde gitmiştir. Ben % 40’ın arkasındayım. Ben konuşurken verilere göre konuşurum. Bilgiye göre konuşurum. Birazdan da zaten o konuyu açarım.
Kandil’e, Yunanistan’a, yurt dışına kaçan subaylar, firar eden generaller ve subaylar konusu…
Bu insanlara karşı çıkışımı 5 yıl önce yaptım. 5 yıl önce “Bunlar böyle yapacaklar” deseydim beni TEMAD Genel Başkanlığından indirirlerdi. Bu adam iyice cozuttu derlerdi. Bugün herkesi hayretler içerisinde bırakan bir durumla karşı karşıyayız.
Arkadaşlar, bunlar zaten ABD uşağı. ABD uşağı Yunanistan’a kaçmış, normal! Kandil’e kaçmış, normal! Normal, çünkü bunlar oralardan aldıkları emirlerle iş yapıyor.
Bak, Robovski ile ilgili yakında bir şeyler çıkabilir. Ben bunu gittim, basındaki insanlarla ve siyasetçilerle de paylaştım, paylaşıyorum. Düşürülen Rus uçağı, onu da söyledim. Burada devamlı konuştuk. Bu Rus uçağı nereye düştü? Öbür tarafa düştü. Ha, senin, benim söylediğim şekilde, evet, bunu milli devlet yapmışsa, Rus uçağının düşürülmesi, doğrudur. Fakat bunlar iki ülke savaşa girsin diye düşürtüyorsa, onları da konuşacağız tabi.
Bu kaçan adamlar, zaten özüne dönüyor. Onların yeri orası. Türk değil ki!
Bakın burada Emniyet Müdürlüğünü basan grubun başındaki bir albay, Ejder Albay. “Ateş edin insanlara!” diye emir verdi. Üsteğmen “Komutanım, ben insanların üstüne ateş edemem” dediğinde çekti vurdu. Astsubay silahına sarılırken onu vurdu. Er kaçarken onu vurdu. Ve oradan polisler bağırıyor ; “Hepimiz aynı milletin evlatlarıyız! Siz Türk ordususunuz, biz Türk Polisiyiz! Yapmayın!” diye bağırırken “Ben Türk askeri değilim!” diye bağırıyor ve (rütbelerini ve kokartını işaret ederek) buralarında ay yıldız var. “Benim elbisemi çalmış” dediğim şey o zaten.
O gün yangın çıkartan bombalar da atıldı Özel Harekat’a. Arkadaşlar, o gün Polisin de kendi içerisinde çatışma oldu. Devlet elden çıkmış dediğim durum bu. Polisin de içerisinde çatışma oldu, polisin de bir kısmı yanarak öldü. Özel Harekat’ta. O gün Özel Harekat’ta oraya gelmesi gereken, orada hazır bulunması gereken polislerden bir kısmı oraya gelmedi. Neden gelmedi? O gün olacakları biliyorlardı da ondan gelmedi.
Devlet böyle elden çıkmış. Bunları konuşmayacak mıyız? Kral çıplak demeyecek miyiz?
Polisin içerisinde de varsa konuşacağız, askerin içerisinde de varsa konuşacağız.
Arkadaşlarıma şunu söylüyorum; % 60’ın içinde olan, abdestinden şüphe etmeyen arkadaşlarım, bu % 40’ın içine giren kim varsa onları takip etsinler. Çünkü o % 40’takiler o % 60’takileri takip etmişler. Bütün hepsinin çetelesini çıkartmışlar.
Senin bana yorum yazman, beni eleştirmen seni kurtarmıyor. Adamın elinde veri var. Ve devletin eline geçirdiği şey, bunların verileri. Devlet buna göre konuşuyor.
Yani FETÖCÜ grup bu % 60’ı fişlemiş, hepsi nereye giriyor diye fişlemiş, ondan sonra bu % 60 “Onlara laf söylemeyeydin iyiydi” diyor. Bunlar yarın gelecek senin boğazına basacak.
Sizinle çalışmak zor mu? İstifa edenler bir algı yaratıyorlar.
Ben, beraber çalıştığım arkadaşlara ciddi bir inisiyatif tanırım, Bunu beraber çalıştığım arkadaşlar bilir. Yani, işlerine çok karışmam. Geniş bir yetkiyle çalışırlar. Fakat geniş yetkilerini kullanırlarken, birisi nefsine yeniliyorsa karşısında beni bulur.
Ben çıktım, bu insanlarla 25 saat çalışacağım diye söz verdim, oy istedim. Onlar da bize güvendi, bana güvendi, geldi. Şimdi, bize güvenip gelenler içerisinde birileri çıkıp da generallerin güdümüne girmişse, olağanüstü genel kurula gitmeye çalışıyorsa çarpışırım, teslim olmam…
Birisi gelmişse buraya; “Ben ikinci adamım, bana da bir şoför ver, bana da bir araba ver” diyorsa kapıyı gösteririm. Buraya ikinci adam, üçüncü adam, eş başkan falan gibi söylemler için gelmedik kardeşim. Buraya hizmet için geldik. Nefsine yenilmeyeceksin.
Milletvekilliği teklifi geldi…
Buraya gelen insanların içerisinde, siyasi partiler gelir, gider, bize de milletvekilliği teklifleri geldi. Söylüyorum buradan. Bize gelen milletvekilliği tekliflerini ben kabul etmedim. Bunu teklif eden, benim arkadaşlarımın yanında da söyledi “kendisi de kabul etmiyor” diye. Ama, bize gelen milletvekilliği teklifine ağzı sulanıp da lap diye atlayıp “Hem TEMAD’da kalayım, hem vekil adayı olayım..” Kusura bakma. TEMAD’da, siyasi parti rozetiyle genel merkezde görev yapamazsın.
TEMAD ve siyaset…
Şubelerimizde yönetici olan arkadaşlarımız siyasetle uğraşabilir. Parti rozetini çıkarsın, derneğine gelsin, dernekten çıktığında siyasi faaliyetlerine devam etsin. Biz siyasi faaliyetlere karşı değiliz. Ama TEMAD bir siyasi partinin, bir siyasi oluşumun, bir cemaatin, bir tarikatın, bir mezhebin arka bahçesi değil, olmaz, olmayacak da!
O nedenle, buraya gelen insanlar burada koltukta oturmak için değil, koltuğu doldurmak için çalışacaklar. Bu bir. İkincisi, ben insanlara inisiyatif tanırım. Takip de ederim. Buraya gelen insanlara “Efendim, biz TEMAD için şunları, şunları yapalım” dediğinde, yaptın, yanında kaçırarak götürürsen benimle işin olmaz kardeşim.
İnsanlara görev veriyorum. Görevi yapabileceksen buyur devam edelim. Benimle ilgili bir şey varsa, bak tekrar tekrar söylüyorum, toplu iğnenin ucu kadar bir şey varsa çıkıp konuşsunlar, söylesinler, hatta yargıya gitsinler. Açıkça söylüyorum, çek de veriyorum.
Arkadan lagara-lugara etmek, buraya gelince “Bizim başkanımız bir tane, ceketini satsa şeylere, alır” falan gibi abartılı laflar hoşlandığım şeyler de değil. Yok, “Benim başkanım erkek deveye dişi deve derse ben de dişi deve derim” diyecek, milletin içinde “Liderim” bilmem ne diyecek, arkasından kuyu kazacak! Yok kardeşim, işim olmaz.
Bu camiada yaprak kıpırdasa haberim olur.
Bak, tekrar tekrar söylüyorum. Benim bu camiada yaprak kıpırdasa haberim olur. Genel Merkez’de görev yapacaksın, kadın kollarına varana kadar yeni yapılanmanın listesini çıkartacaksın. Kardeşim, sen genel merkezde işini yap!
Başkanı seçmişsin, başkan yardımcısını seçmişsin, Çankaya’ya şube başkanı seçmişsin, onu yapmışsın, bunu yapmışsın… Neyi yapmamışsın? Kendi işini yapmamışsın.
Zaten ila nihai ben burada kalmayacağım. Bir şekilde bir gün çekip gideceğim. Ama ben burada genel başkanlığımın altını oydurmam, onu da söyleyeyim.
İnsanlar işini yapacaksa sonuna kadar inisiyatif ve yetki var. Ve ben, “çalışın” derim, bir görev veririm, “şunu nasıl yapabiliriz?” derim. Ben bir veri üstünden konuşurum, afaki konuşmam, ona göre değerlendirme yaparım. “E, senin elinde şu mu var, bu mu var?” Benim elimde, evet bilgi de var, belge de var. Bunu sen de biliyorsun. Oraya, buraya gittiğimizde “Ooo!” diyorsun, her şeye atlıyorsun. Biz televizyon kurarken bize insanlar neleri önümüze döktüler, bin hiçbir yerde, hiç kimseyle TEMAD olarak tek başıma resmi görüşme yapmadım. Mutlaka yanımda birileri oldu. Herkes de tanık oldu.
Bunları göreceksin, bizlerin önüne nelerin serildiğini göreceksin, bizim bunları kabul etmediğimizi de göreceksin ve herkes de buna şahittir. Çünkü burası kıymetli bir yerdir. Sana, işte “Şunla ilgili bir çalışma yap” dediğimde çalışmayacaksın, gidip oralara yamanmaya çalışacaksın, gidip onların sükselerine yaslanmaya çalışacaksın… Yok kardeşim öyle şey!
Eğer çalışacaksan imkan burada, masa burada, saha burada…Bizim desteğimiz burada. Ama çalışmayacaksın, ağzın çalışacaksa, dilin çalışacaksa, klavyen çalışacaksa git dışarıda yap. Senin gibi klavye fetişi yüzlerce insan var. Onlar da yapar.
“Astsubaylardan AK Partiye yüksek oranda oy çıktı” konusu…
Mesela ben değerlendirme yapıyorum. “Elinde veri mi var?” Evet veri var.
Bak, ben verilerden bir tanesini söyleyeyim.
AK Parti seçim kazandı, lojmanlardan geçmiş dönemlerde yüksek oranda oy çıktı. Dediler ki “Hep astsubaylar verdi!”
Bak, Genel Başkan olarak öyle afaki laflarla masaya oturan siyasetçiler gibi değilim. Kaç oy almış kardeşim. Bir tane askeri okulun, askeri birliğin sandığının bulunduğu yerde Adalet ve Kalkınma Partisine % 84 oy çıkmış. Bana diyorlar ki “Hep astsubaylar verdi”
Astsubayların lojmanda oturma oranı % 40. Subayların ise % 55. Astsubayların hepsi, eşleriyle birlikte aynı partiye oy verse % 40 yapar. Bu % 84’ün % 44’ü nereden geldi arkadaşlar? Sen verdin.
Eşyanın tabiatına ters. Astsubayların yarısı oy verse, % 20’si oy verse, geriye kalan % 64 senden geliyor.
Bu hesabı ben çıkarttığım zaman insanlar şaşırıyor. Diyorlar ki ; “Biz öyle bakmamıştık.” Benim afaki olarak bakma lüksüm yok. Ben rakamlardan bakarım.
Aynı yerin bütün 15 yılda kime oy verdiğine bakarım. 7 Haziran’da ne vermiş, 1 Kasım’da ne vermiş, ondan önceleri ne vermiş.. Çünkü bu camiayı takip etmek benim işim. Eğilimlerini takip etmek de benim işim. Nerede, kim, ne yapıyor, ne yapmış?
Birisi tutmuş; “Mezarlarınızdan çıkın, bu referanduma oy verin!” demiş, çok yüksek oranda oy çıkmış. Bir süre sonra demiş ki, “Lanet olsun bunlara, bunlara oy vermeyin” demiş, bir bakmışız oylar düşmüş. Bu oynaklığın hesabını yapmak benim işim.
Ben arkadaşlarımla bu usülde çalışırım. Veri üstünde çalışırım. Laf üzerinde çalışmam.
Geçmişte çalıştığım çok iyi niyetli arkadaşlarım, hepsine teşekkür ederim. Emeği olan herkese teşekkür ederim.
Benimle çalışmak zor mu?
İnsanların fark etmediği bir şey olabilir. Mesela tüzük genel kurulunda biz platforma çıktık. Platformda divan var, divana çapraz iki sıra yönetim kurulu var. Mecliste de Bakanlar Kurulu yedi sıra oturur. Biz de iki sıra yapmışız. İki sıranın arkasındaki arkadaşlardan ikisi kalktı “Biz ikinci sırada oturmayız” diye platformun arkasına geçti. Oradaki delege ve şube başkanlarından hiç birinin haberi olmadı. İkinci dönem o arkadaşlar benimle çalışmadı.
Senin orada yukarıda oturduğun an hizmet ettiğin insanlardan, daha biz Türk Silahlı Kuvvetlerine girmeden evvel hizmete başlamış insanlar vardı orada. Böyle saygısızlığa izin vereceğimi mi zannediyorsunuz.
Ben özeleştiri yapıyorum. Bu bir yönetim özeleştirisidir.
İkinci dönem o adam orada görev yapamaz. “Başkan değiştirmiş.” Nefsine yenilen herkes değişecek.
Tekrar söylüyorum; Beni seçen şube başkanları, delegelerimiz, eğer ben bir gün nefsime yenilirsem ve bunu da tespit ederseniz beni de değiştirin.
Ama çok iyi şeylerle de görev yapan arkadaşlarımız var.
Şimdi, ben sana bir sene önce “Şunu hazırla” demişim, parasını da vermişiz. Bir sene önce bir yere hizmet alımı için para vermişiz. Bir senedir lay lay lom yapmışsın, senin işini ben yapmışım, başka arkadaş yapmış. Ondan sonra da tutmuşsun, oraya laf yetiştirmişsin, buraya laf yetiştirmişsin, iş yapmak yerine laf yapmışsın… Gidersin arkadaş. Burada çalışamadığını görürsem gidersin. Sen yönetim kurulunu kendin şekillendirmeye kalkarsan gidersin. Yönetim kurulunda sen kendi işini yapmayacaksın, başka işlerin kimler tarafından yapılacağına ilişkin görüş bildireceksin. Bu senin hakkın olabilir, ama çalışıyorsan eğer! Çalışmıyorsan eğer, yok kendine göre yeni dönemde yönetim kurullarını oluştur, orayla şey yap…
Zaten burada çalışırken beni öve öve bitiremiyorlar, buradan gidince de yere yere bitiremiyorlar.
Kardeşim, ben aynıyım, durduğum yerde de duruyorum. Sen ne dersen de. Saha çekmeye çalışırsan çalış. Burada çalışaydın. Sana fırsat verilmişti.
Ben buraya gelen arkadaşlara hep şunu söylüyorum. Bakın, biz burada hizmetkarız. Hizmetçi değiliz ama hizmetkarız. Biz birilerinin omzuna basarak bir yere çıkmayacağız. Camiamızın omzuna basarak bir yere çıkmayacağız. Camiamızı tepemize çıkartacağız. Tepemizde, başımızın üstünde olacaklar. Bu konseptte çalışan arkadaşlarla hiçbir sorun yaşamıyoruz.
Ama, buraya geldin, oturduğun yerden önüne gelene çemkir, öbürüne küfür et, falan… Bir dakika kardeşim. Oturduğun bir sandalye seni bu kadar değiştiriyorsa, git evinde küfür et. TEMAD’da ne duruyorsun? Burada ünvanınla küfür ettirir miyim?
Herkes kalkmış eleştiriyor. Bakın, o insanlar da bilir, bir kulağımızdan girer, diğer kulağımızdan çıkar. Yani, eleştiriye açığım. Her türlü eleştiriyi değerlendiririm. Ama, yok, küfürlü konuşmalar, yok, suçlamalar falan, filan.. O senin etiketin değil. Bu kulaktan girer, bu kulaktan çıkar.
Ne söylediysem arkasındayım. Dün söylediklerimden çıkmayan bir şey varsa, bugün onu söylemiştin, çıkmadı, bugün şunu söylemiştin çıkmadı… desinler.
Ha, burada şunu da söyleyeyim ; Yönetimde olup da, bizim yanımızda başka konuşup, gidiyorlar da başka yerlerde yönetim satmaya kalkıyorlarsa, ona Genelkurmay Karargahı ve bugün atılan subaylar ve paşalar dahil raporda giderler kardeşim. Bu kadar net söyleyeyim…